Hamd bizi yoktan var eden Allah’a salat ve selam Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’e ashabına aline ve onun yolunda gidenlere olsun.
Biz öyle bir Resule iman ettik ki dört halife yetiştiren, tek başına müşriklere karşı Kur’an okuyabilecek hale getiren, kızgın kumlar üzerine yatırılıp ağzına et parçası ve üzerinede büyük taş konduğu halde ehad ehad diyen, bir giydiğini bir daha giymeyen ve iman ettikten sonra giyecek elbiseleri olmayanları yetiştiren Resule iman ettik.
Asrı saadetin insanı harp meydanlarında çarpışan arslanlar gibi, gece oluncada birer abid olur ve sabahlara kadar ibadet ve zikirle Allah Subhanehu ve Tealaya kullukta bulunurlardı. Sanki onlar gündüzleri hiç bir iş görmeyen o kahramanlar değil de hayatlarını köşede inziva ve ibadetle geçiren zahitlerdir.
Fakat unutulmamalıdır ki onlar bunu rehberleri liderleri kahraman Resulden görmüşlerdi. İşte o ve onun ardındakilerden birkaç kesit. Peygamberimiz bir cesaret abidesiydi. Hz. Ali gibi kahramanların itiraflarıyla harp meydanında endişe ve korkuya kapılan her sahabi onun arkasına saklanır ve kendini emniyete alırdı. Mesela; Huneyn de öyle celallenmiş ve kükremiştiki atının dizginlerini tutmakta zorlanmışlardı. Peygamberimiz ise;
Ben peygamberim bunda yalan yok ben Abdulmutalibin torunuyum. Diyerek düşman saflarına doğru yürümüştür. (Buhari cihad 52, Müslim cihad 78)
Cesur insan bakın başka yerde ne buyurmaktadır:
Ah ne arzu ederdim ki, Allah yolunda öldürüleyim sonra tekrar diriltileyim sonra yine öldürüleyim sonra tekrar diriltileyim sonra yine öldürüleyim. (Buhari, iman26; Müslim. imare103; nesai, cihad, 30)
İşte, nebiler sultanı aleyhi selamdan davasını nasılda ölüm kalım meselesi yapıp ve bu dava uğrunda binlerce defa ölmeyi göze almıştır. Ve bir defasında yılan ve çıyanlara aldırış etmeden sevr mağarasında bulunduğu esnada müşrikler mağaranın ağzına kadar gelmiş ve Hz. Ebu Bekir onun namına heyecanlanınca gayet sakin bir şekilde; Ey Eba Bekir üzülme, tasalanma Allah bizimledir. deyip Hz ebu Bekiri sakinleştirmiştir.
Bir de Resulullah’ı adım adım takip eden sahabelere bakalım.
Bilali- Habeş (r.a) Efendimizin vefatından sonra kaç defa Hz. Ebu Bekir (r.a) e müracaat ederek, Medine’den ayrılmak için izin istemiştir. Ama Hz. Ebu Bekir, her defasında onun bu arzusunu geri çevirmişti. Zira o, Bilali Allah Resulünden kendisine kalan bir hatıra olarak görüyordu. Ne var ki Bilal (r.a) içi yanıyordu. O Allah Resulü devrinde cihada çıkmaya ve savaşlarda kılıç sallayıp, sancak taşımaya alışmıştı. Şimdi sadece müezzinlik için Medinede beklemek ona ağır geliyordu. Bir Cuma günü Hz. Ebubekir hutbe verirken Hz. Bilal ayağa kalkarak: Ya Eba Bekir ! Beni nefsin için mi, yoksa Allah içinmi azad ettin? der ve Hz. Ebubekir Allah için cevabını verince, o sözlerini şöyle bağladı: öyleyse Allah için beni bırak, ben cihad etmek istiyorum ve Bilal (r.a) Şam önlerine gider, orada meçhul bir mezara gömülür. Onu oraya götürende yine onlardaki o imanın semeresi olan kahramanlıklarıydı. (ibnül-esir,üsdül ğabe 1/244)
Bir başka misal; bir muharebe gecesinde iki sahabi nöbet bekliyor.Gündüz akşama kadar kılıç sallamış bu insanlar, gecede sabaha kadar nöbet tutacak ve düşmanın muhtemel saldırısını orduya haber vereceklerdi. Biri diğerine, sen istirahat et de biraz ben bekleyeyim, sonra da seni kaldırırım der. İstirahata çekilen çekilir, diğeride namaza durur. Bir ara düşman vaziyeti anlar ve ayakta namaz kılmakta olan bu sahabiyi ok yağmuruna tutar. Vücudu kan revan içinde kalmıştır; ancak o, namazını bitirinceye kadar dayanır ve namazını bitirdikten sonradır ki, yanındakini kaldırır. Arkadaşı,onun durumunu görünce hayretten dona kalır ve ‘niçin birinci ok isabet ettiğinde haber vermedin? der. Cevar şöyledir: Namaz kılıyor ve kehf suresini okuyordum. Duyduğum o derin zevki bozmak, bulandırmak istemedim…(ebu davud,taharet,78,Yusuf kandehlevi, hayatüssahabe,1/481-482)
Allah Resulü nasıl yaşarsa sahabede aynen öyle yaşamaya çalışırdı. Zira sahabe, öbür tarafta o’nunla beraber olabilmenin burada onu adım, adım takip etmekten geçtiğinin şuurundaydılar. Ve tarihe kahraman Resulün kahraman sahabisi olarak geçtiler.
Evet, şuan kahraman Resule iman etmiş olarak bizler ne yapıyoruz? Ne yapmalıyız? Ve ne yapacağız. Kahraman Resulün kahraman ümmeti: Dinamik bir güç gibi ümmeti, ayakta tutan Hilafet, kaldırıldığı günden beri ümmetin durumu içler acısı hale gelmiştir.Ümmetin tekrar dirliğini ve birliğini yakalayıp yek vücut olmaması için bu günleri kirletilen ve geleceklerinede ipotek konulmaya çalışılmıştır. Her türlü siyasi plan ve projelerine rağmen ümmet Kahraman Resulünü hatırladı ve gereğinide yapıyor. Bizler bunu Filistin, Irak, Afganistan, Çeçenistan ve şuan Suriye, Mısır, Arakan, Orta Afrika vb.yerlerde gördük ve görüyoruz. Akla hayale gelmeyen sahabilerin dahi görmediği işkenceleri, ölümleri ve her türlü aşağılanmışlığa maruz kaldılar. Arakanda Budistlerin astığı çocuklar,Suriye’de gözleri yuvalarından fırlayan çocuklar, analar, babalar. Mısırda namaz üzerinde öldürülen Müslümanlar. Bu ümmet lügattan bir kelime düşürdüki o kelimenin adı korkudur. Evet ümmet korku duvarlarını yıktı ve kaybedecek bir şeyi kalmadı artık. Ama alacak çok şeyi var bu ümmetin çünkü: KAHRAMAN RESULÜ VE SAHABİSİNİ HATIRLADI BU ÜMMET.
Bekle Ey Amerika! Afganistan ve Pakistan’ı işgal edip orada işlediğin cürümler yetmezmiş gibi akabinde Irak’ı işgal edip Irak’ın altını üstüne getirdin bu ve buna benzer tüm alçaklığının hesabını soran kahraman ümmet uyanıyor.
Bekle Ey İngiltere! İslam beldelerine hain ajanlar atayıp ve bu kuklacılar vasıtasıyla sömürülmedik yer bırakmadınız.Her türlü kutsal değerlerimize saldırdınız. Nasıl ki atalarımız haçlıları tarihin karanlığına gömdülerse şuan sıra bizde, hazırol ey İngiltere! Senin ve Amerika’nın sonunu görüyor bu ümmet.
Ey Siyonist İsrail! Sana korku ve tehdit olarak Suriye’deki o kutlu kıyam yeter sen artık sonunun ne şekilde olacağını düşün.
Ey NATO ve BM’de Üye olanlar!
Kurtarıcı gibi görünüp İslam beldelerini kan gölüne çeviren sizler değilmisiniz? Ölenler Müslümanlar olunca kılınızı dahi kıpırdatmıyorsunuz. Lakin sizler şunu unttunuz. Müslüman zillet içerisinde yaşamaktansa izzetle ölmeyi tercih eden kişidir.
Evet , Suriye, Mısır, Tunus, Afganistan, Çeçenistan vb. ülkeler buna örnektir.
Ey Emperyalistler! Sizin yarınınızı biz düne bakarak görüyoruz. BİZ KAHRAMAN RESULÜN KAHRAMAN ÜMMETİYİZ. Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
(وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ)
(Zalimler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.) Şuara/227.
Cihan Kaydaş