TBMM Genel Kurulunda kabul edilip uygulamaya geçilen “İnfaz Yasası”ndan, Anayasa Mahkemesinin hakkında hak ihlali verip “terör örgütü değildir” dediği Hizb-ut Tahrir mensupları yararlanamıyor.
Uygulanmaya geçilen “İnfaz Yasası”ndan gerçek mağdurlar yararlanamazken, çete liderleri, hızsızlar, dolandırıcılar ve rüşvetçiler yararlanıyor. Genç evlilik mağdurları ve cebir ve şiddete bulaşmamış siyasi mahkûmlar bu yasada kapsam dışı bırakıldı.
Anayasa Mahkemesi, Hizb-ut Tahrir yargılamalarında onlarca ‘hak ihlali’ kararı vermesine rağmen, Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi ve İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi verilen bu hak ihlali kararlarını çiğneyerek ısrarla hukuksuzluğu devam ettirdiler.
Ak Parti ve MHP’nin önerisi ile meclisten geçen infaz yasası da bu haksızlık ve hukuksuzluğu gideremedi.
Bu sebeple yasadan Serdar Yılmaz, Nihat Kurtaran, İsmail Özcan, İbrahim Er, Mehmet Sena Arat, Ali Rıza Türkdemir, Nurettin Kurtuluş Göksugüzel, Hacı Ahmet Savaş, Murat Savaş ve Ömer Gök faydalanamayacak.
Çünkü bu Müslümanlar İslâm davetini taşıyorlar, çünkü bu kardeşlerimiz Hilâfet istiyorlar, bu kardeşlerimiz bu laik sistemin bozukluğunu ifşa ediyorlar.
Karıncayı dahi incitmeyen insanlar cezaevinde kalırken; Hırsızlar, gaspçılar, çeteciler, mafya örgütlerinin mensupları, adam kaçıranlar, dolandırıcı ve rüşvet alanlar dışarı çıkacaklar.
Bu durum Türkiye’de samimi Müslümanlara yönelik “düşman ceza hukuku” uygulandığının bir göstergesidir. Bu durum Türk yargı sisteminin geçmiş dönemlerde olduğu gibi bugünde Müslümanlar aleyhinde çalıştığının delilidir. Yine bu durum, Türkiye’de hukuk ve adaletin olmadığını da göstermektedir.
Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bu infaz düzenlemesinin vicdanları rahatlattığını söyledi. Lakin bu yasa Ak Parti’nin, kendi siyasi hayatına hukuk adına vurduğu en büyük lekedir. Bu lekeden kurtulması için mağdurların hakkının yanında olması gerekirdi.
Adalet, parti tabelasına yazılınca tesis edilen bir şey değildir.
Köklü Değişim