Yargıtay 16. Ceza Dairesinin Hizb-ut Tahrirli 78 kişi hakkında vermiş olduğu 450.5 yıllık cezanın ardından, mesnetsiz suçlamalarla cezaların verilmesini sağlayan “FETÖ” hakîmlerinin kumpasları kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.
Akit Gazetesinin haberine göre; FETÖ silahlı terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen ve tutuklanan yargı mensuplarının İslami davaları süratle karara bağlayarak birçok masumu nasıl ağır cezalara çarptırdığı deşifre oldu. İslami cemaatleri ortadan kaldırmak için kumpasları planlayan FETÖ’cü hakîm ve savcıların; Hizb-ut Tahrir mensuplarını komik gerekçeler ile mahkum ettiği ortaya çıktı.
İslami bir fikir hareketi olan Hizb-ut Tahrir’e yönelik zulüm ile ilgili gerçekler gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Din alanında otorite olmak amacıyla kendisine muhalif İslami toplulukları hedef alan Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Hizb-ut Tahrir’i sudan sebepler ile nasıl mahkum ettirdiği deşifre oldu. FETÖ silahlı terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen ve tutuklanan yargı mensuplarının; Hizb-ut Tahrir’e üye olduğu iddiasıyla İslami hassasiyetlere sahip kişilere ceza yağdırmasının perde arkasından uyduruk deliller çıktı. Yüzlerce yıl cezanın verildiği dava dosyalarında; telefondaki kişiye ‘kardeş’ demenin, evde dergi okumaları, sohbet düzenlemeleri, pikniğe gitmeleri, çocuklara ve gençlere ders vermenin suç sayıldığı saptandı.
Yaşam Tarzları Hedef Alındı
Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahkemelerin Hizb-ut Tahrir oluşumunun silahsız olduğuna yönelik resmi yazılarına rağmen Hizb-ut Tahrir oluşumuna ağır cezalar verilmesi için hazırlanan iddianameler, adeta garabetlerle dolu. Türkiye sınırları içerisindeki bütün İslami cemaatleri kontrol altına almak isteyen Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Hizb-ut Tahrir mensuplarını komik gerekçeler ile mahkum ettiği gözler önüne serildi. FETÖ silahlı terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen ve tutuklanan yargı mensuplarının hazırladığı dava dosyalarında, İslami hassasiyetlere sahip kişilerin yaşam tarzları hedef alındı.
‘Ankesörlü Telefon Yasak’
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, “Örgütün bugüne kadar herhangi bir silahlı eylemine rastlanılmamıştır” yazısı; Adana 2. nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin, “Örgüt, terör örgütü tanımına girmiyor” şeklindeki kararı; İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi savcısının “Örgüt silahsız” şeklindeki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na temyiz başvurusuna rağmen, Hizb-ut Tahrir’i iddianamede “terör örgütü” olarak tanımlayan FETÖ’cü yargı mensupları, sanıkların Köklü Değişim Dergisi okumaları, sohbet toplantısı düzenlemeleri, pikniğe gitmeleri, çocuklara ve gençlere ders vermelerini suç saydı. Cep telefonlarının henüz tam anlamıyla yaygınlaşmadığı 2009 yılında ankesörlü telefon kullanmak bile mahkûmiyet gerekçesi olarak ifade edildi.
“Tek Ümmet” Yazılı Tişört Bulunmuş
Kumpasçı hakîm ve savcılar, Hizb-ut Tahrir’i uyduruk deliller ile mahkûm ettiler. İddianamede; sanıkların tutuklanmalarına gerekçe yapılan eylemler (!) şöyle sıralandı:
“Şüpheliler Hizb-ut Tahrir terör örgütü adına; Hizb-ut Tahrir terör örgütü fikir ve görüşleri doğrultusunda yayın yapan Köklü Değişim dergisinde sorumlu düzeyde faaliyet yürüttükleri, dağıtımını yaptıkları, sohbet toplantıları düzenledikleri, ankesörlü telefon kullandıkları,
Kelime-i Tevhid’i de Suç Saydılar
Bilgisayardan www.kokludeğisim.com ve www.islamdevleti.com sitelerine girdikleri, örgüte eleman kazandırmak amacıyla piknik etkinliği organize ettikleri, 16-22 yaş arası çocuk ve gençlere daris adı altında ders verildiği, örgütün fikir ve görüşleri doğrultusunda yazmak suretiyle yayınlattıkları, “Tek ümmet” yazılı tişört ve pankartlar sakladıkları,
Kelime-i Tevhid flamaları bulundurdukları, görüşmelerinde “misafir-çay demlemek” sözcüklerini kullandıkları, gizliliğe azami özen gösterdikleri telefondaki konuştukları kişiye “kardeş” dedikleri tespit edildiği…”
İşte O Komik Suçlamalar:
– 13 yıldır çıkan Köklü Değişim dergisini okumak ve dağıtmak,
– Misafire çay demle demek…
– Telefondaki kişiye “kardeş” demek,
– Bilgisayardan www.köklüdeğisim.com ve www.islamdevleti.com sitelerine girmek,
– Ankesörlü telefon kullanma, (10 yıl önce)
– Kitapçılarda satılan İslami kitaplar,
– Sohbet ajandası tutmak,
– “Tek ümmet” yazılı tişört ve pankart bulundurmak,
– Resmi izinli bir konferans için basılan ilanlar,
– Ve Kelime-i Tevhid flamaları…
Akit Deşifre Etmişti
İslami camiaya yönelik kurulan en büyük kumpaslardan biri olan Hizb-ut Tahrir davalarında, bu zamana kadar imzası olan 50 hakîm ve savcının terör örgütü üyeliğinden tutuklandığı, 6 kişinin de yurtdışına kaçtığını ortaya çıkarmıştık.
Akit, uydurma deliller ve zorlama yorumlarla Hizb-ut Tahrir’i hedef alan yargı mensuplarının arasında, 17/25 Aralık darbe girişiminde rol alan Zekeriya Öz, “Paralel Yapı” soruşturmaları kapsamındaki tutukluların tahliyesini kararlaştıran Mustafa Başer, MİT gözetiminde Suriye’ye yardım götüren bir TIR’ı durduran ve Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki katliama göz yuman Savcı Özcan Şişman gibi isimlerin yer aldığını deşifre etmişti.