köklü Değişim Dergisi Sayın Prof. Hassan Ko Nakata ile İstanbul’da bir röportaj gerçekleştirdi. Ko Nakata; “Türkiye Hilafetin son sancaktarlığını yapmış ülkedir ve burada Hilafete ait pek çok izler, eserler, hatıralar bulunmakla beraber; buraya dönük ümmetimizin büyük ümitleri vardır. Bu açıdan bu ülkenin Müslümanlarının sorumluluğunun da çok büyük olduğunu düşünüyorum. Bildiğiniz gibi, Hilafet’in kurulması bir farzdır ve kaçınılmaz bir gerekliliktir” dedi. İşte o güzel röportaj…
Köklü Değişim (KD): Sayın Hocam, Türkiye’ye hoş geldiniz. Önce hangi amaçla Türkiye’ye geldiğinizi anlatabilir misiniz?
Prof. Hassan Nakata (H.N): Bu hafta sonu İSAR tarafından düzenlenen “Devlet: Gelenek ile Gelecek Arasında” başlıklı II. Uluslararası İSAR İstanbul Buluşması’na konuşmacı olarak davet edildiğim için buradayım. Konuşmamın konusu, “İslami bakış açısından ‘Devlet’ kavramı” idi.
KD: Konferansı nasıl buldunuz?
H.N: Program başlığının “Devlet: Gelenek ile Gelecek Arasında” olmasına rağmen, İslam’ın kendine has ve uygulanması da Müslümanlar üzerine farz olan Hilafet Devleti modelinin yeterince anlaşılmadığını ve programda dile getirilmediğini gördüm. Konferans genel olarak çok teknik ve akademik değerlendirmelerle geçti ve halkın anlayacağı bir dilde değildi. Aynı zamanda bugün ümmetin içinde bulunduğu duruma bir çözüm de sunulmadı programda.
KD: Peki sizin konuşmanız çevrildi mi veya hangi dildeydi?
H.N: Benim katıldığım oturumların hepsi Arapça olarak yapıldı ve dinleyiciler de Arapça bilen kişilerdi. Türkçe yapılan oturumlar da vardı, fakat onlara ben katılmadım.
KD: Peki biraz kendinizden bahseder misiniz? Mesela nasıl ve ne zaman Müslüman oldunuz?
H.N: Ben şu an 53 yaşındayım ve 30 yıl önce Müslüman oldum. Müslüman olmam da Üniversite’de İslami İlimler okumamla oldu. Bu okumuş olduğum bölüme her yıl 1-2 talebe, en fazla 5 talebe alınır. Fakat benim bildiğim kadarıyla son 30 yılda benden başka da Müslüman olan olmamıştır. Japonya’da 120 milyon nüfusun ancak 100 bin kadarı Müslümandır, bunların da ancak 10 bini Japon asıllıdır.
KD: Sizce Müslümanlık Japonya’da neden bu kadar az ilgi görmektedir?
H.N: Japonya; adalardan oluşan ve yabancılara karşı kapalı bir ülkedir. Zaten Japon kültürü de çok kapalı ve sıkıdır. 150 yıl önce yapılan Japonya devriminden önce Japonya’da tek Müslüman yoktu. Ülkemiz sömürgecilik döneminde kısmen dışarıya açılsa da, sömürgecilik kendi inanç ve yaşam tarzını dayatınca, Japon halkının Batı’ya olan ilgisi arttı. Bununla beraber sömürgecilere yenik düşmenin psikolojisiyle Japon halkının gözleri kamaşmıştı ve Batı’ya hayranlıkla bakıyordu. Bu yüzden İslam yeterince ilgi çekmedi.
Bir başka sebep de Japoncanın zor bir dil olması ve buraya gelen Müslümanların bu dili öğrenemeyip, buradaki insanlara uygun bir şekilde hitap edemedikleridir.
KD: Sizce Japon halkına İslam’ı daha iyi öğretmek için ne yapılabilir?
H.N: Japon halkımızın içinde bulunduğu kapalı hal, onlara yapılacak davet çalışmalarını son derece zorlaştırıyor. Bundan dolayı nispeten daha yavaş bir İslamlaşma oranı var. Kanaatimce, Japon halkının bütünüyle Müslüman olmasının yegâne yolu, İslami hayatın yeniden başlatılmasından geçer. Yani bu ancak Hilafet devletinin kurulması ve Japonya’yı fethetmesiyle olur.
Bildiğiniz gibi İslam; Japonya’nın komşusu olan Endonezya’ya kadar gelmiş ve neredeyse tamamını Müslümanlaştırmıştır. Çünkü Endonezyalılar İslami hayatın nasıl olduğunu ve ne anlama geldiğini somut olarak gördüler ve hissettiler. Endonezyalı kardeşlerimiz bu sayede Müslüman olmuştur. Yani burada birinci etken Hilafet devletidir ve oraya gönderilen Müslüman tüccarlardır.
İşte bunun için diyorum ki; Hilafet tekrar kurulmalı ve Japonya’ya kadar gelmelidir, tüm insanlara ve aynı zamanda Japon halkına İslam’ın ne kadar büyük bir nimet olduğunu göstermelidir. O zaman göreceksiniz ki, Endonezya’da kalan İslam dalgası, bu İslam nimetini Japonya’ya da taşıyacaktır inşaAllah.
Her ne kadar siyasi bir maksatla da olsa, Halife II. Abdulhamid Han kendi zamanında Japonya’ya açılım amacıyla gönderdiği Ertuğrul Firkateyni tarihsel bir öneme sahiptir ve Japon halkı ile Hilafet arasındaki ilk sıcak temastır. Üç ay boyunca Japon sularında kalan Ertuğrul Firkateyninin dönüş yolunda bir tayfuna yakalanarak batması, Türk ve Japon halklarının daha da çok birbirine yaklaştırdı. Japon halkı o zaman şehit olan mürettebatın anısına bir anıt dikmiştir ve halen her yıl düzenli olarak anma törenleri yapılmaktadır.
KD: Sizin Türk halkına söylemek istedikleriniz var mıdır?
H.N: Öncelikle Türk halkına çok teşekkür ediyorum. Burada çalışmalarda bulunan öğrencilerim var ve onların da Türk halkının gösterdiği sıcaklıktan ve misafirperverlikten son derece memnun olduklarını görüyorum. Bunun için teşekkürü bir borç biliyorum. Aynı zamanda Türkiye Hilafetin son sancaktarlığını yapmış ülkedir ve burada Hilafete ait pek çok izler, eserler, hatıralar bulunmakla beraber; buraya dönük ümmetimizin büyük ümitleri vardır. Bu açıdan bu ülkenin Müslümanlarının sorumluluğunun da çok büyük olduğunu düşünüyorum. Bildiğiniz gibi, Hilafet’in kurulması bir farzdır ve kaçınılmaz bir gerekliliktir. Ancak nihai amaç değildir. Amaç, Hilafet kurulduktan sonra; önce kendi meselelerimizi, sonrasında da dış dünyayla; yani ABD ve Avrupa ile olan meselelerimizi bir çözüme ulaştırmaktır. Türkiye jeopolitik ve tarihsel olarak Avrupa’nın parçasıdır ve Avrupa’yla iç içe yaşamıştır. Dolayısıyla da, Türkiye’nin son derece önemli bir rol oynaması kaçınılmazdır ve gerek kendi meselelerimizde, gerekse dış dünyayla ilişkilerimizde önemli rol oynayacaktır. İslam dünyasıyla Avrupa arasında bir köprü oluşturan, merkezi bir konumda olmaya devam edecektir.
Köklü Değişim 21. 12. 2013
Prof. Hassan Ko Nakata; Japonca, İngilizce ve Arapça olarak İslami konularda ve İslam Hilafet Devleti hakkında birçok kitap ve makale yayınlamıştır. Kendisiyle irtibata geçmek isteyenler:[email protected] adresinden Prof. Nakata’ya ulaşabilirler.