AB’nin yıllardır Türkiye’yi oyaladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazıları eleştiriyor olabilir ama ben de kendi kanatimi söylüyorum. Mesela, ‘Şanghay 5’lisi içerisinde Türkiye niye olmasın?” dedi. Erdoğan konuyu Rus lider Putin ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’e de ilettiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Özbekistan dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa Birliği (AB) süreciyle ilgili, “Mesela, ‘Şanghay 5’lisi içerisinde Türkiye niye olmasın?’ diyorum. Bunu Sayın Putin’e olsun, Nazarbayev’e olsun, şu anda Şanghay 5’lisinin içinde olanlara da söyledim.. Türkiye’nin Şanghay 5’lisi içerisinde yer alması, bu konuda çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum. AB, Türkiye olarak bizi tam 53 yıldır oyalıyor. Böyle bir şey olabilir mi?” diye tepki gösterdi.
15 Temmuz darbe girişimi ve Gülen örgütü ile mücadele konularında da soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı, “17-25 Aralık ile 15 Temmuz iki farklı süreç. Zaten 17-25 Aralık sürecinde tüm arkadaşlarımız bizi tam anlamış olsaydılar 15 Temmuz belki olmayabilirdi. Fakat anlayamadılar” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Pakistan’da bulunan Gülen okullarındaki yönetici ve öğretmenlere 20 Kasım’a kadar süre verildiğini de belirterek, “O tarihe kadar Pakistan’ı terk edecekler” dedi.
Dolardaki yükseliş ve ABD ziyareti
“ABD’deki yeni yönetimin işbaşına gelmesiyle birlikte burada olumlu bir gelişme olacağı kanaatindeyim. Çünkü, yeni yönetim faiz politikalarında bizimle aynı istikamette düşünüyor. Aralık ayı içerisinde belki ABD’ye gitmemiz söz konusu olabilir. Chicago’da Amerikalı Müslümanların yıllık buluşmasına katılma ihtimalim var. ABD’ye gidecek olursam, eğer ayarlanabilirse, Sayın Trump’la da bir görüşme yapabiliriz. Bu yeni süreçte döviz kurunun o baskıcı durumundan sıyrılmak mümkün olabilir; faizin bu acımasızlığı karşısında gelişmekte olan ülkelerin, az gelişmiş ülkelerin dolar kurundaki yüksek rakamlardan kurtulmuş olur diye düşünüyorum.”
Şanghay 5’lisi çıkışı
“Brexit bana göre güzel bir tevafuk oldu. Yani, Avrupa’da diğer ülkelerde bu tür şeyler olabilir… Fransa’da da sesler geliyor, İtalya’dan geliyor. Geçenlerde bizimle ilgili Dışişleri Bakanları bir araya geldi. Önce hırsla bir araya geldiler. Daha sonra Avusturya’nın dışında hiçbirisi Türkiye ile müzakerenin dondurulması, şu olması, bu olması noktasında fikir beyan etmedi. Bu tabi önemli bir şey. Mesele şu: Türkiye bir defa kendini rahat hissetmeli. ‘Benim için varsa, yoksa Avrupa Birliği’ dememeli… Benim kanaatim bu. Yani, bazıları eleştiriyor olabilir ama kendi kanaatimi söylüyorum. Mesela, ‘Şanghay 5’lisi içerisinde Türkiye niye olmasın?’ diyorum. Bunu sayın Putin’e olsun, Nazarbayev’e olsun, şu anda Şanghay 5’lisinin içinde olanlara da söyledim. Başlangıçta 5 ülkenin kurduğu İşbirliği Örgütü’ne daha sonra Özbekistan, Pakistan, Hindistan gibi ülkeler de dâhil oldu. İran da girmek istiyor. Sayın Putin, ‘Bunu değerlendiriyoruz’ gibi bir ifade de kullandı. Temenni ederim ki orada olumlu bir gelişme olması halinde, yani Türkiye’nin Şanghay 5’lisi içerisinde yer alması, bu konuda çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır.”
“Teröristler kol geziyor”
“Bunları anlamak mümkün değil. Öyle şeyler yapıyorlar, öyle şeyler söylüyorlar ki, anlamak mümkün değil. Bir bakıyorsunuz kuyruğu dik tutma derdindeler, bir bakıyorsun yelkenleri indirivermişler. Türkiye için hiçbir zaman hayırlı rüya görmediler. Pek görmeye de niyetleri yok. Zaman zaman şahsıma hakaretler, zaman zaman ülkemizde fikir özgürlüğü olmadığı, hak ihlâlleri iddiaları… Almanya’da, Fransa’da, Belçika’da teröristler kol geziyor ama bu tür şeyleri umursamıyorlar. Ya da Belçika’nın, Ermenilerin soykırım iddiasını kabul etmedi diye bir milletvekiline partisinden atılmanın yolunu açacak kadar özgürlüklerden uzak olduğu unutuluyor. Mahinur Hanım’la ilgili yaptıkları işin izah edilir bir yanı var mı? Bunların özgürlük anlayışı bu kadar işte.”
“AB 53 yıldır oyalıyor”
“AB, bizi tam 53 yıldır oyalıyor. Böyle bir şey olabilir mi? İlklerdeniz, ama 53 yıldır oyalanıyoruz. Mesela Başbakanlığımın ilk yıllarında liderler zirvesine çağrılırdık. Daha sonra çağırmamaya başladılar. Niye? Orada her şeyi açık, net söylüyorduk da ondan. O günden bugüne, bakın 28 üye var, Sarkozy’nin ilk göreve geldiğinden itibaren, mesela fasıllarda açma-kapama olayında, sadece açmak var, kapama yok. Kapama olmayacaksa, açmayı yapsan ne olur, yapmasan ne olur? Kapama olmadıktan sonra açmanın bizim için hiçbir faydası yok ki. Bize bunu da yaptılar. Hakeza vize noktasında da, Latin Amerika ülkelerine vize serbestisi var, ama Türkiye’yi hâlâ oyalayıp duruyorlar. Geçen gün arkadaşlarla da konuştuk. Yıl sonuna kadar sabredelim, yıl sonuna kadar oldu, oldu. Yoksa biz bu geri kabulü falan, bu dosyayı kapatalım. Şurada mülteciler konusunda 3 milyar Euro bu yıl için Haziran itibariyle vereceklerdi. Vermediler. Bunu da bize vermiyor zaten. Mülteciye veriyor. Dolaylı yoldan. Konuştuk konuştuk, en sonunda ‘Kızılay’a bu işi aktaralım, onun üzerinden mültecilere gelsin’ dedik. Güya bir protokol. Ama uygulama yok. Artık 11’inci aydayız. Yıl sonu geliyor. Güya ikinci bir 3 milyar Euro da söz konusuydu. Şimdi onu da ne yaptıklarını göreceğiz. Gördükten sonra bu konuda da kararlı bir şekilde adımımızı atmış olacağız.”
“FETÖ ile mücadelede beni anlamadılar”
“17-25 Aralık ile 15 Temmuz iki farklı süreç. Zaten 17-25 Aralık sürecinde tüm arkadaşlarımız bizi tam anlamış olsaydılar 15 Temmuz belki olmayabilirdi. Fakat anlayamadılar. Anlayamadıkları gibi bu alçaklara o dönemde toz kondurmayan; onların böyle kötü niyetlerinin olmadığından bahseden arkadaşlarımız da vardı. Halbuki ben Başbakanlığımın ilk dönemlerinden itibaren bu dershaneler meselesine olumsuz yaklaşan birisiyim. O zamandan itibaren gelen bakan arkadaşlarıma hep bunu söylemişimdir. ‘Gelin bu dershaneleri kapatalım’ diyordum. Yani, ya okul, ya dershane. Yani, millet niçin iki yükü birden çeksin. Böyle bir şey olamaz. Yani, biz devlet olarak kendimizi inkar ediyoruz. Demek ki sen kaliteli, başarılı öğrenci yetiştiremiyorsun, dershanelerin önünü açıyorsun. İllâ takviye verilecekse, takviyeyi de sen yap devlet olarak. Nitekim şimdi yapıyoruz. Maalesef Nabi Avcı’nın Milli Eğitim Bakanlığı dönemine kadar bunu gerçekleştiremedik. Nabi Bey’le birlikte olan süreçte, ‘Artık bu işi halletmemiz lâzım’ dedik. Tepkilere rağmen halletmeyi hamdolsun başardık.”
“Dershanelerin kapanması vatandaşa yaradı”
“Peki dershaneler kapatılınca bir şey mi kaybedildi? Bu dershaneler kapandıktan sonra bizim çocuklarımızın geleceği mi karardı? Elbette hayır. Tam tersine, milyarlarca lira bu alçaklara gideceğine, çoluk çocukları için her şeyini feda eden garip gurebanın, fakir fukaranın cebinde kaldı. Bu uğurda ahırından davarını satmak durumunda kalan vatandaşımın davarı ahırında kaldı. Kolundaki bilezikleri çıkarıp satmak durumunda kalanlar, bu dertten kurtulmuş oldular. Bunları iyi anlatmamız lâzım. Vatandaşlarımın bu kazanımları iyi görmesi lâzım. Dershanelerin kapatılması vatandaşlarımızın yararına olmuştur. Ha, yapıyorsan gel okul yap. Buna giriyorlar mı, girmiyorlar. Dershanecilik işlerine geliyordu: Okullardan başarılı olanları al, dershanende onları şöyle göstermelik pudrala, sorular zaten çalınıyor. Soruları çalıyorlar, ondan sonra da yok şu kadar başarılı öğrenci… YGS’de şu oldu, TEOG’da bu oldu. Her şey hırsızlık üzerine bina etmişlerdi. Yaptıkları buydu. Artık o süreci geride bıraktık.”
“İyot gibi ortaya çıktı”
“15 Temmuz, bahsettiğimiz arkadaşların da bunları tanımalarını sağladı. Onlar da, insanlarımızın çoğu da bunların ne olduklarını anladı. Peki hâlâ bunu anlayamayanlar yok mu? Var. Hâlâ muhalif olarak, rakip olarak duranlar yok mu? Var. Ama bu terörist yapılanmayla mücadeleyi kararlılıkla sürdürmeye; bunların üzerine acımasızca gitmeye mecburuz. Bu mücadeleyi tabi ki hukuk içinde, adil biçimde yapacağız. Görevden alınmalara gelince, bakın bir şeyi abartmaya çalışıyorlar.”
“Bazıları özellikle MİT’i yıpratmanın gayreti içerisindeler”
“Mağduriyet iddiasıyla, bazıları özellikle MİT’i yıpratmanın gayreti içerisindeler. ByLock meselesinin aslında hikâye olduğunu ileri sürenleri kast ediyorum. ByLock hikâye değil, bal gibi de var… MİT bunu ortaya çıkarınca, hepsi iyot gibi ortaya çıktı. Deşifre oldular. Kim kimdir öğrenildi. Yüzde 10’luk bir hata payı bile olsa, yapılan iş neticesinde çok ciddi kişiler yakayı ele verdi. Bu onları ciddi manada rahatsız etti. MİT’in bu başarısı attığı adım, onları ciddi sıkıntıya soktu.”
“Düz liseden gelen generallerimiz de var”
“Biz kararlılığımızı devam ettireceğiz. Bu işin üzerine üzerine gideceğiz. Kolay değil, yani şu anda ordumuzun içerisinde düşünün yani, 300 bin civarında subay, astsubay muvazzaf kadromuz var. FETÖ’yle bağlantılı olanları ordu ve emniyette elbette barındırmayacağız. Ama mücadeleyi yaparken mutlaka hassas olacağız. Mesela kimileri bana diyor ki, ‘Askeri liseler kapatılmamalıydı’. Ben kendilerine izah ettim. ‘Kusura bakmayın. Bu darbe sizin kurduğunuz askeri liselerden çıktı. Onlar harp okullarına girdi, oralardan çıktı’ dedim. Şimdi askeri değil de düz liseden gelen generallerimiz yok mu? Genelkurmay başkanımız yok mu? Necdet Paşa (Özel) düz liseden gelmedir. Hulûsi (Akar) Paşa düz liseden gelmedir. Şimdi biz ne yapıyoruz? Askeri liseleri kapattık ama harp okullarının ihtiyacını diğer liselerden karşılıyoruz. Havuz geniş ve havuzda farklı eğitimler söz konusu olduğu için bana göre bakış açıları da farklılaşacak. Tek düze bir bakış olamayacaktır. Tek tip insan olmayacaktır. Bizim hedefimiz bu. Bu demek değil ki disiplin, düzen olmayacak. Uymayanlarla gerektiğinde pekala ilişik kesilebilir.”
“NATO terörist askeri istihdam edemez”
“Sığınma talebinde bulunanların sayısı o kadar yüksek değil. Ayrıca, NATO’nun o tür sığınmaları kabul etmek gibi bir anlayışı, yaklaşımı olamaz. Bahsedilenler, birer terör suçlusu. Bir teröristi, terörist askeri, darbeci askeri NATO’nun içinde nasıl istihdam edebilirler? Böyle bir şeyi yapamazlar.
Bunların peşindeyiz, iadelerini istiyoruz. Mesela Yunanistan’a kaçanların iadelerini istedik. Çipras, ‘15-20 gün içinde neticelendiririm’ demişti. Maalesef kaç 15-20 gün geçti. Halen bekliyoruz. Benzer bir durumda biz geciksek, böyle yapsak, kıyameti koparırlardı.”
“Almanya’da 600 bin kişi alındı”
“Ha, deniliyor ki ‘100 bine yakın görevden alınma var.’ Belki daha da fazla olacak. Suç işleyen bedelini ödeyecek. Hukuk gerekeni yapacaktır. Durduramayız. Mesela, Doğu Almanya ile Batı Almanya’nın birleşmesi sırasında 600 bin kişiyi görevden aldılar. Onlar yaptığı zaman oluyor da bizde böyle bir adım atıldığı zaman niye rahatsız oluyorsunuz? Bize geliyorlar yurt dışından, ‘Bu kadar kişi görevden alınıyor, doğru mu, şöyle mi, böyle mi?’ diye soruyorlar. Biz kararlı duruyoruz. ‘Kusura bakmayın. Siz bizim iç hukukumuza karışamazsınız’ diyoruz.”
Başkanlık tartışmaları: Temenni ederim ki bu iş millete gider
“Şu anda iki lider görüştü. İki partinin belirleyeceği arkadaşların hazırlanan taslak üzerindeki çalışmasının olacağını biliyoruz. O çalışma sonrası liderler tekrar bir araya gelmek suretiyle nihai kararı verecekler. Parlamentoya getirecekler. Bütün mesele parlamentodan 367’nin çıkması. Olmazsa tabi 330 önemli. Bu durumda temenni ederim ki bu iş millete gider. Millet en sonunda yapacağını bu referandumla beraber hemen yapıp işi bitirmiş olur.”
Cumhurbaşkanlığı sisteminde yardımcı sayısı bir mi, iki mi olacak?
“O konuda görev yasama organının. Yasama organından çıkacak neticeye göre halkımız oylamasını yapacaktır.”
“El Bâb’a 2 km kaldı”
“El Bâb’a 2 kilometrelik bir mesafe kaldı. Öncelikle Afrin’in güneyinden orada bir El Bâb’la arayı kapatma gibi bir gayretleri var. Bizim de Özgür Suriye Ordusu’nun, tamamiyle El Bâb’a girip oradan batıya değil doğuya, Menbiç’e yönelmesini istiyoruz. Çünkü, Menbiç’ten PYD ve YPG’yi çıkarmak gerekiyor. Bu kararlılık görülünce ABD, ‘Tamam, buradan PYD ve YPG çıkacak’ dedi. Bu sözün tutulmasını bekliyoruz. Zaten şunu bilmemiz lâzım. Menbiç Arap toprağıdır. Yüzde 90-95 Arap’tır. Orası PYD ve YPG’nin toprağı olamaz.”
Mültecilere vatandaşlık
“Benim düşüncem aynı. Hükümetimizin de düşüncesinde aslında herhangi bir değişiklik yok. Fakat orada önemli olan şey, çadır kentlerdeki insanların özellikle istihbari bilgilerinin tesbiti. Bu bilgilerin gelmesinin ardından, tabii o yönde adımlar atılabilir. Ama, rastgele kalkıp o tür adımları atmak yarın bize başka sıkıntılar da getirebilir. Dolayısıyla çalışmalar devam ediyor, ama sözünü ettiğim hassasiyetler de göz önünde tutuluyor.”
Rusya ile normalleşme
“Şu anda fena değil diyebilirim. Çünkü, bu bir normalleşme süreci. Her şey bir anda olmaz. Zaten 5-6 Aralık gibi Sayın Başbakanımız Rusya’ya resmi ziyaret yapacak. O ziyarette de bu konular gündeme gelecektir. Ardından 2017’nin ilk çeyreğinde Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantısı yapılacak. Dolayısıyla bu gidiş gelişler tabii üst düzeyli olarak devam ediyor.”
“Vatandaşlarımız da direnmeli”
“Bölgeye yatırım çok çok önem arz ediyor. Fakat bir gerçek daha var. Şu anda hükümet, devlet, yıkıma uğramış yerleri ihya etmenin gayreti içinde. O ihyâ, inşa hareketi bir bitsin, vatandaş da yeni yapılan evlerine yerleşirse, ondan sonra normalleşme süreci özgüveni artırır. O zaman yatırımcı oraya belki de çok daha rahat girme şansını yakalayacaktır. Mesela şimdi yeni bir adım atıldı. Herhangi bir esnaf tehdit neticesinde kepengini indirirse cezai müeyyideye uğrayacak. Çünkü bu iş sadece güvenlik kuvvetlerinin değil ki. Vatandaşlarımız da direnmeli; kendisini tehdit edenlere, ‘Kapatmıyorum’ diyebilmeli. Esnafı geneli böyle bir tavır sergilerse, onlar gelip de ‘Kepengi indir’ diyemez. Şu anda emniyet güçleri, silahlı kuvvetler, köy korucuları çok kararlı gidiyor. Bundan sonraki süreçte teröristler o kadar rahat cirit atamayacak.”
Kaynak: Milliyet, Hürriyet