Şeyh Takiyyüddin en Nebhani, mütevazı bir hayatın ardından birbirinden kıymetli onlarca kitap ve Hizb-ut Tahrir’i bırakarak 11 Aralık 1977 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Âlimlere değer vermek İslami ümmetin kültüründen bir parçadır. Zira onların her biri kandil gibidir. Yolunu kaybetmişlere ve yol arayanlara yol gösterir. Nitekim Allah’ın Rasulu ve O’nun güzide sahabeleri bu değere parmak basmış ve âlimler kıymetini hatırlatan birçok nasihatlerde bulunmuşlardır.
Kuşkusuz ilim öğrenmek meşakkatli bir iştir ve bir çoklarımızın habersiz olduğu büyük fedakârlıklara göğüs germeyi gerektirir. İlim öğrendikten sonra ilmi icra etmek ise çok daha meşakkatlidir. İşte gerçek âlimler ile bilgi yüklü merkeplerin arasındaki fark da burada, ilmin icrasında yatmaktadır.
Âlimler de kuşkusuz sınıf sınıftır. Kimileri vardır ki onların vazifesi otoritenin uygulamalarına meşruiyet kazandırmaktır. Bu hizmetlerine karşılık lüks bir hayat onları bekler. İsmi parlatıldıkça parlatılır, gerçekte hak etmediği mertebeler kendisinin ayakları altına serilir. Herkesin saygı ve sevgi beslemesi gereken bir zat gibi kamuoyuna sunulur. Böylesine şatafatlı hayata adım atan, onun cazibesine kapılanlar elindeki dünya nimetlerini kaybetmemek için otorite ile iyi geçinmesi gerektiğini bilir ve öyle de yapar.
Bu tip âlimleri esasında hepimiz biliriz. Onların verdiği fetvaların ve serdettiği görüşlerin hakikatten uzak olduğunu da biliriz. Ama sanki ahirette delil olacakmışçasına nefsimiz ona tabi olmamızı arzular. Bize sunulan cennete biletler ücretsizdir. Bir yandan cennet ucuz değil derken diğer yandan ücretsiz bilet dağıtmanın mantığını araştırmayız. Aklımızın ve kalbimizin “yalan” çığlıklarını “koskoca âlim” diyerek bastırmaya çalışırız ve nihayetinde “vebali boynuna” diyerek kendimizi işin içinden sıyırıp bu saray âlimlerine tabi oluruz.
Kimi âlimlerde vardır ki, onlar otorite sahiplerine yaranmak için konuşmazlar, aksine onların sözleri otorite sahiplerini rahatsız eder. Öfkelerini bu güzide âlimleri hapse atmakla, onlara işkence etmekle bastırmaya çalışırlar. Halk ile âlim arasına duvar örmek için türlü türlü yalanlar uydururlar. Ücretli âlimler eliyle onları ve fikirlerini kötüleme, karalama, gölgede bırakma yolunu seçerler.
Esasında bu tip âlimleri de herkes bilir. Onların zor bir yola davet ettiğini görür. Yolun zorluğu karşısında bu âlimlere olan ilgi azalır. Otoritenin baskısına ve zulmüne maruz kalmak istemeyenler onu yalnız bırakır. Bu âlimlerimizin ismi çok dile alınmaz, alınsa da hemen geçiştirilir. Karartmanın boyutu öylesine geniş ve şiddetlidir ki, bir çoklarımız onların isimlerini dahi bilmez. Ama bu ilgisizlik ve yalnız bırakılma âlimlere tesir etmez. Onlar bildikleri hak yolda yürümeye ve hakka davet etmeye devam ederler. Onların tek arzusu otorite sahiplerini gadablandırma pahasına da olsa Allah’ın rızasını kazanmaktır.
İşte bugün Allah’ın rızası karşısında kişilerin öfkelerine göğüs germiş bir âlimi 37. ölüm yıldönümü münasebetiyle hatırlatmak istiyoruz: Şeyh Takiyyüddin en Nebhani rahmetullahi aleyh.
Şeyh Takiyyüddin en Nebhani, mütevazı bir hayatın ardından birbirinden kıymetli onlarca kitap ve Hizb-ut Tahrir’i bırakarak 11 Aralık 1977 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Son yüzyılda İslami Harekete büyük bir etkisi olan bu muhterem zat hakkında çok şeyler yazıldı çizildi. Bunların birçoğu Nebhani’nin öncülüğünü yaptığı fikirlerin tahtlarını sarsmasından endişe duyan otorite sahipleri ve onların yardakçıları tarafından uydurulmuş kıymetsiz ve ahlak yoksunu iddialardır.
O’nun esasi fikirlerine yönelik elle tutulur herhangi bir eleştiri getiremeyenler onun çizdiği istikameti gizlemek için mesnetsiz iddialarını sürdürdüler. Nihayetinde otorite ile mücadeleyi göze alan her âlim için uydurulan düzmece senaryolar onun içinde uyduruldu.
Ancak tüm bu karalama kampanyaları onun fikirlerinin gücü karşısında aciz kaldı. O’nun hedef olarak gösterdiği “İslami hayatı yeniden başlatmak” uğrunda on binlerce Müslüman tüm zorlukları göze aldı. Tağutların zindanlarında bu hedef yankılandı. Davasını dava edinen Müslüman gençler tutuklandı, işkence altında şehit edildi. Yolun doğruluğuna olan inançları bu eziyetlere seve seve göğüs germelerine vesile oldu. Bugün dünyanın çeşitli coğrafyalarında, renkleri ve dilleri farklı yüzbinlerce Müslüman “Hilafet” diye haykırıyor ise tek bir hedef uğrunda bir araya geliyor ise kuşkusuz bu Şeyh Takiyyüddin en Nebhani’nin eseridir.
Şeyh Takiyyüddin en Nebhani, seni rahmetle anıyoruz.
Şeyh Takiyyuddin Nebhanî Rahmetullahi Aleyhin Hayatı
kokludegisim.net