Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata ibn Halil Ebu Raşta’nın Mübarek Ramazan Ayı İle İlgili Mesajı !
es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
Allah Subhânehu ve Teâlâ Müslümanların orucunu ve kıyamını kabul eylesin ve hepimizin geçmiş günahlarını affetsin. el-Buhari ve Müslim’in Ebu Hurayra’dan rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: مَنْ صَامَ رَمَضَانَ، إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ “Kim, faziletine iman ederek ve mükâfatını sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş günahları mağfiret olunur.” Ebu Hurayra’dan rivayet edilen başka rivayette ise Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve’s Selam şöyle buyurdu: مَنْ قَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا، غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ “Kim, faziletine iman ederek ve mükâfatını sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan bekleyerek Ramazan ayının gecelerini ihya ederse, onun geçmiş günahları mağfiret olunur.”
Değerli kardeşlerim! Şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ, hicretin ikinci senesinde Şa’bân ayında Ramazan ayı orucunu farz kıldı. Yine bu ayda Allah Subhânehu ve Teâlâ Kuran’ı indirdi.
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ “(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır.”[Bakara 185] Ayrıca bu ayda Allah Subhânehu ve Teâlâ, ümmete zafer ve açık fetih bahşetti. Bedir gazvesi, Ramazan ayının on yedisinde oldu. O gün Mekke müşrikleri büyük bir yenilgiye uğradılar. Sonra bu mübarek ayda başka savaşlar da oldu. Mekke, H. 8 yılında mübarek Ramazan ayının yirmisinde fethedildi. Şuan Küfe şehri yakınlarındaki Kadisiye denilen yerde Buveyb savaşı meydana geldi. Musenna komutasında Müslümanlar, H. 31 yılında Ramazan ayının on dördünde zafer elde ettiler. Sonra Mutasım komutasında H. 223 yılında Ramazan ayının on yedisinde Umuriye fethedildi. Aynı Calut da bu ayda oldu. Müslümanlar, H. 658 yılında Ramazan ayının yirmi beşinde Tatarları hezimete uğrattılar. Bu ayda daha nice zaferlerle doludur.
Böylece önünden ve arkasından batılın sızamadığı Kuran Kerim ile oruç arası, oruç ile fetih ve zafer arası, oruç ile cihat arası birbirinden ayrılmaz. Oruç ile Allah’ın hükümlerinin uygulanması birbirinden ayrılmaz siyam ikizleri gibidir. İster ibadet, ister cihat, ister muamele, ister ahlak, ister davranış, ister hadler, isterse cinayetler ile ilgili olsun feraset ve basiret sahibi herkes, Allah’ın hükümlerinin arasının birbirinden ayrılamayacağını bilir. Hepsi, tek bir mişkattandır. Kur’an-ı Kerim’in ayetleri ve Hadisi Şerifin metinleri üzerinde düşünen kimse, bunu açıkça görür. Müslüman, Kur’an-ı Kerim’in tüm ayetlerini tilavet eder. Hem وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ “Namaz kılın.” ve وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ “Onların aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet.” ayetlerini okur. Hem de كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ “Size oruç yazıldı.” ve كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ “Size savaş yazıldı.” ayetlerini okur. Yine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hadisleri içerisinde hac ile ilgili şeylere rastladığı gibi خُذُوا عَنِّي مَنَاسِكَكُمْ “Hacc ibadetlerinizi benden alınız.” [el-Beyhaki] hadler ile ilgili şeylere de rastlayabilir. خُذُوا عَنِّي، خُذُوا عَنِّي، قَدْ جَعَلَ اللهُ لَهُنَّ سَبِيلًا، الْبِكْرُ بِالْبِكْرِ جَلْدُ مِائَةٍ وَنَفْيُ سَنَةٍ، وَالثَّيِّبُ بِالثَّيِّبِ جَلْدُ مِائَةٍ، وَالرَّجْمُ “Benden alınız, benden alınız, Allah, onlar için bir çıkış yolu kıldı. Bekâr, bekâr ile zina ettiğinde yüz sopa ve bir yıl sürgün. Dul, dul ile zina ettiğinde yüz sopa ve recimdir.” [Müslim] Muamelat ile ilgili şeylere rastladığı gibi البَيِّعَانِ بِالخِيَارِ مَا لَمْ يَتَفَرَّقَا -أو قال حتى يتفرقا “Alan ve satan birbirinden ayrılmadıkça ya da ayrılıncaya kadar serbesttirler.” [el-Buhari] Halifenin biati ile ilgili şeylere de rastlayabilir. وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِي عُنُقِهِ بَيْعَةٌ، مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً “Kim boynunda biat halkası olmadan ölürse cahiliye ölümü ile ölmüş olur.” [Müslim] Dolayısıyla İslam, bir bütündür parçalanamaz. İslam’a davet, birdir. Devlette, hayatta ve toplumda İslam’ı uygulamak için davet edilir. Kim, Ayetullah arasını ayırırsa, dinin hayattan ya da siyasetten ayrılmasına kabul ederse, büyük bir günah ve cürüm işlemiş olur. Bu cürüm sahibi dünyada rezil rüsva olur, ahirette ise elim bir azaba çarptırılır.
Sonuç olarak Cenabı Hak, duayı Bakara suresinde dört oruç ayeti arasında zikretti. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ “Kullarım, beni senden sorarlarsa, gerçekten ben yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.” [Bakara 186] Ayrılmaz şeylerin arasını ayırmak, ayırmanın amaç olduğunun kanıtıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ orucu emretti, sonra duayı emretti. Daha sonra da duanın şanını yüceltmek amacıyla tekrar oruç ayetlerini tamamladı. Onun için Ramazan’da bol bol dua edin. Ahmed’in Ebu Hurayra’dan rivayet ettiği bir hadisi şerifte Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor: ثَلَاثَةٌ لَا تُرَدُّ دَعْوَتُهُمْ: الْإِمَامُ الْعَادِلُ، وَالصَّائِمُ حَتَّى يُفْطِرَ، وَدَعْوَةُ الْمَظْلُومِ تُحْمَلُ عَلَى الْغَمَامِ، وَتُفْتَحُ لَهَا أَبْوَابُ السَّمَاوَاتِ، وَيَقُولُ الرَّبُّ عَزَّ وَجَلَّ: وَعِزَّتِي لَأَنْصُرَنَّكَ وَلَوْ بَعْدَ حِينٍ “Üç kişinin duası reddolunmaz: Âdil imamın duası, iftar edinceye (orucunu açıncaya) kadar oruçlunun duası ve mazlumun duası. Bu duaları semaya yükselir, gökyüzünün kapıları açılır ve Allah “izzet ve celâlime yemin olsun ki, bir süre sonra da olsa, sana yardım edeceğim” der.” Oruç ayetleri arasında duanın zikredilmesi, oruç ayında duanın teşvik edildiğinin delaletidir. Fazileti için bir açıklamadır. Yakın ve Mucip olan Allah’ın duaya icabet edeceğinin müjdesidir.
Özetle biz, Allah’ın rızasına nail olmak ve geçmiş günahlarımızın bağışlanması için oruca özen gösterdiğimiz gibi Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı başlatmaya da özen göstermeliyiz. Ki Allah’ın hükümlerini uygulayarak dünyada kurtuluşa erenlerden olalım. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in “La İlahe İllallah Muhammedün” Ukab bayrağı altında gölgelenelim. Ve aynı zamanda da Allah’ın izniyle ahirette kurtuluşa erenlerden olalım. Hiç bir gölgenin olmadığı bir günde O’nun gölgesi altında gölgelenelim. Böylece her iki yurtta da kurtuluşa erelim. İşte büyük kurtuluş budur.
es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
Şeyh Ata ibn Halil Ebu Raşta
Hizb-ut Tahrir Emiri
Hizb-ut Tahrir Medya Ofisi -Mübarek Ramazan Ayı Hilalini Gözetleme Duyurusu