Home / News / HABER / DAVA / Gündemin Nabzı: “Suriye’de Kadın Olmak”

Gündemin Nabzı: “Suriye’de Kadın Olmak”

Bu ay Gündemin Nabzı’nda Suriye’deki kadınların dramını Haykırış belgeselinin yönetmeni Tülay Gökçimen’le konuştuk. Bugüne kadar 5 kez belgesel yapan Tülay Gökçimen, son belgeseli olan Haykırış’ın tanıtımı için bugün de Köklü Değişim Dergisinde, Ankaralı Müslümanlarla buluştu.

Söyleşimiz ilk olarak sözlerin en güzeli olan Kuran tilaveti ile başladı. Akabinde Haykırış belgeselinin gösterimi yapıldı. Belgesel gösterimi salondaki hanımların gözyaşları içerisinde tamamlandı. Belgeselde 10 farklı kadının tarifi imkânsız 10 farklı acısına ışık tutan Gökçimen, Suriye’de 4 yıldır devam eden devrimin en masum ve en savunmasız kesimini konu edinmişti. Suriye sınırındaki mülteci kamplarında yaşayan eşlerini ve en az bir evladını yitirmiş Suriyeli kadınlar, Haykırış belgeseli aracılığı ile tüm dünyanın bildiği ama kimsenin söylemeye cesaret edemediği gerçekleri haykırdılar.

   Belgesel gösteriminin akabinde ise Gündemin Nabzı programı Tuba Sivren’in Tülay Gökçimen’e sorduğu sorularla devam etti.

   Suriye’den Türkiye’ye gelen mültecilerin büyük umutlarla Türkiye’ye geldiğini ancak bir çoğunun beklediği ilgi ve alakayı göremediğine değinen Gökçimen, kamplardaki insani dramın Türk halkının utanç tablosu olduğunu söyledi. Çekimler sırasında bir saat bile dayanamadığı fiziki koşulların ne kadar gayri insani olduğunu anlatırken Suriyeli mültecilerin abdest alacak temiz bir sudan bile yoksun olduğunu ve hatta birçoğunun salgın hastalık sebebi ile hayatını kaybettiğini söyledi. Kadınların bu gayri insani şartlara tahammül etmelerinin sebebini ise “Birçok Suriye’li kadının en büyük isteği tecavüze uğramadan ölmek.” diyerek açıkladı.

Gökçimen ,Suriyeli kadınların en iğrenç işkence metodu olarak tecavüzlere maruz kaldığını, bugüne kadar açıklanan resmi rakamlara göre 6000 kadının tecavüze uğradığını ve gayri resmi rakamların  ise çok daha fazla olduğunu söyledi. Belgeseli yapmaktaki çıkış noktasının da kadınlara uygulanan tecavüzler olduğunu ifade eden Gökçimen, Müslümanların yaşanan bunca acıdan sonra nasıl tepkisiz kalabildiğini anlayamadığını söyledi. Ümmetin BM’den medet umar halini ise Bosna örneğini vererek  “Bosna’da kadınlara tecavüz edilirken de ümmet BM’den yardım bekliyordu. Bugün Suriye’de kadınlara tecavüz edilirken de hala BM’den medet umuyorlar. Bizi ancak ümmetin birliği kurtarabilir.” dedi. 

Mültecilerin en büyük sorunları arasında ilaç sıkıntısı olduğuna vurgu yapan Gökçimen: “Suriye’deki Müslümanlar sadece kimyasal silahlarla, varil bombaları ile öldürülmüyor. Hayatta kalanlar da en çok ilaçsızlıktan ölüyorlar. Bugün en basit bir ağrı kesici bile Suriye için çok önemli.” dedi.

Türk halkının Suriye’den gelen mültecilere içlerinde duyarlı insanlar olmakla beraber ekseriyetinin ümmet perspektifinden bakmadığını, birçoğunun milliyetçi duygularla yapılan yardımları hoş karşılamadığını söyleyen Tülay Hanım, Türkiye halkının “ensarlık” görevini hakkıyla yerine getiremediğine vurgu yaptı. Bugüne kadar savaş yaşamamış olan Türkiye halkının Suriye’de yaşananları çok iyi tasavvur edemediklerine değinen Gökçimen, “Suriyeli Müslümanlarla birlikte ensar olmanın ne demek olduğunu anladık. Ensarlığı bize onlar öğretiyor.” dedi.

Ayrıca ümmetin Filistin ve daha bir çok İslami belde konusunda gösterdiği duyarlılığı Suriye konusunda  göstermediğinden  dem vuran Tülay Gökçimen: “Bu imtihan sadece Suriye’lilerin değil, tüm islam ümmetinin imtihanıdır.” diyerek Müslümanları duyarlı olmaya davet etti.

Son olarak ise salondaki dinleyicilerden bugün konuşulan konuları tekrar düşünmelerini ve çevrelerindeki insanları Suriye’de olup bitenler konusunda haberdar etmelerini isteyen Gökçimen:  “Suriye’yi unutmayalım ve unutturmayalım.” diyerek konuşmasına son verdi.

Söyleşimiz, salonun yapılan duaya iştiraki ile son buldu.

Görseller…

Köklü değişim

Ayrıca...

Gaziantep’te Köklü Değişim “HİLAFET” sayısını tanıttıkları için 7 Müslüman’a Gözaltı

Şanlıurfa’dan sonra Gaziantep’te de Köklü Değişim Dergisi’nin “Hilafet” kapak konulu Mart sayısını tanıttıkları ve yaptıkları …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir