Home / News / HABER / YORUM-İKTİBAS / TÜRKİYE’NİN RUSYA U DÖNÜŞÜ

TÜRKİYE’NİN RUSYA U DÖNÜŞÜ

Haber:

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TRT Haber canlı yayınında “Sayın Cumhurbaşkanı’mızla Putin, belki G-20’den önce de yani eylül başından önce de görüşebiliriz, demişlerdi. Esasen bu kararlılığı da görüyoruz. Büyük olasılıkla temmuz sonuna doğru ya da ağustos başında Sayın Cumhurbaşkanı’mızla Putin arasında bir görüşme olacak” dedi. [03.07.2016 DHA]

Yorum:

Türkiye, ideolojik bir devlet değildir. Dış politikasını ideolojiye göre değil, efendisi Amerika’nın direktif ve talimatları doğrultusunda belirler. Buna göre dünün düşmanları bugünün dostları, yarının dostları da bugünün düşmanları olabilir. İdeolojinin belirlediği düşman kavramına göre hareket edilmediği için bugün İslam ülkelerinin dostları ve düşmanları stabil değil, efendilerinin komutları ve hizmet edilen büyük güçlerin çıkarlarına göre değişkendir.

Sözgelimi İngiliz yanlısı laik iktidarların Türkiye’de egemen olduğu dönemlerde, farklı yurtiçi ve yurt dışı düşmanları vardı. Yurtiçinde Müslümanlar, yurtdışında da Amerikan yanlısı ülkeler İngiliz yanlısı iktidarların bir numaralı düşmanlarıydı. Amerikan yanlısı AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte izlenen sıfır sorun politikasıyla Türkiye’nin düşman algısı tamamen değişti. Dün düşman olan Suriye, Yunanistan ve benzeri nice ülkeler bir anda dost oluverdi. Ülke içinde de bazıları hariç Müslümanların geneli rejimin dostu olurken, laikler, Atatürkçüler, ulusalcılar da düşman oluverdiler.

Bir de aynı efendinin kölesi iken kamuoyunu aldatmak amacıyla oynanan kölelik oyunları var. Örneğin Mısır, Türkiye ve Suriye, Amerikan yanlısı ülkelerdir, ama Müslümanları kandırmak ve aldatmak için rolleri gereği düşman veya hasmane ülkeler oyununu oynuyorlar. İran ve Suudi Arabistan’ın durumu da aynıdır.

İslam’a göre ise düşman kavramı, çıkarlara endeksli göreceli bir kavram değil, stabildir. Durum ve konjonktüre göre asla değişmez. Dün, düşman kim ise bugün de odur, yarın da o olacaktır. İslam’a göre düşman, kâfirlerdir. Ne olursa olsun bu değişmez. Ancak ilişkiler ve saldırı önceliği açısından harbi kâfir ile diğer kâfirler arasında bir ayrım yapılır. Ama düşmanlık niteliği değişmez. Zira İslam’da düşmanlığın sebebi küfürdür. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّ الْكَافِرِينَ كَانُواْ لَكُمْ عَدُوًّا مُّبِينًا  “Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.” [Nisa 101]

Konumuza dönersek, 24 Kasım 2015’de Türk savaş jetlerinin Rus savaş uçağını düşürmesinin ardından Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ve diplomatik ilişkiler tamamen olmasa da kısmen dondurulmuştu. Türkiye’nin birkaç girişimine rağmen Rus tarafından olumlu yanıt gelmeyince de ilişkiler askıda bir halde ağır aksak ilerliyordu, ta ki bir iki gün öncesine kadar.

Peki değişen ne oldu da 24 Kasım’dan beri hasmane ilişkilere sahip Türkiye ile Rusya yeniden normalleşme sürecine girdiler?

Birincisi: Türkiye’de başbakan değişikliği oldu. Bu değişiklik ile birlikte “dostlarını olabildiğince çoğalt, düşmanlarını olabildiğince azalt” ilkesi benimsendi. Bu ilke ışığında hem cumhurbaşkanı hem de başbakan Rusya’ya birer mektup gönderdiler ve mektup olumlu yanıt da gördü.

İkincisi: Kırım ve Ukrayna sorunlarından ötürü AB, Rusya’ya kısmi ekonomik yaptırım uygulamaktadır ve Rusya uluslararası düzenden soyutlanmış durumda, yalnızlıkları oynuyor. Rusya ile AB özellikle İngiltere ve Almanya arasındaki ilişkiler bozuk. Türkiye’nin de keza en son Erdoğan’ın “saray devrimi” ve yaptığı sert açıklamalar yüzünden AB ile ilişkileri gergin. Bu nedenle “düşmanımın düşmanı dostumdur” ilkesinden hareketle düşmanları aynı olduğu için düşmanlar dost oldular.

Üçüncüsü: Her iki ülke de ya ekonomik yaptırımlar ya da seyahat uyarısı nedeniyle ekonomik olarak zor durumdalar. Bu zorluğu aşmak için karşılıklı yakınlaşmaktalar. Rusya Türkiye üzerinden ambargoyu delmek ve izolasyondan kurtulmak, Türkiye’de AB’nin yaptığı seyahat uyarısı nedeniyle azalan turist sayısını Rusya ile dengelemek ve böylece ekonomik zararı kapatmak istiyor.

Kısaca her iki ülkenin çıkarları ve koşulları şu an dost olmayı gerektiriyor, ama ileri de ne belli olmaz.

Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Ercan Tekinbaş

Kaynak: www.hizb-ut-tahrir.info/tr/

Ayrıca...

Kar: Ruhani değil siyasi halifelik

Yıllardır halifeliği savunan Hizbu’t Tahrir’in Türkiye Medya Sorumlusu Mahmut Kar, Hilafetin ruhani değil siyasi olarak …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir