Soru:
Etiyopya Dışişleri bakanı Adhanom, “Güney Sudan hükümeti müzakere heyeti ile Riek Machar yanlılarının barış görüşmeleri için 01 Ocak 2014 tarihinde Addis Ababa’ya ulaşacaklarını” bildirdi. Sonra “Görüşmelere başlarken Bor’da savaşın devam etme olasılığı için endişe duyuyorum” diye de ekledi. Savaş, saldırı ile savunma arasında dönüp duruyor. Bazen biri, bazen de diğeri üstünlük sağlıyor. Güney Sudan, 15 Aralık 2013 tarihinden beri şiddetli savaşlara tanıklık ediyor, hatta iç savaşa dönüşmesinden korkuluyor. Savaş, Salva Kiir tarafından yardımcısı Machar, kendisine karşı darbe yapmakla suçlandıktan sonra başladı.
Soru şudur: Tüm bunların arkasında ne var? Bunun, bölge üzerinde Amerika ile Avrupa arasında sömürgeci rekabet ile bir ilgisi var mıdır? Ya da bu, yerel aşiretler arası bir çekişme midir?
Cevap:
Bunu cevaplamak için yerel gerçeklik ve onunla ilintili olanlara, ardından uluslararası konumlara ve uzantılarına bir göz atmak gerekiyor.
1- Güney Sudan’ın ayrılmasına ve orada bir devletin kurulmasına nezaret eden Amerika olduğu herkesçe bilinmektedir. Amerika, tüm isyancı ve hareketleri tek bir çatı altında toplamak için 1983 yılında John Garang liderliğinde Sudan Halk Kurtuluş Hareketi adlı ayrılıkçı bir hareket oluşturdu. Bir açıdan durum böyledir. Diğer yandan Amerika, ülkedeki nüfuzunu pekiştirmek, sonra da Güney Sudan’ı ayırmak amacı ile 1989 yılında Ömer el-Beşir ve işbirlikçilerini iktidara getirdi. Bilfiil Güney Sudan ayrıldı, Kuzey ve Güney’i ile Sudan’da Amerikan nüfuzu iyice yerleşti. Bununla birlikte Avrupa ve özellikle İngiltere, imkânlar el verdikçe Sudan’daki eski nüfuz ve ajanları aracılığıyla tekrar Sudan’a nüfuz etmek için girişimde bulunuyordu. Ya da en azından kısmi de olsa Sudan’da Amerika’ya ortak olmak istiyordu.
2- Amerika’dan önce İngiltere de ayrılma fikrini destekleyenler arasındadır. 1955 yılından beri Sudan’da ayrılık naralarını kulaklara fısıldayan İngiltere’dir. Amerika, 1983 yılında Garang hareketini kurduğunda, İngiltere de bu hareket içinde kendi adamlarının yer alması için uğraştı. O dönemde Riek Machar, endüstri mühendisliği ve stratejik planlama eğitimi için İngiltere’de idi. Kuruluşunda yer almak ve bu harekete katılmak üzere Sudan’a döndü. Onunla o zaman hareketin lideri John Garang arasında bir çatışma ve savaş meydana geldi. Ardından 1991 yılında hareketten ayrıldı. John Garang, Riek Machar’ı İngilizler ile işbirliği yapmakla suçladı. Machar’ın eşi, Emma McQueen İngiliz’di ve İngiliz yardım organizasyonu örtüsü altında çalışıyordu. John Garang, onu da İngiliz istihbaratı ile çalışmakla itham etti. Kendisi ile Machar arasında dönen savaşın bir Emma savaşı olduğunu dile getirdi. Daha sonra Emma, Nairobi’de 1993 yılında bir trafik kazasında öldürüldü. Machar, Garang hareketinden ayrı, ayrılıkçı bir hareket oluşturarak ayrılık yolunda yürümeye çalıştı. Özellikle de 1997 yılında bağımsız ayrılıkçı bir taraf olarak Ömer el-Beşir ile görüşmelere başladı. Ama bu konuda başarılı olamadı. Aksine Garang önderliğindeki Halk Hareketi, popülerliğini ve etkinliğini korudu. Bu nedenle Machar, İngilizlerin teşviki ile tekrar Halk Hareketine geri dönmek istedi. Mensup olduğu Nuer kabilesinin ağırlığı olduğu için Amerika, vakasını bildiği halde geri dönmesini kabul etti. Liderliği altında onu kontrol etmek ve kuşatmak için Garang’a, onun geri dönüşünü kabul etme talimatı verdi. Çünkü Amerika, Güney Sudan’ın ikinci büyük kabilesinin onun arkasında olması nedeniyle onun ağırlığını biliyordu. Bununla beraber Garang, onu hareket içinde ikinci adam olarak atamayıp, yerine rütbesi daha düşük olan Salva Kiir’i atayınca hareket içinde ikisi arasında anlaşmazlık çıktı.
3- Bu son savaş, başkent dışında diğer bölgelere de yayıldı. Jonglei eyaletinin başkenti Bor ve Doğu Equatoria eyaletinin başkenti Torit’e kadar uzandı. 18 Aralık 2013 tarihinde Reuters’in Güney Sudan ordusunun sözcüsünden bildirdiğine göre ordunun Bor kentinin kontrolünü kaybettiğini doğruladı. Ancak daha sonra ordu, Bor’u geri aldı. 01 Ocak 2014 günü gelen haberlere göre Machar güçleri, Bor şehrinin büyük çoğunluğunun kontrolünü ele geçirdiler. Kısa bir süre önce haberler, Machar güçlerinin Salva Kiir ordusunun geri çekilmesinden sonra kontrolü sağladığını bildirdiler. Güney Sudan hükümeti, 26 Aralık 2013’de isyancıların bazı petrol kuyularını ele geçirdiklerini ve Yukarı Nil eyaletinin başkenti Malakal şehrinin yarısını kontrol ettiklerini kabul etti. Yukarı Nil, petrol üretiminde çok büyük öneme sahip bir eyalettir. Güney Sudan Cumhurbaşkanlığı sözcüsü, Machar yanlısı isyancıların kentin diğer bölümünün kontrolünü ele geçirmelerini önlemek için mücadele ettiklerini söyledi. Çatışmalar, parçalanmış ülkenin yarısını etkisi altına aldı. Yani toplam on eyaletten beşinde yer yer çatışmalar var. Bunlar, Jonglei, el-Vahdet, Merkez Equatoria, Yukarı Nil ve Doğu Equatoria eyaletleridir. Bu da çatışmaların, çok büyük boyutlara ulaştığını, isyancı güçlerin kaybedilen şehir ve bölgelerin kontrolünü ele geçirmeye ve onları geri almaya çalıştıklarını göstermektedir. Tüm bunlar, çatışmaların öyle kolayca sona ermeyeceğine dair bir işarettir. Çatışmalar şiddetlendikten üç gün sonra BM Genel Sekreteri, “Güney Sudan’daki durum hakkında derin endişe duyuyorum. Bu bir siyasi krizdir ve siyasi diyalog yoluyla hızla ele alınması gerekir. Aksi takdirde şiddetin diğer eyaletlere yayılma riski var ve biz bunun işaretlerini görüyoruz.” dedi. [18.12.2013 BBC]
4- Bu bölgede nüfuz sahibi olan Amerika, bu olaylar karşısında şiddetli endişelerinin olduğunu belirterek, durumu kontrol altına almak için zaman kaybetmeksizin hemen harekete geçti.
A- Başkan Barack Obama, Kongre’ye gönderdiği bilgilendirme mektubunda “Durumu yakından takip ettiğini ve Güney Sudan’daki elçilik de dâhil mülkiyetlerinin ve vatandaşlarının güvenliğini desteklemek için belki bir çalışma yapabileceğini.” söyledi. [23.12.2013 AFP] 21 Aralık 2013 tarihinde Bor havaalanı yakınında Amerikan uçaklarına ateş açılması nedeniyle dört Amerikan askeri yaralandı. Amerikan Başkanı mektubunda “Bu askerlerin, Güney Sudan’dan Amerikalıların tahliye edilmesi operasyonuna katılmak için CF 22 tipi uçak gemisine ulaşan yaklaşık 45 kişilik askeri bir grup içerisinde yer aldıklarını.” ifade etti. [20.12.2013 Reuters] Devamında “Son günlerdeki çatışmalar, Güney Sudan’ı geçmişindeki karanlık günlere geri götürüyor. Bugün, ülkenin geleceği tehlikede altındadır. Amerika Birleşik Devletleri, Cuba’nın köklü bir ortağı olmaya devam edecektir.” diye de sözlerine ekledi. [20.12.2013 BBC]
B- Obama’nın Ulusal Güvenlik danışmanı Susan Rice ve diğer üst düzey yardımcılar ile görüşmesinden sonra Beyaz Saray’dan yapılan bir açıklamada, “Askeri güç kullanarak iktidarı ele geçirme girişimi, uzun bir süredir ABD ve uluslararası toplum tarafından verilen desteğin sona ermesine neden olur. Obama, Güney Sudan liderlerinin Amerikan vatandaşları ve personelini korumak için çabalarımızı destekleme sorumluluklarının olduğunu vurguladı ve bu çatışmanın barışçıl yolla ve müzakereler ile çözülebileceğine dikkat çekti.” denildi. [22.12.2013 Associated Press]
C- Donald Booth’u Özel Elçi olarak Güney Sudan’a gönderen Kerry ise, şunları söyledi: “Güney Sudan liderlerinin kendilerine bağlı silahlı grupları kontrol altında tutmalarının zamanı gelmiştir. Sivillere saldırılardan hemen vazgeçilmeli, etnik ve çeşitli siyasi gruplar arasında şiddet dalgasına bir son verilmelidir. Başkan Kiir ile temasa geçtim ve tüm Güney Sudanlıların başkanı olarak ondan Sudan vatandaşlarını koruma ve barış üzerinde çalışmasını talep ettim.” [21.12.2013 Fransa 24] ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jen Psaki “Dışişleri Bakanı John Kerry, açıkça şiddetin devam etmesi halinde Güney Sudan’ın bağımsızlığı sırasında elde edilenlerin kaybedileceğini söyledi.” dedi. [22.12.2013 BBC ve Associated Press]
D- ABD’li Özel Elçi Donald Booth, Salva Kiir ile bir araya gelerek “Güney Sudan’ı yıkan şiddeti durdurmak için bir dizi tedbirleri.” tartıştılar. ABD’li Özel Elçi Booth, “Salva Kiir, kendi meslektaşı tarafından belirlenen en kısa sürede önkoşul olmaksızın krizi sona erdirmek için Riek Machar ile görüşmelere başlamaya hazır.” olduğunu söyledi. [24.12.2013 DPA Alman Basın Ajansı] Booth, “Cuba’da tutuklu 11 SPLM militanının durumunu görüştüğünü ve bu insanların güvende olduklarını ve iyi muamele gördüklerini” bildirdi.
E- Aynı ajans, Amerikan Savunma bakanlığından “ABD’nin, istendiğinde yardım sağlamaya hazır olmak için güçlerini İspanya’dan Cibuti’ye doğru harekete geçirdiğini.” aktardı.
F- Güney Sudan ile ilgili meselede Amerikan ajanları, özellikle Uganda, Etiyopya ve Birleşmiş Milletler Salva Kiir’in yanında yer aldılar.
– Uganda Cumhurbaşkanı Yoweri Museveni, “Ülkesinin Güney Sudan devletindeki krizin barışçıl yolla çözüme ulaşması için İGAD [Doğu Afrika Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi] mekanizmalarını destekleyeceğini” söyledi. Museveni, bu mekanizmaları reddettiğinde nerede olursa olsun Başkan Yardımcısı Riek Machar ile savaşacaklarını ve galip geleceklerini belirtti. [30.12.2013 el-Cezire.Net] Uganda New Vision gazetesi de 20 Aralık 2013 Cuma günü “Ugandalı askerlerin, kargaşa yaşanan başkente güvenliği geri getirmek amacıyla Güney Sudan hükümetinin isteği üzerine Cuba’da konuşlandırıldıklarını.” bildirdi. Aynı gazete Ugandalı özel kuvvetlere bağlı birimin havaalanındaki güvenliğin ihlal edilmesine adlarının karıştığını ve son günlerde Güney Sudan ordusunda birbirine rakip kesimler arasındaki çatışmalardan sonra Ugandalı vatandaşların Cuba’dan tahliyesine yardımcı olduklarını söyledi. [21.12.2013 el-Cezire]
– Etiyopya’ya gelince, İGAD heyeti başkanı Dışişleri bakanı Adhanom, Salva Kiir’in devlet başkanı, Machar’ın ise isyancılar ya da muhaliflerden kabul edilerek Etiyopya’da müzakerelerin bir an önce başlaması için çabalamaktadır. Bütün bunlar, müzakerelerin Salva Kiir’den yana olduğunu göstermektedir.
– Amerika’nın harekete geçirdiği BM’ye gelince, Güvenlik Konseyi Güney Sudan’daki uluslararası barış güçlerinin sayısını 6000’den 12.500’e yükseltilmesine karar verdi. Bu da meselenin çok ciddi göründüğünün göstergesidir. Cuba’daki BM temsilcisi Hilda Jenson 25 Aralık 2013 günü ülkede olup bitenin bir güç mücadelesi olduğunu söyledi. Savaşın etnik temele dayalı olmasının kabul edilemez olduğunu açıkladı ve krize etkin çözüm bulmak için tarafların müzakere masasına oturmalarının gereğine vurgu yaptı. [25.12.2013 Reuters] Yanı sıra bu temsilci, BM sözleşmesinin VII. BÖLÜM uyarınca sivilleri korumak için güç kullanımına başvurulabileceği ile tehdit etti.
Bütün bunlar gösteriyor ki bu olaylar, Amerika’nın lehine değildir. ABD’nin bu bölgedeki nüfuzuna zarar veriyor. ABD askerlerinin hayatı tehdit altındadır. Bu nedenle Amerika, en üst düzeyde teyakkuza geçerek Güney Sudan’a verdiği desteği sona erdirmekle tehdit etti. Güney Sudan’ı ayırmak, Amerika’nın Obama döneminde gerçekleştirdiği en önemli başarılardan biridir. Bu nedenle Amerika, kısa süre içinde Güney Sudan’da Obama döneminde elde ettiği kazanımı kaybetmek istemiyor. Görünen o ki bölgedeki Amerikan nüfuzuna ciddi bir tehdit söz konusudur. Amerika, büyük bir ihanet sayılan ve hayal bile edilemediği bu tavizleri, Ömer el-Beşir rejimi yoluyla elde etti. Amerika, Güney Sudan’ı Sudan’dan ayırıp, nüfuzu ve sömürgesi altına koyarak, sömürgeci projesini uygulama olanağı buldu. Amerikan ajanları ve yukarıda belirttiğimiz BM’nin tavrı da Amerika’dan yanadır. BM, Kiir’e yardım etme eğilimindedir. Müzakere için Machar’a ciddi baskı uyguluyor. Ya da kuvvet kullanmak ve VII. BÖLÜM ile tehdit ediyor.
5- Avrupa’nın konumuna gelince, Avrupa medyasının özellikle Fransız ve İngiliz basınının Riek Machar’dan yana tavır aldıkları, onunla yapılan görüşmelere özen gösterdikleri ve ilk günden itibaren onun yaptıklarına odaklandıkları görülmektedir. Salva Kiir hükümeti ile Machar arasında devam eden savaşın, etnik ve kabile savaşı olduğu yaygarasını yaydılar. Bundan amaçları, büyük ölçüde Avrupalıların nüfuzunu Güney Sudan’dan kovan Amerika’ya karşı çatışmayı kendi lehlerine alevlendirmek ve istismar etmektir. Amerika, olayların kurgulanmasında, anlaşmaların imzalanmasında ve yapay ayrı bir devletin kurulmasında Avrupalılara bir rol vermeksizin sorunun dizginlerini elinde tutmaktadır.
A- İngiliz Radyosu BBC, 18 Aralık 2013 tarihinde Machar ile bir mülakat yaptı. Machar, “Başkent Cuba’da patlak veren şiddet eylemlerinin sorumluluğu doğrudan Salva Kiir’e aittir. Machar’ı darbe girişimi ile suçlayarak, hükümetinin başarısızlığını örtmeye çalışmaktadır. Etnik ve aşiret şiddetini kışkırtıyor. Ortada darbe girişimi diye bir şey yoktur. Savaşın, Cumhuriyet Muhafızlarının üyeleri arasında var olan bir çatışma nedeniyle patlak verdiğini.” söyledi. BBC, “Güney Sudan Cumhurbaşkanı Salva Kiir tarafından geçen Temmuz ayında yardımcısı Riek Machar’ın görevden uzaklaştırılması ile birlikte ülkedeki siyasi gerginliğin arttığını.” sözlerine ekledi. Reuters 26 Aralık 2013’de Machar ile yapılan bir röportajda onun, “Ben, vahşi bir ormanın içindeyim. Müzakere konumumu iyileştirmek için elimden ne geliyorsa yaparım.” dediğini aktardı.
B- Uluslararası Fransız Radyosu da 19 Aralık 2013’de Riek Machar ile yaptığı bir röportajda Machar “Ben, iktidardaki siyasi parti olan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’ni ve askeri kanadını [Ülkedeki silahlı kuvvetleri] Salva Kiir’i ülkenin başından uzaklaştırmaya çağırıyorum. İktidarı bırakma koşuluyla müzakere etmek istiyorsa, biz hazırız. Ancak gitmek zorundadır. Çünkü artık halkımızın birliğini koruyamıyor. Sinek öldürür gibi insanları katlediyor ve etnik savaşı alevlendirmeye çalışıyor.” dedi. Bu, dün Salva Kiir tarafından önerilen müzakere teklifine bir yanıt olarak geldi. Uluslararası Fransız Radyosu 25 Aralık 2013 tarihinde aktardığına göre Machar, “Evet, biz görüşmelere hazırız ve heyetlerde oluşturulmuştur.” dedi. Amerikan medyası görmezden gelirken Avrupa medyasının Riek Machar’a gösterdiği bu ilgi, Avrupalıların bu kişi ve yaptıklarına yönelik olumlu bir bakışa sahip olduklarını gösterir.
C- Avrupa medyasının Machar ilgisi yanı sıra İngiltere de Kenya’daki ajanları aracılığıyla harekete geçti. Kenya Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta, 26 Aralık 2013 günü Cumhurbaşkanı Salva Kiir ile görüşmek için Sudan’a geldi. Arabuluculuk için Salva Kiir ile bir araya gelen Kenya Devlet Başkanı şunları söyledi: “Güney Sudan, gelişmekte olan bir devlettir. Gelişme programından kendisini uzaklaştıran her şeyi terk etmeli ve hikmetle hareket ederek masum can kaybını durdurmalıdır.” [26.12.2013 Reuters] Kenya Devlet Başkanı, bu açıklaması ile ima yoluyla Salva Kiir’i zımnen suçluyor. Bu da Kenya’nın Salva Kiir karşıtı ve Riek Machar yanlısı bir tutum aldığını gösteriyor. Aynı zamanda onun bu tavrı, İngiliz tutumunu ifade etmektedir. Doğu Afrika Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi arabuluculuk grubunda yer alan Kenyalı yetkililer, hükümet yetkilileri ile Güney Sudan’daki Machar yanlısı isyancıları, tarafsız sahada müzakerelerin başlaması yönünde teşvik ettiler. Kenyalı sözcü Karnja Kibcho gazetecilere verdiği demeçte şunları söyledi: “Biz, müzakerenin çözüm olduğuna inanıyoruz. Kenya Nairobi’de bu alanda kolaylık sağlamak için hazırdır. Taraflar müzakereleri kabul etmelerine rağmen hâlâ tarih ve mekânı belli değil. Her bir taraf, çok sert tutum alıyor.” [24.12.2013 DPA] Böylece İngilizler, Güney Sudan’a geri dönebilmek için Kenya üzerinden etkili bir rol oynamak istiyor.
6- Bu incelemeden hareketle:
A- Machar ve yandaşlarını harekete sevk eden İngilizlerdir. Bunların İngiltere ile ilişkileri var. İngiltere, etkili bir rol oynamak amacıyla Güney Sudan’a yeniden geri dönmek için çalışmaktadır. Çünkü Güney Sudan’ı tekrar nüfuzu altına almak istiyor. Machar’ın hareketliliği Amerika’yı çok tedirgin etti. Bu yüzden Amerika durumu kontrol altına almak için ilk günden itibaren en yüksek düzeyde ve hızlı bir şekilde harekete geçti. İktidar değişikliği olup darbeciler ya da isyancılar yönetimi ele geçirirlerse, Güney Sudan’a desteğini sonu erdirmekle tehdit etti. Haberlerde belirtilene göre uçaklarına ateş açıldı, Machar’ın kontrolündeki bölgelerde askerleri yaralandı. Böylece Amerika, itidal ve sükûneti koruyabilmek için BM askerlerinin sayısını iki katına çıkardı.
B- Sorunun Amerikan ajanları arasında bir iktidar mücadelesi olmadığı görülüyor. İki farklı sömürgeci tarafa sadık ajanlar arasında bir çatışmadır. Şayet tek sömürgeci devlete tabi ajanlar arasında bir çatışma olmuş olsaydı, durum bu noktaya varmazdı. Bilindiği üzere Amerika, iki buçuk yıldır Güney Sudan’da bir devlet kurmak için çalışmaktadır. Güney Sudan’ın ayrılması idaresi döneminde Obama’nın en büyük başarılarından biri olarak kabul ediliyor. Bu nedenle bu sömürgecilik projesinin bizzat Obama döneminde başarısızlığa uğraması istenmiyor.
C- Salva Kiir Amerika’nın sadık bir ajanıdır. Amerika, onun bir sonraki dönem için de aday olmasını ve otoritesini güçlendirmesi için uğraş vermektedir. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı makamına göz diken ve bunun için çekişenlerin tasfiye edilmelerine onay verdi. Başlarında Riek Machar olmak üzere bunların Salva Kiir ile olan uyuşmazlıkları çok eskilere dayanır. Amerika, bunları kontrol etmek ve gözetim altında tutmak kastıyla sözde Sudan Halk Kurtuluş Hareketine katılmalarına sessiz kaldı. Çünkü bunlar, farklı hareketler içinde yer alsalardı, kontrolü dışındaki bu hareketlerin, rakip Avrupa devletlerine özellikle de İngiltere’ye açılan kapı olacaklardı. Dolayısıyla bu, Amerika’nın projelerini engelleyebilirdi.
D- İngiltere’nin Salva Kiir’i devirmek ve Amerika’nın yerine geçmek üzere başlattığı bu mücadelede başarılı olması beklenmemektedir. Çünkü Amerika, hızlı davranarak bu hamleyi başarısız kılmak için tüm ağırlığını ortaya koydu. Bunun yanı sıra bu konuda Uganda, Etiyopya ve BM gibi ajanlarının faaliyetleri de dikkat çekicidir. Ayrıca İGAD heyeti başkanı Etiyopya Dışişleri Bakanı, tarafların müzakereyi kabul ettiklerini bildirdi. Bu ise hükümet tarafının ağır basacağı anlamına gelir. Çünkü müzakere, hükümet ile isyancılar olarak adlandırılan hükümet karşıtı güçler arasında olursa, hükümet kefesi ağır basacak demektir.
E- Avrupa özellikle de İngiltere, iktidara ortak olmak amacıyla Machar ve kabilesini harekete sevk etmek için elinden geleni yapmaya çalışacaktır. Ama bunun başarı şansı pek yüksek değildir. Kiir, el-Cezire ile yaptığı bir röportajda şu sözleriyle bunu kesin olarak reddetti. “Machar’ı isyanında ödüllendirmemek gerekir. Ülke iktidarını paylaşma hakkına sahip değildir.” [01.01.2014 el-Cezire] Buna ek olarak Amerika ve ajanları Kiir’in desteklenmesine çok büyük önem veriyorlar.
Bu yüzden Güney Sudan hükümetinin Amerikan hattında devam etmesi muhtemeldir. Bununla beraber Nuer kabilesinin ağırlığı nedeniyle Machar’ı hoşnut edebilecek bir üslup takip edilecektir. Buna rağmen yine de kor devam edecektir. Nüfuz alanları hakkında çekişen rakip sömürgecilerin durumuna göre, herhangi hafif bir rüzgârın esmesi ile kor alevlenip ateşe dönüşmeye hazır olacaktır.
29 Safer 1435
01 Ocak 2013
Kaynak: Hizb-ut-tahrir.info