Başbakan Davutoğlu, Rusya’nın Suriye’de rejime, PYD’ye ve IŞİD’e alan açmak için etnik temizlik yaptığını söyledi, “Halep’in direnişi Kahramanmaraş’ın direnişi gibidir, Stalingrad direnişi gibidir” dedi.
Kazakistan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rusya’nın havadan, Hizbullah’ın karadan destek verdiği Suriye ordusunun Halep’teki ilerleyişine ilişkin özellikle Rusya’yı suçladı, Moskova yönetimini “etnik temizlik” yapmakla suçladı:
“Rusya, rejime yardımın ötesinde kendi iç problemlerini unutturmak, içeride enflasyonun, devalüasyonun, ekonomik durumun kötülüğünü unutturmak için, milliyetçi kof bir söylemi ispat etmek için ve dikkatleri Ukrayna’dan Suriye’ye çekmek için hareket ediyor. Rusya’nın emeline fırsat vermemek için elimizden geleni yapıyoruz. Nedir Rusya’nın emeli? Etnik temizlik yapıyor. Bu çok açık. Türkmenler, Araplar, Kürtler, Sünniler sürülüyor. PYD’ye ve rejime alan açmak için. Dünya sessiz.”
“Bizim desteklediğimiz muhalifler Mare-Cerablus hattında 8-10 köyü aldı, DEAŞ’ı süpürmeye başladı. Muhaliflerin bir kısım gücü oraya kayınca bunlar da Halep’in kuzeyine yüklendi, DEAŞ’ı kurtarmak için. Rusya DEAŞ’a alan açmak istiyor. Çünkü ortada sadece DEAŞ kalırsa, Cenevre’de masaya oturacak ılımlı muhalefet kalmayacak. Muhalifler düzenli ordusu, uçağı, kimyasal silahı, varil bombaları olan rejime direndi. O rejim yetmedi. İran, Devrim Muhafızları ile geldi. 24 İranlı general öldü Suriye’de. Bunu İranlılar söylüyor.”
‘Kahramanmaraş gibi, Stalingrad gibi’
“Rusya geldi, o da yetmedi. Hepsi birden geliyorlar; buna rağmen Halep direniyor. Halep’in bu direnişi Kahramanmaraş’ın direnişi gibidir bizim için. Stalingrad direnişi gibidir. Halep direniyor. Ve bütün dünyanın gözü önünde kahramanlık destanı yazıyor.”
‘Terörle Mücadele Eylem Planı’na ilk tepkiler olumlu’
Davutoğlu, Mardin’de 10 madde halinde açıkladığı Terörle Mücadele Eylem Planı’na gelen ilk tepkilerin olumlu olduğunu söyledi:
“Esas itibariyle bu 10 madde, 303 maddelik bir eylem planının süzülerek gelmiş halidir. Önce 61 maddeye indirdik, oradan da bu noktaya getirdim. Bunların hepsi son MGK toplantısında da tartışılmış unsurlar. Bu plan uzun sürede pişti yani. Zihnimizde pişti… Planın önemli bir kısmı da STK’larla yaptığım görüşmelerde gelen taleplere dayalı unsurlar. Yani Londra’dan Mardin’e dönüp, bir gecede ilham gelip yazılmış değil. Bir sürecin sonucu bu. Çay demlenmesi gibi, bir yemeğin pişmesi gibi… Gelen ilk tepkilere baktığımda, olumlu olduğunu görüyorum.”
‘Yeni reform paketleri açıklayacağız’
“Bizim iktidarımızda demokratikleşme paketleri, demokratikleşme süreci hiç bitmedi. AK Parti iktidarlarının hiç demokratikleşme adımı atılmayan herhangi bir dönemi yok. En fazla tenkit edilen Gezi olaylarından sonraki dönemde bile devrim mahiyetinde adımları Cumhurbaşkanımız, o sene 30 Eylül’de açıkladı. Sonra, iki seçim arası gibi kritik bir dönemde bile biz birçok yeni adım attık. Şimdi de atıyoruz. Aslında sürekli bir devinim içindeyiz demokratikleşme konusunda. Şu anda Aleviler ile ilgili çalışmalar yürüyor. Bu, her şeyden önce bir süreç meselesi. Başlayıp biten bir şey değil. Devam eden bir mantık ile yürürse anlamı var. Demokrasinin derinleşmesi için önümüzdeki aylarda reform paketleri açıklayacağız.”
Davutoğlu, “Eylem planının bir başlığı da ‘illerde İstişare Meclisleri kurulması’. Bu, örgüte silah bıraktırır mı sizce?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Bu İstişare Meclislerinden kastettiğimiz salt biraraya gelip toplantı yapılması değil. Valilere de söyledim. Her biriniz, her hafta düzenli olarak STK’larla toplanacaksınız. Farklı siyasi grupları temsil eden yapılar var. Oranın ticaret odaları var. Meleler gibi yerli kanaat önderleri var. Bazı büyük ailelerin temsilcileri var. ‘Öyle bir tablo göreceğim ki’, dedim valilere, ‘ben bunlarla buluşmak istediğimde o şehrin bütün kompozisyonunu göreceğim. Bir saat oturacağım ama bütün şehri algılayacağım.’ 22 ilin valisini çağırmıştım. Bunu, bütün bölgede yaptığımızı düşünün…”
‘PKK’ya tam saha pres’
“İki hafta sonra Van’dayım. Van Valisi’nin performansını topladığı Meclis’te ben göreceğim. Her hafta bir ile gideceğim. Tabiri caizse tam saha pres uygulayacağım. Valilere dönük demiyorum… PKK’ya dönük de tam saha pres, kamu yönetiminde de tam saha pres…”
Büyükşehir yasası
“Büyükşehir uygulamalarının istismarı ile ilgili şikâyetler oldu. Büyükşehir belediye başkanı bir partiden özellikle muhalefetten ise oradaki ilçe belediyelerini neredeyse yok sayıyor. Mesela Mardin’de. Yeşilli ilçesi merkeze 8 km. Yeşilli’nin suyunu Mardin Büyükşehir Belediyesi vermek zorunda. Mardin Belediyesi’nin kaynağının yüzde 96.7’si merkezden gidiyor. Yani kendi kaynak üretip kullanmıyor. Bunun sadece yüzde 7’sini yatırıma ayırıyor. Gidiyorum Yeşilli’ye. Belediye Başkanı AK Parti’den diye su yok. Midyat’a gittik, yollar perişan. Soruyorum belediye başkanına. “Efendim büyükşehrin yapması gerekiyor, yapmıyor.” Bir ilçe belediyesi “Büyükşehir belediyesi şu şu görevlerini yapmıyor” diye bildirdiğinde… Bu memleketin evladı değil mi? Suçları, HDP dışında bir partiye oy vermiş olmak mı? O zaman biz ne yapıyoruz? Merkezden büyükşehir belediyesine ayrılan kaynaktan alıp yatırımı biz yapıyoruz.”
“Mardin’de belediye kaynaklarının yüzde 65’i personele gidiyor. O zaman sormaz mıyız biz? Bir belediyenin ne kadar personel ihtiyacı olur ki kaynaklarının yüzde 65’i personele gider? Niye personel? Örgütün elemanları. Yoksa personel o kadar ihtiyaç değil. Önce bunlara bakacağız. Büyükşehir Belediyesi Yasası’nın uygulaması dâhil. Partide Mehmet Özhaseki koordinasyonunda bir heyet çalışıyor. Soyut şekilde AB Yerel Yönetimler Şartı’nı getirmek değil konu. Bunun nasıl uygulanacağına bakmak… Bütün bunları ilçelere kadar gidecek bir paylaşımı da düşünerek yapmanın icap ettiğini düşünüyoruz.”
Yeni Şafak, Sabah