Home / News / YAZARLAR / Saliha Aydın / MÜZMİNLEŞEN İHANET; İRAN
islam devleti default

MÜZMİNLEŞEN İHANET; İRAN

MÜZMİNLEŞEN İHANET; İRAN   İran; kimileri için İslam’ı tatbik eden bir İslam devleti, kimileri için Amerika’ya, İsrail’e kafa tutan, her türlü tehditlere, yaptırımlara, ambargolara rağmenizlediği siyasetten ödün vermeyen yürekli bir devlet. Kimilerine göre İran, güzel bir portre çizse de bize göre yaptığı ihanetleri (maalesef şuan dünyada ki tüm İslam beldelerinde olduğu gibi)  çizmeyi çoktan aşmış ve asmaya devam etmektedir.

En son Suriye ayaklanmasında sadık ayaklanmacıların, mücahidlerinİslami devrim hilafet istiyoruz sloganlarıyla hayırlıbir dava uğrunagiriştikleri mücadelelerine rağmenBeşşar Esad’a verdiği  tavizsiz destekle bu düşüncemizindoğruluğunu fazlasıyla kanıtlamaktadır.  İran kendini Amerika’nın her türlü yaptırımlarına tehditlerine rağmen ona kafa tutan, yine  İsrail’in tehditlerine karşı ona gerekirse kendi füzelerimizle saldırırız diyerek azılıİsrail  düşmanıymış gibi kendini gösterirken, zannedilenin aksine durumun hiçte öyle olmadığını madalyonun arka yüzünü çevirdiğimizdegöreceğiz. İran ve  Amerika’nın sadık dostluğunun ve müttefikliğininperçinlenmişolduğunun delilleri o kadar çoktur ki, yakın tarih ve günümüzün statükosu canlı tablo gibi önümüzde durmaktadır.

Suriye’de kafirNusayriBaas rejiminin Müslüman halka ve sadık ayaklanmacılara yaptığıiğrençişkenceler, tecavüzler ve katliamlar karsısında güya İslam’ı temsil eden hain İran yönetimi kararlı ve azimkar bir surette her türlü maddi ve manevi desteğini sürdürmektedir. İran bu yaptıklarını Allah’ın hangi sözüne dayandırıyor! Yoksa onun inandığı Kur’an Allah’ın; “Mümin’ler ancak kardestir.” (Hucurat 49) ayetini kapsamıyor mu? Veyahut onun inandığı Peygamber; “Mümin mümin’inkardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez, onu yardımsız bırakmaz.” sözünü söylemiyor mu? Bu nasıl bir İslamanlayışı ki kafirNusayriMüslümanları katlederken alnı secdeye değen İran yöneticileri onların bu katliamlarına destek oluyor.

İran bunu neden yapmaktadır? Kendisi gibi Şii (ki aslında Şii akidesine göre de Nusayrilik  İslam akidesine aykırıdır)bir devlet olduğu için mi? Ya da sadık dostu Amerika bunu ona emrettiği için mi? Bu konuda tarihçi yazar Kadir Mısıroğlu söyle diyor:“İran’ın gerçek hüviyetini anlamayan bugüne kadar varsa şimdi gözünü açsın. İran diyor ki dünyaya karşı benim gavurum Ehli Sünnet Müslümanından daha iyidir. Çünkü Caferi mezhebine göre de (İran’ın resmi mezhebi) Nusayrilerkafirdir. Gulat-ı Şia’dır. Hasmı Ehli Sünnet Müslümanıdır diye orada ki bu gavur iradeyi desteklemesi İran için kendi içinden çıkan gavurun Ehli Sünnet Müslümanından daha makbul olduğunaispattanbaşka bir şeydeğil.”

Müslümanların bölünmesine, birliğinin bozulmasına engel olacak her şey haramdır. Milliyetçilik nasıl İslam ümmetinin birliğinin bozulmasına yol açmış haram bir dava ise mezhepçilik davası gütmek ve bu uğurdaİslamkardeşliğinin prensiplerinden sapmak ta haramdır. Zira Müslümanların akideleri birdir, aynı Allah’a, peygambere, kitaba inanırlar. Amelde ihtilaf edebilirler, bu Şer’iat’ın izin verdiği bir haktır. Ancak bu ihtilafın onların birbirlerinden soğuyup aralarını bozmasına ve bölünüp parçalanmalarına fırsat vermemelidirler. Allah ResuluAleyhissalatu Vesselam buyuruyor ki;

“Mü’mininmü’minebağlılığı, taşları birbirine kenetli duvar gibidir.”buyuran Rasûl-i Ekrem (bu kenetlenmeyi göstermek için iki elinin) parmaklarını birbirine geçirdi.(Buhârî)

“Mü’min, kardeşininaynasıdır ve mü’minmü’mininkardeşidir, onun zarar ve ziyânauğramasını, helâkını önler, arkasında da onu çevreleyip korur ve ihtiyaçlarını görür.”(EbûDâvud, Edebü’lMüfred)

Ama maalesef İran (Şii anlayışta bir devlet olarak) tarihindede mezhep davasıgütmüş ve bu uğurda isyan çıkarıp Müslümanlarınbirliğine darbe vurmuştur. Hatta öyle ki Şii düşüncesi Mısır’da Fatimiler’în ayrı bir devlet kurmasına yol açmıştır. Fatimiler’e Kudüs’ü fetheden sadık komutan Salahhaddin-i Eyyübi son vermiştir. Daha sonralarıİran’daki  SafevilerOsmanlı hilafet devletine çok büyük başağrısıolmuştur.

Aynı zamanda Osmanlı devleti topraklarında Celali İsyanı denilen Safevi devleti himayesinde, bir mezhep mücadelesi tarzında başlayan ve daha ziyade İran’ın tahrikleri sonucu Osmanlı Devleti’ne fırsat buldukça isyan eden bir harekette doğmuştu. Bunlara Alevî veya Kızılbaş isyanları da denmektedir. Bu isyan da hilafet devletini oldukça meşguletmiş ve büyük zararlara sebep olmuştur. Kısacası İran yaptıklarıyla yeryüzünde bir karış toprak kalmayasıya ve din yalnız Allah’ın oluncaya dek savaşması emredilen İslam devletinin önünde maalesef hep engel ve problem olmuştur.  Fetihler yapmakla meşgul olan devlete büyük bir ayak bağı olarak onun gelişmesine ve ilerlemesine  engel olmuştur.

Daha sonraları (Rıza Şah dönemi 1919)   I. Dünya Savaşı’ndan 1979 İran İslam devrimine kadar ülke İngiliz manda yönetiminde kaldı. İslam devrimi ile birlikte ülkede nüfuz değişimi yaşandı  ve Amerika’nın nüfuzu yerleşti. Kendini azılı İsrail ve ABD düşmanı olarak gösteren İran 1979 yılında Ayetullah Humeyni’nin liderliğinde yapılan devrim sonunda, her ne kadar İran ve İsrail arasında ilişkileringerginleşmesi ve hatta kopmasıyla sonuçlanmış gibi görünse de perde arkasında özellikle askerî ilişkilerartarak devam etti. Bu dönemde İsrail’de hiçbir zaman İran tehdidinden bahsedilmezken, tam tersine İsrail, İran-Irak Savaşı sırasında kendisini ‘küçük şeytan’ ve ‘İslamdüşmanı’ olarak adlandıran Humeyni rejimine askerî destekte bulundu. Bazı kaynaklara göre o dönemde İsrail yıllık 500 milyon dolarlık silah satarken, İran-Kontra olayı olarak bilinen ABD’nin İran’a silah satısının da İsrail üzerinden gerçekleştirildiği ortaya çıktı.

Gündemi fazlasıyla meşgul eden İran-İsrail-ABDrestleşmeleridanışıklıdövüştenbaşka birşeydeğildir. Yıllardır güya nükleer silah üretecek korkusuyla İran’a yaptırımlar uygulayan tehditler savuran ABD İran nükleer programını 1950’lerde Barış için Atom programının bir parçası olarak kendisi başlatmamışmıydı? Hayali kitle imha silahı var gerekçesiyle hiç düşünmeden Irak’a savaş açan ABD  ne diye korkulu rüyasıİran’a senelerdir saldırmamaktadır? Ayrıca İran’a nükleer silah ürettiği gerekçesiyle sürekli ekonomik ambargo uyguladığını söyleyen ABD’nin son yıllardaki İran’la olan ticaret hacmine bakınız;

“ABD ve müttefikleri Avrupa ülkelerinin, birçok yönde ambargo uyguladığıİran’ın, ABD ile olan ticaret hacminin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 32 oranında arttığı bildirildi. Tüm ambargolara rağmenİran’ın ABD ile olan ticaret hacminin artış göstermesi dikkat çekti. İran basınında yer alan haberde, İran ile ABD arasındaki ticaret hacminin bu yılın ilk sekiz ayında 200 milyon 600 bin dolar olarak gerçekleştiği belirtildi. ADB tarafından ambargonun uygulandığıİran’ın bu ülkeyle olan ticaret hacminin bir önceki yılın aynı dönemine göre artış göstermesi dikkat çekti.

İran basını,  Amerika’nın ve Avrupa ülkelerinin, İran’ın bankacılık sistemine ve deniz taşımacılığına yaptırım uygulamasına rağmen, bu ülkenin Amerika ile olan ticaret hacminin, artmasının anlamlıolduğuna vurgu yaptı.

Geçen yılın aynı döneminde iki ülke arasındaki ticaret hacminin yaklaşık 152 milyon dolar dolayında gerçekleştiği belirtildi.”

İran’ın ABD ile düşmandeğil de dost olduğunun delilleri saymakla bitirilemez. Zira İran ABD’nin dünya siyasetinde hep yanında olmuştur. Irak’ ta, Afganistan’da, Pakistan’da ve son olarak Suriye politikasında Esed’everdiği destekle Amerika’nın yanında olmuştur.

İran Amerika’nın hassas karnıdır. Zira İran Şii bir devlettir. İran’ın SünniArap devletleriyle arası da pek iyideğildir. Şiiler Sünnileriniktidarına tarihten bu yana razıolmamışlardır. Ve kafir batı bu durumun pekala farkındadır. Zamanında Osmanlıyı yıkmak için ŞiilerleSünniler arasında mezhep çatışmalarını körüklemek üzere İngiliz sömürge bakanlığının özel kararları özerine gönderilen casuslar itiraflarını hatıralarında  yazmışlardır. Şii ve Sünniçatışması oluşturmakMüslümanların bölünüp parçalanmasında, huzuru, istikrarı bozmada en önemli unsurlardandır. Zamanında nasıl İslam devletini yıkmak için Şii ve Sünni mezhep  çatışmasını körükledilerse  şuan kurulacak olası bir İslam devletine karsın Orta Doğu’da İran gibi Şii bir devleti ayakta tutmak kafirlerin işine gelecektir elbet. İran dünyanın en güçlü orduları arasında yer almaktadır. Ve olası bir İslam devletinde devlete başağrısı olma durumu oldukça yüksektir. Ve her an İslami devletin kurulma ihtimali vardır. Arap baharının başlaması ile son Suriye’de olanlar bu görüşü oldukça desteklemektedir. Zaten onlar bunu  ağızlarıyla itiraf etmektedir. Bu yüzden Amerika İran’ı perde arkasında desteklemekte onun varlığının bekasınısağlamaktadır.

Kısacası İran tarihinde var olanİslam devletine nasıl ihanet ettiyse, bugünde bu istikrarlı ihanetini yolundan hiç şaşmadan sürdürmektedir. İran bunu neden, ne amaçla yapıyorsa yapsın Allah’ın gazabını üzerine çekmekten başkahiçbir şey elde edemeyecek. İsterse tüm ordularınıEsed’i desteklemek uğruna seferber etsin sadık Müslümanlar azimle ve kararlılıkla Allah’ın dinini hakim kılma yolunda mücadele ettiği müddetçe, nusret ve zafer Müslümanların olacaktır. Biz Şii veyaSünni olsun tüm Müslümankardeşlerimizinkafirlerinekmeğineyağ sürmemeleri noktasında onları uyarıyoruz. Allah’ın ayetleri çok açık ve net dille Müslümanların birlik beraberliğinin asla bozulmamasıgerektiğini ve buna Müslümanların fırsat vermemeleri gerektiğini bizlere emrediyor:

Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasınıuzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.”(Al-i İmran Suresi, 103) 

Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.”(Enfal Suresi, 46) 

“İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.”(EnfalSuresi,73)

“Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karsı koyanlardır. (Şura Suresi, 39)

AllahuTeâlâ buyuruyor ki;

“Ve o inkâr edenler, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek (çıkarmak) için tuzak kuruyorlardı. Ve onlar, bu tuzağı kuruyorlarken; Allah da tuzak kuruyordu. Ve Allah, tuzak kuranların (karşılık verenlerin) en hayırlısıdır.(Enfal 30)

 

Bacınız;

Saliha Aydın

 

Ayrıca...

yazar

TAVİZ ATEŞTEN BİR GÖMLEKTİR / Saliha Aydın

Taviz nedir? Taviz insanın inandığı kat’ i (asla vazgeçilemeyecek) değerler ve prensiplerinden ödün vermesidir. Değerlerini …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir