Home / News / OKUYUCUDAN / Makale / Demokrasi Baharı’mı
islam devleti default

Demokrasi Baharı’mı

Demokrasi Baharı’mı   21.yüzyılın en büyük olaylarındandır. Arap Dünyasın’da yaşanan en büyük harekettir. 2010 yılında başlayan ve günümüzde de süren, Arap coğrafyasında yaşanan halk hareketlerine verilen ortak addır.

 

Gün geçmiyor kiArap baharından kışına geçilmesin beldelerde yıkılan diktatör rejimleri sözde devrimleri nedense sadece görev değişikliğiymiş gibi geliyor. Devrimlerde yalnızca beldelerin bağımsızlığı değilde sadece idarecilerin tasfiye edilmesi ve yerine  sömürgeci devletlerin yeni nesil modern hizmetkarları geçiyor yönetime ve hiçbir şekilde halkın istediği  yönetim şekli şekli kaim kılınmıyor.  Yalnızca sömürgeci devletlerin artık işlerinin daha geniş Pazar yelpazesi altında rahat bir şekilde İslam beldelerinin sömürülmesi için yürütülen ortak çalışmaları gibi gerçek yüzlerinin ortaya çıktığı görülmektedir.  Anlaşın halk İslam’i otoriteyi  ( sulta ) tamamıyla ümmet’e has kılmadıkları için yapılan çalışmaların tamamı batı devletlerin istedikleri gibi gitmektedir ve moderncilik gibi bazı fikirlerin onların  eline geçen fırsatları lehine değilde aleyhine olduğu aşikar olarak  etkinliği sürmektedir.

Yapacağımız analizde Devrimler’inİslam’i yüzü siyasi boyut’u hakkında genel bilgi ile değerlendirmeyealacağız …

Beldelerde yapılan devrimleri kısaca ele alırsak sonuçları yaklaşık 3 yıl olmasına rağmen tamamıyla sömürgeci devlet’lerin işgüzarlığının ortada olduğu görülmektedir.

Libya

Bir Kuzey Afrika ülkesi olan Libya ‘da hükümet ve Muammer Kaddafi karşıtı gösterilerle başlamış ve daha sonrasında gerçek anlamıyla bir iç savaşa dönüşmüş ayaklanmalar bütünüdür. Protestolar 15 Şubat 2011 tarihinde başlamış, iç savaş Sirte’nindüşmesi ve Muammer Kaddafi’nin öldürülmesiyle 20 Ekim 2011 tarihinde sona ermiştir.

18 Şubat 2011 tarihinde göstericiler Libya’nın ikinci büyük şehri Bingazi’nin kontrolünü bazı polis ve askerlerin de desteğiyle ele geçirmişlerdir. Bunun üzerine hükümet Bingazi’de yaşayan ve rejimin destekçisi seçilmiş askeri birlikleri yollamıştır.Ülke, Ulusal Geçiş Konseyi (UGK) ve Libya Sosyalist Halk Cemahiriyesiolarak ikiye ayrılmıştır. 20-28 Ağustos tarihlerinde Trablus Muharebesi sonucu başkent Trablus UGK kontrolüne geçmiş, UGK yüzden fazla ülke tarafından tanınmıştır. 20 Ekim 2011 günü Muammer Kaddafi’nin Sirte’nin Düşmesiyle Muammer Kaddafi öldürülmüş, iç savaş kesin UGK zaferiyle sona ermiştir.

Sonuç

  • Muammer Gaddafiöldürüldü.
  • Kaddafi yandaşları bastırıldı.
  • Libya’’nın tamamı Geçici Ulusal Konsey Geüçleri’nin kontrolüne geçti.
  • Yönetim Genel Ulusal Konseye ‘ye devredildi.

  Sömürgeci Devlet’lerin Desteği ile

Geçici Ulusal Konsey’in kesin zaferi;

Yemen

Ayaklanmada yüzbinlerce insan sokaklara dökülmüştür. Ülke genelindeki silahlı gruplar iç savaşı andırırcasına hükümet güçleri ile çatışmaktadır. Halk Mısır Devrimi  ve Tunus’ta gerçekleşen Yasemin’den esinlenerek yaptığı isyanda bazı adımlar ve ilerlemeler atılmıştır. Ülke genelindeki aşiretlerin oluşturduğu Yemen Aşiretlerinin ittifakı’na bağlı militanlar bazı kasaba ve semtleri kontrolü altına almıştır. Şii Ve Sünni gerilimi, Güney Yemen ‘nin bu ayaklanmadan fırsat sağlayarak saldırılar yapması ülkeyi kaosa sürüklemiştir.

 

Sonuç

  • Seçimler yapıldı Ali Bin Abdullah Salih ‘in yardımcısı devlet başkanı oldu.
  • Belirli bölgelerde çatışmalar ve protestolar yapılıyor.
  • Yemen Hükümeti’ne yardım etmesi için asker göndermiştir.

Devrim tamamlanamadı !

Mısır

2010-2011 Yasemin Devrimi’nin öncülüğünde, 25 Ocak 2011’den beri Mısır’da devam eden, halkı mevcut Dikdatöryönetime karşı seferber olmaya çağıran sokak gösterileri, protestolar ve sivil itaatsizliklerin bütünüdür. Gösteriler ve İsyancıların polis şiddet’i, olağanüstü hal, işsizlik, Asgari ücretler azaltma isteği, barınma eksikliği, yiyecek sıkıntısı, yolsuzluklar,İslam’i Hayat’ın kısıtlanması ve kötü hayat koşulları üzerine başladığı rapor edildi.11 Şubat 2011 tarihinde Mısır cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek gösteriler nedeniyle istifa etti.

2012 Mısır CumhurbaşkanlığıSeçimler ’indengalip çıkan MuhammedMursi, ülkede tekrar diktatörlük sağlamakla suçlandı. Halk kendi arasında ona Yeni Firavun şeklinde hitap etmeye başladı. 2013 Temmuz Başlarında Mısır’da Mursi karşıtı gösteriler başladı. Mısır ordusu ise Müdahale ( Darbe ) girişimlerinde yönetime el koydu.

Sonuç

  • Hükümet ve meclis dağıtıldı, anayasa askıya alındı.
  • Geçiş yönetimini ve tüm ülke idaresini geçici olarak Yüksek Askeri Konsey devraldı.
  • Ülkede, Mısır Genel Seçimleri, yapıldı.
  • Muhammed Mursi Cumhurbaşkanı ilan edildi ..
  • Ordu Birlikleri, Komutan Sisi önderliğinde Darbe yapıldı.
  • Muhalefet, Askeri Konsey’in “hemen iktidarı sivillere bırakmasını” istedi, “devrimi tamamlama ve koruma gösterileri” başladı.
  • Seçimlerde haksızlık ve hile iddiaları nedeniyle büyük gösteriler düzenleniyor.

İstikrarsızlık Hakim Oldu ve Protestolar Sürmekte

Suriye

Suriye’de olaylar, ilk olarak Dera’da, 15 Mart 2011 tarihinde başlamıştır. Arap Baharı‘nın etkisiyle devrilen diktatörlerin ülkelerinden ilham alan BeşşarEsedkarşıtı muhalifler silahlanarak topyekün çatışmaya girmiştir. Olayların 15 Mart 2011 tarihinde başladığı kabul edilir. Suriye muhalefeti, devlet başkanı BeşşarEsedrejimini devirmek ve kendi ifadeleriyle Özgür Suriye devletini kurmak için silahlı isyana başlamışlardır. Her iki taraf da dışarıdan askeri ve ekonomik destek almaktadır. Çatışmaların sürmesinin yanında, günümüzde ülkede kontrol önemli ölçüde BeşşarEsed’in elinden çıkmıştır.

 

Sonuç

  • Ülkenin kuzey bölgesinde kontrol Suriye’de kurulan ve faaliyet gösteren Kürtler’in Suriye’den ayrılmasını savunan Demokratik Birlik Partisi’nin silahlı kanadı. Kürt Yüksek Komitesi’ne bağlıdır ve ülkenin kuzeyindeki bazı bölgeleri kontrol etmektedir.’
  • Dera, İdlip, Şam, Humus ve Halep kırsalının bir bölümü El-NusraCephesi  Önderliğindeki Ve İslam’i Cepheler kontrolünde.
  • Ülke toprakları çoğunlukla Suriye Ordusu kontrolünden çıkmaktadır.

Devam ediyor;

3 yoğun ( Suriye ) hariç devrim’in olduğu beldelerde Diktatörler her ne kadar yönetim’den uzaklaştırıldı’ y s ada Beldelerde İstikrarsızlık devam etmekte ve sömürgeci devletlerin siyasi planlarının devreye girmesi İslam beldelerinde siyasi ve ekonomik nüfuzunun derinleştirilmesi ise hiçbir şekilde uzaklaştırılamamıştır.

“Ortadoğu’nun dönüşümü kolay olmayacak. Ancak dünyanın daha güvenli ve bölge insanlarının daha özgür olabilmesi için Amerika bu işten vazgeçmeyecek” diyordu dönemin ABD dışişleri bakanı (ve Başkan Bush’un ulusal güvenlik danışmanı) Condoleezza Rice, 7 Ağustos 2003 tarihli Washington Post gazetesinde yayınlanan makalesinde…

Kuzey Afrika’da ve Orta Doğu’da olup bitenleri anlayabilmek için ABD tarafından 11 Eylül 2001 sonrası gündeme alınan;  tam adı “Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müşterek Bir Gelecek ve İlerleme İçin Ortaklık İnisiyatifi” projesini bilmek gerekiyor. Projeyi dünyaya ilk duyuran kişi Amerika Birleşik Devletleri’nin 43. Başkanı George W. Bush.Müslümanların artık sömürgeye ve zulme başkaldıracağının farkına varan ABD farklı türden siyasi çalışmalarını devam ettirmek, hâkimiyetinisürdürmek adına farklı siyasi sömürge planlarını devreye sokmuştur.

Projenin amacı; petrol zengini Müslüman ülkelere “özgürlük ve demokrasi” getirmek, bu ülkelerin artık eski yöntemlerle kontrol altında tutulamayacağını bildikleri için yeni “ılımlıİslam” gibi yönetimlerle bölgenin kontrolünü elinde tutmak ve bu zengin pazarların serbest rekabete açılmasını sağlamaktı. 1924 den günümüze kadar Müslümanları sömürmeye yönelik olan bütün projeleri en kapsamlı şekilde muhafaza edilmiş ve Müslüman beldelerine sürekli olarak batı ve kafirdevletlerinhadaratlar’ı enjekte edilmeye çalışılmıştır. Müslümanların açık Pazar emaniyesi gidi kafir devletlerin  ekonomik kalkınmalarına alet etmeleri Ümmet’in Halifesiz olmalarından ve haklarını savunacak adaletli idarecilerin olmamasından, Baştaki idarecilerin ise sürekli sömürgeci devlet destekli olmaları ümmet’i keyfi arzularına göre yönetmelerinden dolayı sürekli hezimet’e uğratılmışlardır.

Proje, Batı’da Fas’ın Atlantik kıyılarından Doğu’da Pakistan’ın kuzeyindeki Karakurum yaylalarına, Kuzey’de Türkiye’den güneyde Aden ve Yemen’e kadar uzanan bir bölgeyi kapsıyor… özetle İslam beldelerinin kısmen tarafı .

ABD bu projenin hayata geçirilmesi konusunda oldukça kararlı… Kararlılığını da dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 7 Ağustos 2003 tarihinde Washington Post gazetesinde yayınlanan “TransformingTheMiddle East – Ortadoğu’yu Dönüştürmek” başlıklı yazısı gözler önüne seriyordu. Rice bu yazısında bölgede bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğinianlatıyordu.

Ve aşağıda sıralanan maddeler bop projesi madde’leri şöyle sıralanmaktadır.

ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi ile beş temel hedefi vardı:Bunlar gerçekleştirilen ve gerçekleştirilecek devrimde başa getirilecek olan ABD ve AB’nin istediği işbirlikçi liderler ile mümkündür.

1- Orta Doğu’nun kontrolünü ele geçirmek ..

 – Başarılı olduğunu zannettikleri devrimin yönetimini İşbirlikçipartilere ve idareye geçecek olan lider’lerle yapılması beklenen amaç. Mısır gibi devlet’lerin darbe ile korkutularak demokratik süreci iyi değerlendirmeleri ABDve AB ile olacak işbirliğini gözden geçirmesi için başlatılan Mısır içinde bulunduğu  yeni bir süreç.(Bu arada Libya devlet başkanı Muammer Kaddafi’nin devrilmesinden sonra hemen her gün Libya’dan gelen haberler neden birden bire kesildi hiç düşündük mü? Ülkede her şey yoluna girdiğinden mi, yoksa projenin Libya ayağı tamamlandığından mı acaba? )  evet devam edelim !

Hani bir vakitdi o kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri veya sürüp çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı, onlar tuzak kurarlarken Allah da karşılığını kuruyordu, öyle ya Allah tuzakların hayırlısını kurar( ENFÂL – 30 )

2- İsrail’in güvenliğini garanti altına almak..

– Suriye Meselesini ele almak lazım. İsrail’in İse her an karışımıza çıkması beklenen gündem meseleleri kaçınılmazdır. Türkiye’de olmak üzere İsrail’e  herhangi bir füze saldırısına karşı kalkan oluşturmuş.Çünkü İsrail ‘ batı devletlerinin diğer bir yüzüdür. İsrail’inin varlığını korumak onları ekonomik ve siyasi planlarının daha ilelebet olması Suriye ‘de el Nusra ve diğer İslam’i grupların rejimi ele geçirmeleri İsrail’in tamamen yer yüzünden silinmesinden planlarının alt üst olmalarından dolayı İsrail’i garantiye alma çabaları her daim var olmakta. Nitekim Suriye’de kurulmasının amaçlandığı İslam Devlet’inin En Büyük düşmanı ise Yahudi varlığıdır. …

De ki: “Ey Yahudi olanlar, eğer siz, (bütün) insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin gerçekten Allah’ın velileri (dost ve sevgili kulları) olduğunuzu öne sürüyorsanız, şu halde ölümü temenni edin; eğer doğru sözlü iseniz (bunu çekinmeden yapın).” ( Cuma 6 )
3- Zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarının denetimini sağlamak.

– Irak, Mısır, Libya gibi ülkelerde zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarını denetimi altına almış, AB, Çin ve Japonya‘yı bölgeden uzak tutmak için çaba göstermiş ve son olarak ta var olduğunu iddia ettiği İslami terör  ile mücadele etmeyi amaçlamıştır. Bütün bu kirli ve kanlı işleri yaparken yaptığı işin adını, demokrasi ve insan hakları koymuş ve bütün bir İslam coğrafyasını kana bulamıştır. Tunus’ta, Irak’ta, Mısır’da ve Son olarak ta Suriye’de ırk, sınıf, mezhep farklılıklarını ortaya çıkararak iç çatışma ortamlarını uluşturmaya yönelik sinsi girişimlere adım atmıştır.

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü (hükümranlığı) kendisine ait olan Allah ne yücedir !(Zuhruf, 85)

4- Avrupa Birliği, Rusya, Çin ve Japonya’yı bölgedeki ekonomik zenginliklerden uzak tutarak, rekabette öne geçmek.

– Elbette göründüğü gibi değil hiçbir şey yalnız unutulan  ümmet’in durumu aynen Nebi sallahu aleyhi vesellemin bize bildiği şu durum gibidir.

“Bir gün gelecek (kafir) milletler sizin başınıza oburların yemek çanağına üşüştükleri gibi üşüşecekler. (Orada bulunanlar) dediler ki; O gün biz az olacağımız için mi böyle olacak ya Rasulallah? Rasulullah (sav) dedi ki; Hayır o gün siz çok olacaksınız, lakin siz selin üzerinde sürünüp giden çer çöp gibi olacaksınız. Zira Allah heybetinizi (korkunuzu) düşmanlarınızın kalbinden çekip alacak ve sizin kalbinize ‘vehen’ yerleştirecek. Dedikler ki; Vehen nedir ya Rasullallah? Rasulullah (sav) dedi ki; Dünya sevgisi ve ölümü kerih görmek (ölüm korkusu)”.(Ebu Davud)

5- Var olduğunu iddia ettiği “İslâmi terör”ü bitirmek…

Tarihimize baktığımızda Yahudiler ve Hristiyanlar asla bizim dostumuz olmamış ve olamamıştır . Müslümanlar nesiller boyu asırlar boyu sürekli toprakları istilaya uğramış ve sürekli  baskı, meziyet , zulüm altında kalmıştır.

Projenin ülkemiz açısından kritik yanı ise Türkiye’ye “eş başkanlık” rolü verilmesiydi. Bu rol “zorla mı” verildi, “gönüllü olarak mı” alındı henüz bilinememekle birlikte ortada böyle bir gerçek var…

Şimdi sözü daha fazla uzatmadan, Irak’a (ülkeyi üç parçaya bölmek suretiyle) “demokrasi ve özgürlük” getiren, Tunus’u ve Mısır’ı dönüştüren, Yemen, Libya ve çok sayıda Arap ülkesini ve son olarak Suriye’yi kasıp kavuran ”Arap Baharı” adlı gelişmeleri bir kez daha (derin derin) düşünmenize imkan sağlaması amacıyla önemli bir akademik makaleyi ve röportajı aşağıda istifadelerinize sunuyoruz.

Yine bu konuyla ilgili olarak 24.05.2003 tarihinde “Ortadoğu’daki tüm rejimler değişecek” başlığıyla Vatan gazetesinde yayımlanan, dönemin dış işleri bakanı Abdullah Gül ile yapılmış bir söyleşiyi aşağıda bulabilirsiniz. Tam ekran okumak için resim üzerine tıklayın.

http://www.medyaokuryazar.com/wp-content/uploads/2012/12/dis-politika-2003-abd-tr.jpg

Ferhat TAYBOĞA

Ayrıca...

bu-ramazan-ayi-hilafetsiz-gecen-son-ramazan-olsun

Bu ramazan ayı hilafetsiz, buruk geçen son ramazan olsun

İslam, hayat dolu bir nizamdır. Onda durgunluk, diğer dinlerdeki gibi kapalılık söz konusu değildir. Hayatın …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir