KÜRESEL TERÖR KÜRESEL BARIŞ Esirgeyen ve bağışlayan, din gününün sahibi, alemlerin Rabbi olan Allah (cc)’a hamd olsun. Salat ve selam Nebilerin ve Resullerin sonuncusu hazreti Muhammed (sav)’edir. İslam aleminin tacı olan Hilafetin yıkılması ve kafir batının topraklarını işgal etmesinin ardından gecen 90 sene boyunca Müslümanlar; hapislere, işkencelere, sürgünlere, zillete, fakirlik ve işgallere, savaş, katliam, vahşet ve insanlık dışı her türlü muameleye maruz kaldı. İslam ümmeti içerisinde yeniden toparlanmaya kendine gelmeye yönelik bir takım hareketler olduysa da gerçek anlamda RESULULLAHIN (SAV) METODU tam olarak idrak edilmediği ve İslam ümmetine yön verenlerin saptırıcı fetvaları neticesinde tam bir donukluk içerisinde kaldı.
Ümmet yaşamış olduğu bu doksan yıllık süre içerisinde İslam’ı sahih olarak anlamaktan ve doğru tatbik etmekten uzaklaşmakla kendisine zulmetti. İlerleyen yıllarda Allah’ın (cc.) biz kullarına gönderdiği İslam nizamının bir bütün olarak ancak RAŞİDİ HİLAFETLE GERÇEKLEŞEBİLECEĞİNİ, bu kötü gidişata dur denilebileceğini acı tecrübelerle anladı. Ve aralarında laiklik, kapitalizm, sosyalizm, milliyetçilik, vatancılık, demokrasi gibi batıl fikirlerin varlığının haram olduğunu gördü.
Ancak kafir batıda bu uyanışı hisseti. Olabildiği kadar İslam ümmetiyle olan mücadelesini ciddiye aldı ve İslam ile mücadelesini daha geniş cepheye ve daha çok alana yaydı. İşte bu alanlardan bir tanesi de kavram kargaşası çıkararak beyinleri bulandırmak ve İslam ümmeti arasında radikal İslam, silahlı İslam, ılımlı İslam, aşırı dinci, radikal dinci vb. kavramları yaygınlaştırarak doğrudan İslam’ı hedef edindiklerini gizlemektir. Bu yolla zihniyetleri batıl zihniyet, fikirleri batıl fikirler yapmak gibi zalimane planlara yöneldiler.
İşte batı dünyasının aslında İslam’ı, İslam’ı yaymanın metodu olan cihadı, İslam’ı tümüyle tatbik etmenin metodu olan hilafeti karalamak amacıyla üzerinde ciddiyetle çaba sarf ettiği kavramlardan bir tanesi de terördür. Terör ve terörizm üzerinde biraz araştırma yapıp düşündüğümüzde gerçekler ayın on dördü gibi ortaya çıkacaktır.
Birçok konu ve kavramda olduğu gibi terör ve terörizmin kökeni konusunda da farklı yaklaşımlar vardır. Bu kavram üzerinde kafa yoranlara göre genellikle Terörizm köken olarak; miladi ilk yıllarda JewishZealots öncülüğünde yahudi isyancıların Filistin’deki Roma yönetimine karşı başkaldırısı ile başlar. MS. 68 yılında Sicarii örgütü, Roma ‘ya karşı Yahudi ayaklanmasını teşvik amacıyla ortaya çıkar. Siyasi terör örgütlenmesine örnek ise; 657 yılında İslam Devletine karşı çıkan HARİCİLER hareketi örnek verilir.
Yine 11. ve 12. yüzyılda ortaya çıkan Haşişiler (*lewis, B, HAŞIŞILER, İslam’da radikal bir tarikat, çev. Kemal Sarısözen Istanbul 2005, kapı yy. s.10 -15 ) Hasan Sabbah’ın kurduğu örgütlenmiş, gizli, disiplinli, bir grup olup üyelerini uyuşturucu ile eğiterek suikastlarla vur kaç yaparak Selçuklu Devleti’ne karşı mücadele etmişlerdir.
Hindistan’da tarikat olan Thuglar da bir terör örgütü olarak etkinliklerini sürdürmüş sonradan İngiliz sömürge döneminde ortadan kaldırılmıştır.(*Korkmaz G.: Terör ve Medya ilişkisi, Ankara 1999, EGM BASIMEVI s.21-22)
Bu günkü anlamıyla terör; 1792 -1794 arası Fransız ihtilalinde kullanılmıştır. 5 Eylül 1793 yılında terör kavramı formüle edilerek bizzat Fransız hükümeti tarafından uygulanmıştır. Hükümet kararıyla ihtilal düşmanlarından 300 bin kişi tutuklanmış ve 17 bin kişi idam edilmiştir. Bu nedenle politika sözlüğü; 18. yüzyılda, Fransız hükümetinin aykırı unsurları yok etmek amaçlı sistematik müdahelesini, terör hükümdarlığı olarak ifade eder. (*Sönmez, Tourism, TerrorismandPoliticalInstability “, Annals of TourismResearch, C. 25 sayı 2, s 418. )
Yine Amerika iç savaşı sırasında kurulan klux Klan örgütü de ABD deki ilk terör örgütlenmesini olarak ele alınır.
İlk modern terörizm ise; Rusya ‘da 1870 yılından 1. Dünya savaşına kadarki halk hareketleri olarak ortaya çıkan eylemlerdir. Dünyada daha sonraki terör örgütleri olarak ele alınan yapılanmaların bu halk hareketini model edindikleri söylenir. (*Soyvural M. Terörizmin anatomisi, ankara, 1997, lazer ofset s. 255-256 * Çınar B., devlet güvenliği, istihbarat ve terör, ankara, 1997, sam yy. s. 195-196)
Terör, terörist ve terörizm konusunda da farklı yaklaşımlar vardır. Yani kavramlar zihinlerde berrak değildir. Aynı kişinin aynı ülkede özgürlük savaşçısı bir kahraman, sınır ötesinde affedilmez ve hain olarak görülmesi bu kavram için ortak bir kabulü zorlaştırmaktadır. Ayrıca 20. yüzyılla birlikte ulaştırma ve iletişim araçlarındaki gelişme sonucu şiddet merkezli yapılanmalar artmış ve mevcut olduğu ülkelerde terör örgütü olarak tanınmış ve kuralsız şiddet eylemlerine yönelmişlerdir. Bunlara ALMANYADA BADER-MEINHOF, JAPONYADA KIZIL ORDU, İTALYADA KIZIL TUGAYLAR, BREZİLYADA KURTULUŞ ÖRGÜTÜ, İNGİLTEREDE IRA, TÜRKİYEDE DEV-SOL, PKK örgütleri sadece bir kaç örnektir. (***Kaynaklarda Babailer, Celali isyanları, yeniçeri hareketleri ve Şeyh Said’in şehadet olayı hakkında terör hareketleri olarak değil başkaldırı olarak değindirilme yapılır. )
Terör; yararlandığı güç ve yöntem olarak kendine özgü kuralsız şiddet hareketi olarak tanımlanır. Terörizm; siyasal amaçlar için örgütlü, sistemli ve sürekli terör kullanmayı yöntem olarak benimseyen bir stratejik faaliyettir. Terör faaliyetleri; kısa, orta ve uzun vadede bir ülkeyi istikrarsızlaştırmak için etkin bir stratejidir. Tanımların ceza hukuku, sosyolojik boyutu, siyasi boyutu ele alındığında ülkeden ülkeye çeşitlilik gösterdiği fark edilir. Farklı yorumlar “sana yönelikse beni ilgilendirmez” anlayışından kaynaklanır.
Teröre tedhiş ve yıldırganlık ta denir. TerörLatincede; “terrere” sözcüğünden gelen terör deyimi “korkudan sarsıntı geçirme “anlamına gelir. İlk olarak 1789 da yayınlanan DICTIONARY DE I ACADEMIE FRANÇAISE ekinde rastlanmaktadır. Bu nedenle 1789 Fransız ihtilali sonrası dönemin tarihçilerince. , ”terör rejimi -regime de la terreur ” olarak tanımlanır.
*Webster ‘s dictionary sözlüğüne göre terör;Latince kökenli olup ”yoğun korku’ ‘anlamına gelir.
*Fransızca Petit Robert sözlüğünde; bir toplumda bir bir grubun halkın direnişini kırmak için meydana getirdiği ortak korku” anlamındadır.
Siyasi terimler ve örgütler sözlüğünde; ”kamu otoritesini veya yapısını yıkmak için girişilen korku ve yılgınlık saçan şiddet kullanma” olarak açıklanmaktadır.
“yıldırma, korkutma, tedhiş, sistemli şekilde şiddet kullanma “kullanma olarakta terörizm olarak tanımlanmaktadır.
*Alman ceza kanunu: amaç ve faaliyeti, cinayet, adam öldürme veya soykırım ve diğer suç fiillerine yönelen bir oluşumu terör olarak nitelemektedir.
*İngiltere 13 nisan 2006 da yürürlüğe giren yeni terörle mücadele yasası; kamu düzenini bozan yıkıcı şiddet içeren faaliyetler olarak tanımlamaktadır. Saldırı yapmak, bildiri dağıtmak, bombalı eylemleri desteklemek ve övmek terörist kapsamında görülmüştür.
*Amerikan hukuku terörizmi ; yasa normu içerisinde “terörist eylem, silahlı kuvvetler içinde yer almayan kişilere karşı yaralayıcı yada ölümcül riskler içeren ayrımcı eylemleri örgütleme, bu suçları işlemeye teşvik ve tahrik etmek veya bu suçlara iştirak etmek ” olarak tanımlanır. (*22.12.1987. tarihli PublicLaw 100-204, section 901.)
*ABD savunma bakanlığı terörizmi; “Uluslararası gruplar tarafından önceden tasarlanmış, politik motivasyonlu, izleyici bir kitleyi etkilemeye yönelik, sivillere ve silahsız askeri personele uygulanmış şiddet ” olarak yorumlanmaktadır. Ayrıca 11 Eylül saldırıları ile ABD’nin yeni küresel tehdit algılaması oluşmuştur. ABD terör ve terörizmle mücadele anlayışını farklı zemine kaydırmış, İslamiyet’i terörizmle eşdeğer, her İslam beldesini ve her Müslümanı potansiyel terörist olarak görmeye başlamıştır. (*comski N. 11 eylül sonrası dünya nereye gidiyor?, İstanbul , 2012, aram yy. s. 66) dolayısıyla terör ve terörizmle alakalı tanımlarda değişmiştir.
Türkiye’de ise tanımlar değişkenlik göstermekle beraber yasal bakış açısınıda ortaya koymuştur. ( *ZAFER. H. Ceza Hukukunda Terörizm, İstanbul1999, Beta yy. s. 118-204 ).
TÜRKIYE ‘DE TERÖRLE MÜCADELE KANUNU’NUN 1. MADDESINDE; [TERÖR, baskı, cebir ve şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez, bütünlüğünü bozmak, Türk devletinin ve cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetlerini yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığını bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi ve veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir şeklinde tanımlanmaktadır].
Terör; terörizm ve terörist kavramları yanında anarşi , anarşizm , anarşist kavramlarıda vardır. Çoğu kez birlikte veya birbirinin yerine kullanılır.
Anarşi; yunanca bir kelime olup başı boşluk, din ve nizam tanımamak, birden başı boş kalmak, başta hükümet olmamak, hükümetinin otoritesi kalmamış bir milletin durumunu anlatmak için kullanılır. Türkçe karşılığı kargaşa, hercümerc, fitne fesattır. (*Canan i. İslam ışığında anarşi-sebeplerle tedbirler, çareler. ISTANBUL, 1984, cihan yy. s. 31) Anarşist: anarşi taraftarı, anarşi ve karışıklık çıkaran kişidir.
Açıklamaların tamamına bakıldığında cebir şiddet kullanılmasının ortak bir kanı olduğunu görülür. Aynı zamanda terör ama kime göre neye göre bu isim verilecek diye sorulduğunda bu kavramın aslında saklanan niyetleri perdelemek için kullanıldığı anlaşılıyor. Dünya’da terör örgütlerinin listeleri hazırlanırken her ülke kendi fikirleri ve siyaseti gereği bir takım örgütleri bu listeye alır ve muamelede bulunur. Fakat küçük bir farkla; devletler arası siyaset gereği bir devlet 3 farklı devlet şeklinden birine göre tavır alır ve mevcut otorite söz konusu yapılanmayı ya kahraman ilan eder yada terör örgütü listesine alır. Bu devlet modelleri tabi devlet, uydu devlet ve müstakil devlettir. Bir kaç cümleyle devletlerin devletlerarası durumlarını tarif edersek hangi ülkenin kimin elinde oyuncak olduğunu hangi devletin ideolojik hangi devletin karton devlet olduğunu anlarız.
1. TABİ (yapay) DEVLET: Dış siyasetinde tamamen iç siyasetinde ise bazı meselelerinde başka devlete bağımlı olan devlete denir, örneğin Kenya’nın İngiltere ‘ye olan bağı gibi.
2. UYDU DEVLET: Dış siyasetinde başka bir devlete tebaa bağı ile değilde, kendi menfaatini gözeterek bağlı bulunan devlet demektir. Örneğin; Japonya’nın Amerika’ya olan bağı gibi.
3.MÜSTAKIL DEVLET: Kendi çıkarları için istediği gibi iç ve dış siyasetinde serbestçe hareket eden, devlet demektir. Örneğin; Fransa gibi.
(*Siyaseti anlamak, Ankara, AYDOĞAN metin, haziran 2007 Köklüdeğişim yy.)
Şimdi bu açıklamalardan sonra güncel olan ve yakın zamana ait bir olayı aktarınca terör kelimesinin nasılda muğlak bir kelime olduğunu, devletlerarası durumlarda göz önüne serilince daha iyi anlaşılacağını umuyorum. Bilindiği gibi hiçbir Avrupa devletine, Rusya’ya veya ABD ‘ye karşı savaş açmamış veya bu ülkelerde silahlı bir eylem yapmamış sadece bulunduğu ülkenin dikta rejimini yıkıp İslam ile hükmeden bir devlet kurmaya çalışan, bu mücadelesini Beşşar Esad’ın askeriyle, Baas partisinin silahlı güçleriyle, İran ve Hizbullah’ın doğrudan Beşşar Esad’a yardıma gönderdiği askeri birliklerle karşılıklı savaşarak kendisini ve bölgesini savunan aynı zamanda MüslümanSünni halka uygulan zorbalık ve katliam nedeniyle bir tepki olarak ortaya çıkan bazı guruplar nasıl oluyor da birden ABD Fransa, Rusya vb. ülkeler tarafından terör örgütü olarak ele alınıyor?!.. …
Yine terörle mücadelede ABD VE BATI EKSENLI hareket eden ve Daha önce Akdeniz’de uçağı düşürülen, çeşitli zamanlarda Suriye’den kendi topraklarına bombalar düşen, vatandaşları kaçırılan (gazeteci AdemÖzköse vb.)
T.C. Devletine gelince; gerek Afganistan, gerek Irak gerekse diğer İslam beldelerindeki siyasetinde acaba Müslüman kardeşlerinin kanının akıtılmasına ortak olurken menfaatini düşündüde mi katliama ortak oldu yoksa tabi (yapay) bir devlet olduğu için mi patriotları hemen sınıra konuşlandırdı? Malumunuz üzerine işlerinin geneli ve dış işlerinde ABD ‘ye bağlı olduğunu, bir kez daha ispatlamak için patriotları hemen sınıra konuşlandırmış ve birçok basın açıklaması neticesinde ABD İLE İLİŞKİLERİN ARTARAK DEVAM ETMESI GEREKTIĞI DUYURULDU (*meclis basın açıklamaları 1.10.2012-15.02.2013 basın)
Halbuki bizler İslam’ın hakim olacağına , er yada geç İslami hilafetin geleceğini ve küfrün temsilciliğini yapanların topyekun mağlup olup yüzlerinin kararacağını biliyoruz. Nitekim Alemlerin Rabbi olan Allah (cc) ayette şöyle buyurdu:
(BismillahirRahmanir Rahim) “ALLLAH EMRİNE GALİPTİR. ANCAK İNSANLARIN ÇOĞU BİLMEZLER.” (Yusuf suresi 23)
Asıl teröristlere ve terör devletlerine gelince onlar aslında tarihleri boyunca sayısız katliama ve vahşete imza atmışken, kendi ülkelerinden kilometrelerce uzaktaki insanların gelecekleri hakkında sömürgecilik planları yapmışken, insanlığa sığmayacak savaş suçları işlemişken ve kendi halklarından bile tepki görecek kadar insanlık dışı antlaşmalar yapmışken birde kalkıp barıştan bahsetmeleri hem suçlu hemde güçlü (zülümyönünde) olduklarını ortaya koymuştur.
Hatırlanacağı üzere İslam Dünyasını defalarca kez uyuşturmak için ABD ESKI BAŞKANI J.W. Bush; İSLAM BARIŞ DİNİDİR. İSLAM BARIŞ DEMEKTİR demiştir. Yine İslam Dünyasının her tarafında yöneticiler, cemaat ve tarikat liderleri, kanaat önderleri ve satılmış imamlar tarafından saptırıcı fetvalar aracılığıyla İslam ümmetine bu tağuti fikirleri Bush ‘tan farksız bir üslup ve rahatlıkta aktarılmaktadır.
Şayet küresel güç odakları, yöneticiler, sermaye sahipleri, başta Müslüman, Yahudi, Hristiyan dininin önderleri ve diğer inançların sorumluları, medya mensupları ve kendini Dünya’nın her tarafında insan haklarını korumaya adamış hümanist kişiler gerçekten küresel anlamda barışı, huzuru istiyorlarsa ve samimi iseler şu istatistiki araştırmayı tefekkür etmelerini öneriyorum;
NELER YAPILABİLİRDİ?
*1 adet kaleşnikof silahı ile 300 adet çocuğu körlükten kurtaracak A vitamini alınabilirdi.
*10 milyon mermiye harcanan para ile 6 ölümcül hastalığa karşı 7.7 milyon çocuğa koruyacak aşı ve ilaç alınabilirdi.
*askeriyenin üç saatlik harcaması ile 3,5 milyon çocuğun yaşam şartları düzelir 5 saatlik askeri harcama yerine Afrika’da her yıl 1 milyon çocuğun ölümü engellenirdi.
*Bir adet uçağa harcanan para ile 35 milyon çocuğun 4 yıllık öğrenim olanağı karşılanırdı.
*23 adet F-16 uçağına harcanan para ile 1,6 milyon insana 10 yıl yetecek yiyecek sağlanırdı.
*1 adet nükleer denizaltının maliyetiyle 48 milyon kişi için temiz içme suyu sağlanırdı.
*1 uçak gemisine harcanan para ile 400 bin kişi bir yıl beslenirdi.
(***http://www.mehmethekim.com/genel-kr-mainmenu-70/317-bunlari-blyor-musunuz/5960-neler-yapilablrd.html) ve ( trt teleteks yayını 24.01.2005 )
Son olarak insanlara bir hatırlatma ve Alemlerin Rabbine iman etmiş Müslümanların kalplerini huzura kavuşturan bir ayetle konuyu kapatıyorum.
BismillahirRahmanir Rahim:
“Allah kendisine iman edip salih amel işleyenleri yeryüzünde halife (iktidar sahibi) kıldığı gibi onlardan sonra gelenleride halife (iktidar sahibi ) kıldığını, onlardan razı olduğu dini (İslamı) yeryüzünde hakim kılacağını, korkularından sonra onları güvene erdireceğini vaat etti , çünkü onlar yalnız bana ibadet edip hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Her kim bundan sonra yüz çevirirse işte onlar fasıkların ta kendileridir.” (Nur suresi 55. ayet meali)
İslam ile değişmek ve değiştirmek ümidiyle selametle kalın inşaallah.
Kardeşiniz; Murat genç