Bismillahirrahmanirrahim Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a, salât ve selam kulların en yücesi Muhammed Mustafa’ya, O’nun tertemiz ailesine ve tüm ümmeti Müslümanların üzerine olsun. …Tevekkül… Allah’a teslim olmak, güvenmek, dayanmak, bağlanmak ve sığınmak anlamlarına gelmektedir. Tevekkül Her Müslüman’ın yaşamında büyük yer edinmesi gerekir. Hem özel hayatında hem de toplum hayatında. Aksi taktirde büyük bir boşluğa düşmüş olur Tevekkül Arapça bir kelime olup Türkçede de aynı şekilde geçmiştir. Sözlük anlamı; “Vekil kılma, havale etme” şeklindedir. Şer-i manası ise; “Allah’tan başkasından ummamak, sadece O’na yönelmek, sırf Ona sığınmak, yapılacak işlerde ancak O’nun yardım edebileceğini bilmek, başka yardımcı ve güç tanımamak, O’nun dilediği şeyin olacağını bilmek, Allah’a dayanmak ve güvenmektir. “Diğer bir ifadeyle kişinin herhangi bir işe azmetmesiyle (karar kılmasıyla) işe başlamadan önce Allah’a tevekkül etmesi yani O’na dayanıp O’nun yardımına güvenmesidir. Güven duygusu her insanın vazgeçilmez bir parçasıdır. İnsan her an güven içinde olmak ister, aksi taktirde bu güvenini yetirdi mi hayat’a küsmüş, ümitsiz perişan bir kimse olur. Peki bu güven ne derece ve nasıl olmalı, en önemlisi kime olmalı., Bugün ümmet ne yazıktır ki tevekkül yani Allah’a güvenmeyi çok yanlış anlamışlardır, bir çoğu ise hiç anlamamış. Kimisi tevekkül eder kimisi ise tevekkülü suiistimal eder. Şu şekilde olduğu gibi: 4 çeşit tevekkül etme türleri vardır. 1- Bazıları yaratılmışlara tevekkül edilmekte: Yani insanlara tevekkül “falan kimse hayatta olduğu sürece benim için endişe edilecek bir şey yok” der kendisi gibi fani olan insana güvenip dayanır. Ve onun doğru ve yanlışlarına göre gider. Ona göre giyinir ona göre davranır. 2- Malı’na tevekkül eder: “Benim bu malım, mülküm, param olduğu sürece bana bir şey olmaz, kimse bana bir şey yapamaz, ben her istediğimi alırım, her şeyi yaparım” sonuçta rızkım buradan geliyor namaz kılmasam, kapanmasam da olur. Nasıl olsa müdür izin vermiyor gibi bütün gücünü mülkünden alır ve güveni sahip olduğu maladır. Bu kimse de aldanmışlardandır. 3- Bazıları ise nefse tevekkül eder: “Benim canım sağ olduğu müddetçe, bu kuvvet sağlık ve güç bende olduğu sürece, sırtım yere gelmez” diye düşünen kimsenin tefek-kürüdür (düşüncesidir). Bu kimse de nefsinin istek ve arzularının peşinde esir olur ve doğru yoldan çıkar. 4- Allah’a tevekkül’dür: “Zengin veya fakir olmanın hiçbir önemi yoktur” der, “Çünkü Allah benimledir” der, “Nasıl dilerse beni o hale sokar, isterse aç bırakır, isterse nimetlendirir” der. İşte insanı kurtaran tevekkül budur Mü’mine yakışan tefekkür de budur işte… Tevekkül: üzerine tamamen düşenin veya bir miktar düşeninden vazgeçmek değildir. Aksine azim gösterip üzerine düşeni gerine getirmek ve daha sonra tevekkül etmektir. Tevekkül etmek ile tevekkül’ü suiistimal etme arasındaki farklılığı görmemiz lazım. Allaha tevekkül ediyor ama tedbirini almıyor. Mesela; benim arabama bir şey olmaz diyor, arabasını kilitlemiyor, sabah araba çalınıyor. Sahabenin biri gelmiş Peygamberimiz (sav) ‘e Resullah devemi bağlamayayım mı yoksa Allah’a mı tevekkül edeyim diyor. Efendimiz (sav) “Deveni bağla sonra tevekkül et” diyor. Soğuk havada ince giyinip çıkmış, hastalanmak gibi veya tohum ekmeden ürün elde etmek istemek gibi. İnsanın çalışmayı bırakıp, tembellik ederek, kendisinin yapması gereken işleri Allah’a havale etmesi, doğru bir tevekkül anlayışı değildir. Örneğin; bir öğrenci dersine çalışmadan “Ben Allah’ın yardımına güveniyorum, Allah bana yardım eder” diyerek sınava girmesi yanlış bir düşüncedir. Çalışmadan, hiçbir çaba göstermeden başarılı olmaya beklemek tembelliktir, miskinliktir.
Ayrıca...
Bu ramazan ayı hilafetsiz, buruk geçen son ramazan olsun
İslam, hayat dolu bir nizamdır. Onda durgunluk, diğer dinlerdeki gibi kapalılık söz konusu değildir. Hayatın …