Home / News / HİZB-UT TAHRİR / BASIN AÇIKLAMALARI / Müslüman Kardeşlerin Terörist Grup İlan Edilmesi
islam devleti default

Müslüman Kardeşlerin Terörist Grup İlan Edilmesi

-Basın Açıklaması-

Geçici Hükümet Tarafından Müslüman Kardeşlerin Terörist Grup İlan Edilmesi Darbe Yönetimine Karşı Çıkan Herkesi Terörize Etme Girişimidir

H. 24 Safer 1434 / M. 27 Aralık 2013

el-Beylavi hükümeti, 25.12.2013 Çarşamba günü Müslüman Kardeşleri terörist grup ilan etti. Ülkenin kuzeyindeki Dekahliye valiliği emniyet müdürlüğü binasını hedef alan patlamada 16 kişi öldü. İşte ilan, bu patlamanın ardından geldi. Grubun bu patlama ile bağının olduğunu gösteren herhangi bir kanıt olmamasına rağmen yine de terörist grup ilan edildi. Hâlbuki Ensar Beytu’l Kudüs adı verilen bir grup, bombalı saldırının sorumluluğunu üstlendi. Dr. Hazim el-Beylavi, patlamadan hemen sonra hükümetin resmi sözcüsü aracılığıyla bunu kamuoyuna duyurdu. Bu da grubun, yasal olarak terörist grup ilan edilmesi için olayın istismar niyetini teyit eder. Nitekim içişleri bakanlığı sözcüsü Tümgeneral Hani Abdüllatif, 26.12.2013 Perşembe günü bir basın açıklamasında “Müslüman Kardeşler grubunu terörist grup olarak tanımlamak, kadın olsa bile ona bağlı yürüyüşe öncülük edenlerin idam ile yargılanmalarını gerektireceğini.” söyledi. Ona bağlı herhangi bir yürüyüşe katılanların ise beş yıl hapis cezası ile cezalandırılacağını vurguladı. Hükümetin, bunu kimin yaptığına ve kimin teşvik ettiğine ilişkin olayla ilgili herhangi ciddi bir soruşturma yapmaksızın Müslüman Kardeşler gurubunu böyle bir suçlama ile itham etmesi şaşırtıcı değildir. Darbenin ilk anından itibaren geçici hükümet, bu gruba ve üyelerine terörist grup olarak muamele ediyor. Darbe yönetimi, bu grubun üyelerini takip etmekten, tutuklamaktan, hapse atmaktan ve cinayetten bir an olsa bile geri durmadı. Nitekim dernekleri ilga edildi, mal varlıklarına ihtiyati tedbir kararı kondu. Son olarak da merkez bankası 1055 sivil toplum örgütünün mal varlıklarını dondurduğunu açıkladı. Darbe yönetimi o sivil toplum kuruluşlarının bazılarının Müslüman Kardeşler ile bağlantılı, bazılarının da onların sempatizanları olduklarını söyledi. Merkez bankası, 40 kadar bankaya bu derneklerin mal varlıklarına ihtiyati tedbir kararını bildirdi. Biz, burada Müslüman Kardeşler grubunun avukatlığını yapacak değiliz. Biz daha önceki birçok bildirilerimizde, ne Cumhurbaşkanlığı ne de bakanlıklar gibi mevcut laik sistemlere katılmanın caiz olmadığını defalarca vurguladık. Bu yolun, haram olmasının ötesinde işe yaramadığı daha önceleri kanıtlandı. Aslında bu yol, kötü vakanın hiç bir şeyini değiştirmez. Doğru çalışma, şuan ki bozuk sistemi ortadan kaldıran ve tek seferde bir bütün olarak İslam’ı uygulayan kapsamlı ve köklü değişim çalışması ile söz konusu olur. Nitekim bu Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’inmetodu ve yoludur. Ama bununla birlikte biz, gerçek ciddi herhangi bir kanıt olmaksızın herhangi bir suçlamayı kabul etmeyiz. Sadece intikam ve öç arzusu, mevcut çatışmayı darbe ve kalıntıları lehine sonuçlandırmak için bu yola başvurulması kabul edilemez. Şuana kadar henüz geçici hükümet, grubun terör eylemlerine karıştığını destekleyen herhangi bir kanıt ortaya koymuş değildir. Şüphesiz geçici hükümet tarafından Müslüman Kardeşlerin terörist grup ilan edilmesi darbe yönetimine karşı çıkan herkesi terörize etme girişimidir. Bu, tüm İslami hareketler ile mücadele etmek ve terörizm suçlamasıyla onları yaftalamak için planlanmış bir niyetin yürürlüğe konulmasıdır. Aslında olması gereken bu hükümetin istifa ettiğini açıklamasıdır. Ya da en azından gerçek bir kanıt olmaksızın suçlama yöneltmeden önce içişleri bakanını görevden almalıydı.

Ne gariptir ki hiç kimse Yahudi istihbaratına suçlama yöneltmedi ya da uzaktan bile işaret etmedi. Ya da kirli hedeflerine ulaşmak için her türlü yolu meşru sayan Mısır’daki Batılı istihbarat örgütlerini hedef göstermedi. Mısır, sömürgeci devletlerin istihbaratının bir yuvası idi ve hâlâ da öyledir. Bu devletlerin tek bir hedefi vardır, Mısır’ın laik bir devlet olarak kalması ya da onların nüfuzu ve otoritesi altında yarı-laik güç olarak varlığını sürdürmesidir. Yahudiler ile kalıcı barış antlaşmasına bağlı kalması ve kâfir devleti Amerika ile stratejik ilişkilerin korunmasıdır. Mısır’da kötüleşen bu güvenlik koşulları ve taraflar arasında bu zorlu iktidar mücadelesi altında herkese şunu söyleriz: Nübüvvet metodu üzere İslami Hilafet Devleti olmaksızın ne insanın bir değeri vardır ne de emniyet ve istikrar söz konusudur. Hilafet Devletinde yönetici bir kalkandır, arkasında savaşılır ve onunla korunulur. Tebaanın kanı, malı ve namusu koruma altındadır. Hizb-ut Tahrir olarak bizler, herkese kan dökülmesini sona erdirmek için Mısır’a Hilafet Devletini yeniden geri getirmek üzere bizimle çalışmaya davet ediyoruz. İster Müslüman isterse gayri Müslim olsun, Mısır’daki tüm insanların güvenlik ve barışını temin edecek yegâne sistem Hilafettir.  وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ   “Şüphesiz ki Allah, kendi dinine yardım edene mutlaka yardım eder. Şüphesiz ki Allah, çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” [Hac 40]

 

Şerif Zâyid
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti
Medya Bürosu Başkanı

www.hizb-ut-tahrir.org | www.hizb-ut-tahrir.info |www.turkiyevilayeti.com

Ayrıca...

Tutuklamalar İle Ne Bizi Korkutabilirsiniz Ne de Hilafeti Engelleyebilirsiniz

22 Eylül 2020 Salı günü Antalya Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınan 14 Hizb-ut Tahrir mensubu …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir