Hilafetin kaldırılması şartını Mustafa Kemal’e kabul ettirenlerin İngilizler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Faruk Beşer, “Müslüman coğrafyalarda yaşanan kargaşa ve çatışmalar İslam Dünyası’nın bir başı olmamasından kaynaklanıyor” dedi.
Ramazan ayının son haftasındayız. Bir aylık oruç ibadetinin son günlerine yaklaşırken İslam Alemi’ni yaklaşan bayram coşkusu sardı. Fakat ümmet içinde yaşanan kaos ve fikri ayrılıklar yüzünden çıkan huzursuzluklar, mezhep savaşlarını ve iç çatışmaları da beraberinde getiriyor. Bununla birlikte mazlum coğrafyalarda öldürülen, işkence ve savaş şartları altında yaşamlarını sürdürmeye çalışan din kardeşlerimizin acısı da yüreklerimizi yaralıyor. Müslümanların ihtilafa düştüğü konuları ve içinde bulundukları durumu Prof. Dr. Faruk Beşer’le konuştuk.
Ramazan ayında sadece oruç ibadetini yerine getirmek yeterli mi?
Ülkemizde namaz kılanların sayısı yüzde 41 iken oruç tutanların sayısı yüzde 80’leri buluyor. Oysa namazın terkini küfür sayan, “namaz varsa iman vardır, namaz yoksa iman yoktur” diyen alimler var. Oruçla namaz kıyaslandığı zaman namaz oruçtan çok daha önemli bir ibadettir.
NE KADAR İMAN O KADAR AMEL
Bir ibadeti yerine getirirken farzın sorumluluğundan kurtulmak dışında başka bir amaç taşımak, o ibadetin maneviyatına nasıl bir zarar verir?
İnsanımız sadece Allah razısı için değil de sağlık, diyet gibi gerekçelerle de oruç tutuyor olabilir. Halbuki yapılan ibadette önemli olan Allah’ın rızasıdır. Bazen de oruç tutuyorlar fakat namaz kılmıyorlar. Veya en ufak bir zorlukta oruçlarını bozuyorlar. Bu durumların hepsi imanla alakalı. Ne kadar iman varsa o kadar amel vardır.
‘KURAN İSLAMI’ CAHİLCE BİR SÖZDÜR
Son dönemlerde sık sık dile getirilen ‘Kuran İslamı’ tabiri hakkında ne düşünüyorsunuz?
‘Kuran İslamı’ insana doğru gibi gelen cahilce bir sözdür. Sir Ahmed Han’a kadar Kuran İslamı diye bir isimlendirme Müslümanlar arasında bilinmiyordu. Ahmed Han bu terimi kullanınca İngilizler bu kişiye sir ünvanı verdi. Çünkü bu yeni düşüncenin Müslümanlar arasında bölünmeye neden olacağını sezmişlerdi.
‘KURAN İSLAMCILARI’ PEYGAMBERLİK HEVESİNDE
‘Kuran İslamı’ anlayışını savunanların amacı nedir?
‘Kuran İslamı’nı savunanlara soruyorum: Hadisleri ve sünnetleri reddeden bu anlayıştan önce Müslümanlar İslam üzere değil miydi? Kuran bizim kendi kendimize anlayacağımız bir kitap olsaydı Allah bize peygamber göndermezdi. ‘Kuran İslamı’ sünnete karşı olmaktan kaynaklıdır. Sünneti aradan çıkarmak isteyenler peygamberin görevini yapma iddiasında olanlardır. İslam’ın merkezinde elbette Kuran vardır ama onu canlı hale getiren sünnettir.
Bu anlayışı savunanlar sünnet ve hadisleri hangi gerekçeyi göstererek reddediyorlar?
‘Kuran İslamı’ diyerek saçmalayanlar, Hz. Ömer’in “Bize Kuran yeter” sözünden yola çıkıyorlar. Hadislerin bir takım kanallarla bize ulaşmasından ötürü sahih olmadıklarını söylüyorlar. Oysa Hz. Ömer’in sözü de aynı dönemden ve aynı yollardan günümüze ulaşmıştır. Ona inanıyorsun da sünneti neden reddediyorsun? Bu tamamen saçmalıktan ibarettir.
AYRILIKÇI FİKİRLERİ İNGİLTERE DESTEKLEDİ
Sizce İslam coğrafyasında yaşanan mezhep çatışmalarının, tekfircilik ve diğer sorunların altında yatan neden nedir?
İslam Dünyası bir fetret dönemi yaşadı. Daha sonra da yeniden uyanma dönemine girdi. Müslümanlar farklı kaynaklara ulaştılar ve farklı fikirlere sahip oldular. Fakat bu fikir ayrılığını başta İngilizler olmak üzere bazı güçler tahrik edip fikri ayrılıklara sahip olanları destekleyeme başladılar. Mesela IŞİD’i destekleyen İngilizler bir taşla birkaç kuşu birden vuruyorlar. Müslümanları kötü göstererek batıya ‘tedbirinizi alın’ mesajı veriyorlar.
HİLAFETİ KALDIRTAN İNGİLİZLERDİR
Hilafetin kaldırılmasıyla birlikte ümmet içinde sorunlar daha da arttı diyebilir miyiz? Yani hilafetin varlığı sorunları çözmeye yeterli olabilir miydi?
Türkiye Cumhuriyeti kurulurken hilafetin kaldırılması şartını Mustafa Kemal’e kabul ettirenler İngilizlerdir. Şimdi hilafetin tekrar gelmesinden korkanlar da yine İngilizler. Eğer bir hilafet kurulacaksa bunu kendileri gerçekleştirip halifeyi kukla olarak kullanmak isteyeceklerdir.
İngiltere kendi topraklarında İslam’ın yükselişinden mi korkuyor?
İngiltere’de İslami bir uyanış var. Gençler İslam’a yöneliyor ve çoğu dinimizin birçok gerçeğini bilmiyor. İngilizler de bu durumu kullanıyor. İslam’a yeni girmiş bu gençlerin ceplerine para koyuyor, ve dolaylı yollardan çeşitli kanallarla onları IŞİD’e yolluyor. Böylece İngiltere, içindeki radikal kabul ettiği genç Müslümanları temizliyor, Ortadoğu’da hem vurup hem de vurulmalarını sağlıyor. Aynı zamanda da dünyada İslamafobiyi körüklemiş oluyor.
MÜSLÜMANLAR BİRBİRLERİNİ HEDEF ALIYOR
Peygamber Efendimiz döneminde, günümüzde şahit olduğumuz ve din adına gerçekleştirildiği iddia edilen şiddete bakış açısı nasıldı?
Sahabenin içinde de şiddetle hareket etmek isteyen heyecanlı kişiler vardı. Fakat peygamberimiz savaşa ve kavgaya müsaade etmiyor, Kuranla cihad edilmesi gerektiğini söylüyor ve ona göre hareket ediyordu. Cihadı ancak Müslümanların devlet başkanı ya da müminlerin halifesi ilan edebilir. Türkiye de cemaat ve tarikatlardan oluşan yaklaşık yüze yakın grup var. Bunların her biri kendisine göre cihad etse bir diğer grubu hedef olarak gösterecektir. Müslümanlar kafirlerden önce birbirlerini hedef gösteriyorlar maalesef.
Ümmet içinde yaşanan kargaşa ve karmaşanın sebebini hangi ana soruna bağlayabiliriz?
İslam Dünyası’nın bir başı olmamasından ötürü bu karışıklıklar yaşanıyor. Dünyada İslam’ın izzetini korumaya çalışan bir İslam devleti olmuş olsa bunlar yaşanmayacak. Türkiye’de mazlumlardan yana bir takım sesler çıkıyor ama onu da boğmaya çalışıyorlar. İslam Dünyası’ndaki diğer ülkelerin kralları, yöneticileri de kendilerini kurtarma sevdasında. İslam adına hareket ettiğini söyleyen İran ise Şia dışında bir din kabul etmiyor. Sünnileri, Yahudi ve Hristiyanlarla aynı kategoride değerlendiriyor. İran, tarihinde hep Müslümanlarla savaşmıştır ama hiçbir zaman kafirlerle cihad etmemiştir.
ÖZLEM DOĞAN