Bu günlerde yaşanan acı olaylarda insanların ölmesi büyük bir keder oluşturmaktadır. Bizler, İslam yolunda yeni hayaller kurmak için düşüncelere dalarken, sistem yine yaptı yapacağını, şeytanla birlikte çalışan bu sistem yine boş durmadı ve ortalık kan gölüne döndü. Bu tür olayların bize karamsarlık değil de, ne kadar Allah’ın ipine sarılmaya muhtaç olduğumuzun idrakine vardırıyor.
Yıllar önce Müslümanların birliği ve bütünlüğünü koruyan Hilafet yıkıldıktan sonra, bizler bir türlü o günleri yakalayamadık ve hep acı ve hüsran içindeyiz. Bir yanda sahile vuran çocuk cesedi öbür yanda vücutları parçalanmış çocuk cesetleri, etleri doğranılan insanlar ve zehirli bombalarla zehirlenmiş çocuklar ve aileler. Bizler biliyoruz ki Allah(cc) nurunu tamamlayacak ve eski günler geri gelecektir. Allah’ım erken gelsin. Allahumme âmin.
Bu günlerde Türkiye’de yapılan savaşın biz Müslümanlara faydadan çok zararları dokunmaktadır, çünkü bu savaş bir takım değerlere mal edilmektedir. Bir takımı şöyle demektedir: özgürlük ve diğer taraf ise ülkenin birliği ve beraberliğini korumaktan bahsetmekte. Amenna ama nasıl korunacak? Bir yandan Müslümanlarla savaşan ülkelerin yanında olan, onlara üslerini açan, diğer yanda Allah ve Peygamberin haram dediğine helal diyen bir devlet!
Bir devletin birliğine destek vermek nasıl olmalıdır? Onun çizdiği sınır ve yasalarını korumakla mı? Devlete sahip çıkmakla; sisteme sahip çıkmış olduğumuzun bilincinde miyiz? Kısaca sahih bir değiştirme metoduna sahip değiliz. Bir devletin temelinde laiklik varsa, sorunları çözümü de kendi çıkarlarını korumak için olacaktır. Tam olarak şunu diyebiliriz bütün işler laiklik bakış açısına göre yapılır. Yani din bir kenara atılır devlet Anayasası’na göre yapılır ve verdiği meyvelerde doğal olarak onun çözüm sınırları içerisinde kalıp başka bir şey olamamaktır.
Demokrat ve laik devletler sistemleri gereği yaşamları ve ömürlerinin devamı için kendilerine işini görmek için, bir uydu devlet seçerler buda uydu olan hiç şüphesiz Türkiye’dir. Sömüren ve siyasetine yön veren Amerika olduğuna göre, Türkiye uydu bir devlettir. Gelecek çözümde Amerika çıkarlarına olacaktır. Müslümanlar adına bir çözüm olmayacaktır.
Burada bir sorun var! Bir bakış açısı sorunu ; Tevhidi bir açı ile bakılmadığı için. Şimdiye kadar istenilen ama bir türlü çözülmeyen sorunların nedeni İslam ana merkezli Bakılmadığı içindir. Bunların fikirleri yanlış temel üzerine inşa edilmektedir, yani İslâm’ın kaidelerine uymamaktadırlar.
AKP’nin başlattığı çözüm süreci ne oldu da birden son buldu? Yoksa burda HDP’nin oylarının etkisimi oldu? Savaş yeniden mi başlatıldı? Bu savaşa laik bakış açılı bir çözüm, AKP bunu direk başlatmadı, bir savaşın yeniden başlamasıyla olmadı, hatta baştanberi hiç bir çözüm olmamıştı. Sadece bazı çıkarlar için AKP sadece düğmeye erken basmıştır. AKP şunu düşünmüştür; çözüm sürecinin en çok bana faydası olur ve terör biter devlet kalkınır ama hesap etmediği bir şey vardı: CHP ve MHP’de AKP’yi yıkmak için, HDP ile birlikte hareket etti. AKP şunu düşündü HDP’nin arkasında saklanan gerçek yüzü ortaya çıkarırım benle birlikte sizde gidersiniz. Burda PKK’yı anlatırsak olayları daha iyi anlarız. PKK sadece silahları kılıfına koydu ve hiç bir zamanda bırakmaz. PKK özgürlükler için savaşmıyor, bunu kulağa hoş gelen bir slogan olarak kullanıyor. PKK istediği gibi her şeye yön verip ve her şeyi kendisinin doğrultusunda istemesidir. Bunun uğrunda ne olursa olsun, isterse Kürt kanı aksın, fark etmez. PKK’nın meselesi Kürtleri özgürleştirme değil, İslama karşı bir bakış açısı vermek istemesidir. Kısacası İslama karşı bir duvar örmek ve diğer tüm ideolojilere göre yön vermek. PKK biliyor ki kendilerine son verecek bir ideoloji varsa oda İslam’dır. Böyle bir örgütün kendi çıkarları oldu mu, masum insanları çekinmeden öldürüyorsa, silah bırakması imkansızdır. PKK’yı sadece dağ kadrosunda görmemek gerekir; bunların para basan üst kadroları vardır, samimi Kürtler bununun dışındadır. Selahaddin Demirtaş’ın sözleri bunlara karşı para etmemektedir. Şimdi değil de ileride Selahaddin ile karşı karşıya gelecektir ama ileri ki yazılarımızda yazarız, şimdi konumuzla alakalı değildir.
Baştan belirlediğimiz gibi çözümün olmayacağını. Çözüm: bizim inandığımız akideye göre olması kaçınılmazdır. Çözüm, insanlarda bulunan fikir ve duyguların değişmesiyle olur. Bugün sorun sadece özgürlükler değildir. Günümüzde özgürlükler kavramı kendi başına bir sorun olmuş, demokrat olan ülkeler bunun önüne geçmek için ciddi şekilde bütçe ayırmıştır. İnsanlarda bulunan bu duyguları İslâm’ın dizginlediği görmekteyiz. Bu duygular o kadar aşırı olur ki, en önemli derğerler ile savaşırsanız ve bunu kimliğiniz için yaptığınızı sanırsınız. Oysa hayatta olma sebebinle ve amacınla savaşırsın ve değerler yerini çoktan değiştirmiş olur, bununla yaşamını sürdürmüş olursun.
Yanlış fikirlerin getirdiği ve ondan neşet eden duygulardır. bir yanda Müslümanlara savaş açıp, Suriye’de İşid bahanesiyle mazlum insanları öldüren ve öbür yandan Amarika ile dostluk içinde olan, Çeçen Müslümanları Ruslara teslim edip, Çin gibi masum insanları öldürüp, ibadetlerini dahi yapmalarına engel olanları ziyaret eden bir ülkenin Cumhurbaşkanı.
Kendine göre bir nizam koyan işine geleni öldüren, Müslümanlara savaş açan, İsrail yardakçısı, Amerika kuklası, Esat ve İran yardımcıları olan PKK ise buna özgürlük savaşı diye ad koymaktadır.
Toplumlar kendi akidelerine göre bir siyaset seçmediklerinde, bir rüzgar gelir ve ona göre yaşayıp siyaset yaparlar. Maalesef kendi siyasetimizi üretemediğimiz için her zaman dış mihrapların yönlendirmelerine maruz kalmaktayız. Şayet siyasetin Temel taşlarında menfaat oldumu, duruma göre şekil almaktadır. Müslümanlar kendi siyasetlerini uygulamadığından, bir avuç PKK gelip bizim siyasetimize yön veriyor. Bir kaç yıl ömrü olan bir parti gelip bizi siyaset ediyor ve kendi menfaattarı için, insanları birbirine kırdırıp tüm hayat boyu bizim bakış açımıza yön veriyor.
Hiç düşündük mü Türkiye PKK’ya savaş açıyor da, neden PKK’nın öbür kolu olan YPG’ye sesini çıkartmıyor? Burdan belli Müslümanlar için hiç bir siyaset yapılmıyor. Bu Tamamen sömürgeci Amerika’nın bakış açısıdır.
Bizler hiç sorgulamadığımız için, esen rüzgârı bekleyip atacağı köşede duruyor ve orda siyaset yapıp, canlarımızı hiç düşünmeden veriyoruz.
Bir takım güzel sloganlarla silah bırak diyerek silah bırakılmaz. T.C. devleti ise: Kürt, Türk kardeşliğini ve birliğini koruyacak bir devlet değildir. Arabı, Kürdü, Türkü, Çeçeni, Rusu, Amerikalı, İngilizi, Müslümanları bir arada tutan İslam akidesidir. Ne zaman sorunu İslam akidesi ile çözersek, o zaman kardeşlik mefhumları ortaya çıkar. Böyle olmazsa daha çok gözyaşı ve kan dökülecektir.
إِن يَنصُرْكُمُ اللّهُ فَلاَ غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكِّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etsinler. Al-i İmran [ 160 ]
Kardeşiniz : Deniz Özdemir