Sözlükte evlilik; iki kişinin aile kurmak üzere ruhen ve bedenen ömür boyu sürecek şekilde bir araya gelmesi şeklinde geçmektedir.
İslam da ise kadının erkekle, erkeğin kadınla birlikteliğini, bu birlikteliklerinden doğan her şeyi düzenleyen bir nizam vardır. Bu nizam içtimai nizamdır.
Evlilik sünnettir, dinimizde yapılması tavsiye edilir:
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Evlenmek benim sünnetimdir. Her kim benim sünnetimle amel etmezse benden değildir. Evleniniz, zira ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övünürüm.” (Kenz’ul-Ummal)
“Evlenen, imanın yarısını tamamlamış olur, kalan yarısı hakkında ise Allahtan korksun!” (Taberânî.)
Hadislerden de anlaşılacağı üzere evlenmek önemli bir konudur. Fakat günümüzde evlilik gittikçe zorlaşmakta ve hatta bir hayli zorlaşmış ve içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Gençler evlilik öncesi ve sonrası bin türlü tuzağa düşmektedirler. İslam’dan uzak kapitalizm kokuşmuş düzeninde tuzağa düşmemek neredeyse imkânsızlaştırılmıştır. Evlilik anlayışı kapitalizme göre şekillendirilmeye çalışılmış ve İslami içtimai nizam neredeyse yok olmaya yüz tutmuştur. Kapitalizm ideolojisi İslam’a taban tabana zıt olması hasebiyle birçok hususu etkilediği gibi evliliği de etkilemiştir şüphesiz. Sistem zehirli fikirlerini neredeyse tüm tebaasına yayması oldukça başarılı bir sonuç vermiştir. Bunu günümüzde canlı öreklerle görmemiz mümkündür.
Kimisi evlenmek istemiyor, diploma, iş, kariyer planlarına öncelik tanıyor. Kimisi evlenmeye gerek duymuyor ve bu içgüdüsünü farklı şekillerde gidermeye çalışıyor. Kimisinin maddi durumu elvermiyor, kimisinin konumu beğenilmiyor, kimisinin yaşı tutmuyor, kimisi kendine güvenmiyor,.. vs.
Öncelikle belirtmek gerekir ki evlenmek istemeyen ve bu ihtiyacını bastırmaya çalışanlar başarısız olacaktır veya harama düşecektir. Zira insanın 3 içgüdüsü vardır. Bunlar tapınma içgüdüsü, beka (var olma) içgüdüsü ve nevi (karşı cinse meyil) içgüdüsüdür.
İçgüdünün dışa yansıyan belirtisi, tezahürü tedavi edilebilir, telafi edilebilir hatta bastırıla bilinir ve yok edilebilir. Fakat bu vaziyet içgüdülerde mümkün olmaz. İçgüdüler tezahürlerin aksine insanın fıtratından bir parçadır. Bu yüzden bastırılması imkânsızdır. Bastırılmak istenilen içgüdüler birçok yanlış sonuç doğurabilir, harama sürükleyebilir.
Günümüzde harama, zina ve eşcinselliğe başvuran gençlerin sayısı bir hayli çoktur. Zina haramdır. Bu ayet ve hadislerle sabitlenmiştir:
Allah Teâlâ söyle buyurmuştur: “Zinaya yaklaşmayın! O; hayasızlık, çirkin, aşağı bir iş, kötü bir yoldur.” (İsra 32)
Resullullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Yemin ederim ki, birinin başına demir çivi sokulması, yabancı bir kadına dokunmasından daha hafiftir.” (Taberani)
Eşcinsellik ise sapıklıktır! Haramdır. Geçmişte birçok kavim bu azgınlıkları nedeniyle helak olmuşlardır.
“Hani Lut da kavmine şöyle demişti: ‘Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasızlığı, çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan(azgın)bir kavimsiniz’ Kavminin cevabı: “Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış” demekten başka olmadı” (Araf 80-82)
“(Elçiler-Melekler)Dediler ki: ‘Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık).Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va’dolunan (azab) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?” (Hud 81)
“Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz)çığlık yakalayıverdi. Anında(yurtlarının)üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık. Elbette bunda ‘derin bir kavrayışa sahip olanlar’ için gerçekten ayetler vardır. O(şehirde) gerçekten bir yol üstünde(hâlâ) durmaktadır.” ( Hicr 73-76)
Evet, anlaşılacağı üzere evlilik bastırılamaz. Bastırılırsa harama, sapıklığa götürür.
Gençlerin yanı sıra anne-babaların evlilik hakkındaki fikirleri de değişmiştir. Kapitalizm de her şey para etrafında döner. Bu sistemde eğer paran yoksa değerinde yoktur. Fakat varsa her şeyi söyleme ve yapma yetkisine sahipsindir! . İnsanlar kapitalizm de yaşadıkları için kapitalizmin birçok fikir, değer ve normlarını kendi hayatlarına almıştır. Durum böyle olunca insanlar maddeye, dünyalıklara çok önem vermektedir
Bir genç evlenmek istese dinine, imanına bakmaksızın ev, iş, araba yani maddi yönüne bakılmakta, önem verilmektedir. Gösterişe ise bir ayrı önem tanınmakta düğün salonu, arabası, gelinliği derken hesap pahalıya patlıyor ve olan gençlere oluyor. Hâlbuki Resul Sallallahu Aleyhi Ve Sellem söyle buyurmuştur:
“(Kadınla) dört şey için evlenilir: Malı, soyu, güzelliği ve dini için. Öyleyse, elleri toprak olası, sen dindarını al!” (Buhârî.)
Ve şöyle buyurdu:
“Dininden ve ahlâkından hoşnut olduğunuz biri sizden kız istemeye gelirse, verin! Vermezseniz, yeryüzünde kargaşa ve büyük bozgunculuk olur.” (Tirmizî.)
Bir başka sorun milliyet veya fikir(?) ayrılığıdır. Evlenmek isteyen genç başka bir milletten veya fikirden(?) olduğu için geri çevrilmesi de doğru değildir. Hiçbir millettin bir başka millette üstünlüğü yoktur. Dinimizde millet ayrımcılığı ve milliyetçiliğinde yeri yoktur.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
“Rabbiniz bir, babanız bir. Arabın arap olmayana, kırmızının karaya üstünlüğü yoktur! Üstünlük, günahlardan sakınıp iyi kulluk etmekledir.” (Taberânî.)
Bu genç evlenemediği için haram yola başvuracak anlamına gelmez. Zira Resul Sallallahu Aleyhi Ve Sellem bir başka hadisinde söyle buyurmuştur:
“Ey gençler topluluğu! Gücü yeteniniz, evlensin. Çünkü bu, gözü haramdan daha iyi korur, edep yerini de.
Gücü yetmeyen ise, oruç tutmalıdır. Çünkü orucun, şehveti kırma özelliği vardır.” (Buhârî.)
Peki, evlilik sonrası?
Evlilik öncesinin yanı sıra evlilik sonrası kadın ve erkek İslami içtimai nizamı etüt etmedikleri ve hayatlarında uygulamadıkları için evlilikler sağlıklı ve uzun ömürlü olmuyor. Bunu istatistiklere bakarak netliğe kavuşturalım;
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, yılda 500 ila 600 bin çiftin evlendiğini, 100 bin çiftin ise boşandığını söyledi.Bakan Şahin, Türkiye’de yılda 500 ile 600 bin evlilik olduğuna dikkat çekerek, “Yılda 100 ila 200 bin de boşanma meydana geliyor. Bu rakam 2001 ekonomik krizinde en yüksek değere ulaşmış ve 140 bin boşanma meydana gelmiş. 2008 de bir yükselme oldu ama alınan tedbirle bu düşürüldü. Biz bunların hiç birinin olmaması için 3 boyutlu sistemimizi çalıştırıyoruz. İlk olarak evlilik öncesi eğitime başladık. Nikah öncesi artık eğitim veriyoruz” şeklinde konuştu. (aktifhaber)
Bilinmelidir ki evliliğin sağlıklı yürütülebilmesi için ‘evlilik’ okullarında verilen eğitim yanlıştır ve sorunu ortadan kaldırmayacaktır. Bunun sebebi ise bu okullarda İslami değil aksine batıl fikirlerle çözüm aranmasıdır. Bu fikirler çözüm üretmeye muktedir değildir. Zira batıl fikirler insanlar tarafından üretilmiştir. Bir insanın sadece kendi fikri ile bir diğer insanın sorununu çözmeye gücü yetmez. Çünkü insan, aciz ve sınırlıdır. Batıl fikirler insanın fıtratına aykırıdır. Yukarıda da belirtiğimiz gibi İslam da kadın erkek ilişkisini düzenleyen bir nizam zaten vardır. İçtimai nizam kadın erkek birlikteliklerinden doğan alakayı düzenleyen nizamdır. Sorunları çözmek için İslami içtimai nizama başvurulmalıdır.
Sorunların en büyüğü erkek ve kadının kapitalizmin fikirlerinden etkilenmeleridir. Bilhassa kadının. Kadına bin türlü oyun ve entrika ile zehirli fikirler enjekte ediliyor; kendi ayaklarının üzerinde dur, kocanın eline bakma, başkasına muhtaç olma, kendi paranı kazan, özgür ol! Bu fikirler kadının beynine işleniyor ve kadını çalışmaya itiyor. Özgürlük sanılıyor fakat Kapitalizm kadını kullanıyor!
Devam edecek..
Zehra Garipel