بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم
Ey Suriyeli Müslümanlar! Suriye Rejiminin Savunmasız Kadın ve Çocuklardan Oluşan Siviller Üzerine Varil Bombası Atması Cenevre 2 Konferansının Bir Ön Hazırlığıdır Ulusal Koalisyona Dur Deyin ve Konferansı Önleyin
Mücrim Suriye rejimi, son dönemde suçun hızını artırdı. Halep ve banliyölerinde düşman kabul ettiği savunmasız siviller üzerine varil bombası attı. Binlerce ölü ve yaralı var. Özellikle kadın ve çocuklar öldü. Rejim, bu bölgelerin savaş cephesine dönüştüğünü iddia etti. Görünen o ki mücrim rejim, bu şiddetli saldırı ile saha üzerindeki kontrolünü daha çok genişletmeyi amaçlıyor. Cenevre 2 konferansında da müzakere konumunu güçlendirmek ve bu konferansa katılmak için insanlar nazarında Ulusal Koalisyona yönelik gerekçe oluşturmak istiyor.
Ulusal Koalisyon tarafından bu mücrim saldırıya çok zayıf tepki verildi. 24.12.2013 tarihinde Genel Sekreteri Bedir Camus “Müzakere sürecini engellemek için Rus füzeleri ile Suriye halkını öldüren Esed üzerine baskı yapmak amacıyla Ruslar ile konuştuklarını” söyledi. Ayrıca “Esad rejimi tarafından bombardımanın ve Suriye halkını tasfiye girişimi sürmesi durumunda, Koalisyonun gelecek ayın 22’sinde Cenevre 2 konferansına gitmeyeceğini” belirtti. Koalisyon tarafından yayınlanan açıklamada, Koalisyon başkanının İngiltere ve Fransa dışişleri bakanları ile temasa geçtiğini ve onlara şöyle dediğini bildirdi: “Ne yazıktır ki uluslararası toplum kimyasal silahlara karşı harekete geçerken rejim tarafından sistematik şekilde günlük konvansiyonel silahlar ile Suriye halkının çocuklarının öldürülmesine izin veriyor.”
Suriye Koalisyonunun tutumunun, mücrim rejimin tutumunu tamamlayıcı olduğunda hiç şüphe yoktur. Zira Koalisyon, vakaya muhalif gibi gözüken bu söyleme ile kendi tutumunun, Suriye rejiminin tutumuna aykırı olduğu bahanesiyle Cenevre 2’ye gidişinin insanlar tarafından kabul edilmesini istiyor. Oysa onun tutumu, Suriye rejiminin tutumu ile aynıdır. Biz şunu soruyoruz: Ulusal Koalisyonun, yardım etmek için güpegündüz Suriye rejiminin yanında duran uluslararası topluma müracaat etmesi utanç kaynağı değil midir? Koalisyon başkanı el-Carba, bunu biliyor ve kamuoyuna açıkça duyuruyor! ABD’nin izni ve Rusya’nın kutlaması ile işlediği katliamları durdurması için kasap Beşşar’a baskı uygulaması amacıyla Rusya’dan yardım istemek aptallık değil midir? Savunmasız siviller üzerine varil bombası atılmasına uluslararası toplumun sessiz kalması, başlı başına bir suç değil midir? Koalisyon, Cenevre 2 konferansına katılma tutumunu Suriye rejimi tarafından atılan varil bombalarının durdurulması ile ilişkilendirmesi tuhaf değil midir? Diğer silahlar ile Müslümanlara karşı işlenmiş ve işlenen tüm korkunç katliamları unutup bir kenara mı atacağız? Ulusal Koalisyonun aldığı bu tavır, onun Allah’a, dinine ve müminlere ihanet eden bir koalisyon olduğunu gösterir. Yine fikri olarak Batıya siyasi ajan olarak Amerika’ya bağlı olduğuna delalet eder.
Ey sabırlı Suriyeli Müslümanlar! Bugün yönetimi elinde tutmak için Amerika’nın dayandığı yönetim sopasının bir tarafı Ulusal Koalisyon, diğer tarafı ise Beşşar rejimidir. Koalisyonun ilk kirli görevi, Cenevre 2 konferansında olacaktır. Çünkü Amerikan planına göre iktidarın barışçıl geçişine onay verecektir. Şüphesiz bu konferansın sonucu, ümmetin sorunlarının düşmanların ellerine teslim edildiği diğer önceki teslimiyetçi hain konferanslardan pek farklı olmayacaktır. İşte Irak. Geldiği noktaya bir bakın. Ülkede süregelen kargaşa, patlama, mezhepsel ve etnik bölünme sona ermiş değil. Son olarak ABD nüfuzunu korumak için İran’a teslim edildi. Suriye’de olacaklar için Irak, Amerikan modelidir. İşte Lübnan. Amerika gözetiminde imzalanan Taif Anlaşması, yürürlüğe girmesinden yaklaşık yirmi beş yıl sonra bile bu ülkede güvenlik ve istikrar sağlanamadı. Hatta bu günlerde orada kargaşa rüzgârları esiyor, mezhepsel ve etnik bölünmeler var. Şimdi de Amerika Suriye’de aynı mezhepsel fitne tohumlarını ekiyor. Suriye neredeyse oraya doğru gidiyor. İşte Amerika’nın Filistin sorununun çözümü için söz verdiği Madrid Konferansı. Yahudi varlığını yerleştirmek, Filistin tutumunu otorite ile Hamas arasında ikiye bölmek dışında imzalanan anlaşmalar konferanstan sonra uygulanmış değil. Tüm bu konferanslar ve anlaşmaların ABD tarafından sponsor edildiği bilinmektedir. İşte şimdi Amerika Cenevre 2 konferansı aracılığıyla Suriye’de bir çözüm arayışı içindedir. Çözüm sadece daha kötü olacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor: يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلَّا غُرُورًا “Şeytan onlara vaatte bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaatte bulunuyor.” [Nisa 120] Yine Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor: مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ كَمَثَلِ الْعَنْكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتاً وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ “Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!” [Ankebut 41]
Ey Biladu’ş Şam’daki Sabırlı Müslümanlar! Allah Subhânehu ve Teâlâ Suriye Şam’da meydana gelen olayların Arap Baharı denilen diğer ülkelerden farklı olmasını diledi. Allah Subhânehu ve Teâlâ Suriye’nin İslam’ın kalbi olmasını mı istedi. Biz, Allah’tan bunun böyle olmasını temenni ediyoruz. Amerika önderliğinde Batı, bunun hesaplarını yapıyor. Bu yüzden Müslümanlara ve onların Hilafet Devleti kurmak projesine karşı acımasızca savaşa giriyorlar. Ama Allah’ın iradesi, baskın ve galip gelecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: إِنْ يَنْصُرْكُمُ اللَّهُ فَلا غَالِبَ لَكُمْ “Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur.” [Ali İmran 160] Bu proje için Suriye’de başarı koşullarının hazırlanmış olması belki de Allah’ın lütfu keremiyle bizlere bir nimetidir. Allah rahmetini dilediği kimselere özel kılar. Kuşkusuz Hizb-ut Tahrir, bu büyük projenin kurulması için herkesi tek bir el olmaya davet ediyor. Sadece Suriye’de değil aksine bütün Müslüman ülkelerde tek bir vücut olmalıdırlar. İşte Allah’ı hoşnut eden ve kâfirleri ürküten budur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَنْ يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ “Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Rasûlü’ne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak İşittik ve itaat ettik demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.” [Nur 51]
حزب التحرير |
H. 23 Safer 1435 M. 26 Aralık 2013 |
www.hizb-ut-tahrir.org| www.hizb-ut-tahrir.info| www.turkiyevilayeti.com