Geçtiğimiz hafta Pazartesi gününden bu yana işgalci Yahudi ordusu, yine bir Ramazan ayında daha uçak ve füzeleriyle Gazze halkına karşı kirli bir savaş başlattı. Masum insanları, çocukları, kadınları, topyekun aileleri ve savunmasız herkesi öldürüyor. Mukaddes topraklara gönderdiği binlerce füze ile yüzlerce Müslüman’ı katlediyor. Evleri ve arazileri harabeye çeviriyor.
İslam beldelerindeki Müslüman yöneticiler ise bildik kınama açıklamalarını tekrarlamaktan bıkmadılar. Yaptıkları açıklamaların öncekilerden tek farkı, daha sert bir üslup ile Yahudi varlığını kınamalarıdır. Filistin yönetimi lideri Mahmut Abbas’ın ihanetini artık bilmeyen yok.
Peki ya Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yöneticileri ne yaptı? Biri halef diğeri selef olmayı bekleyen iki yönetici, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan kınama açıklamaları yapmakla yetindiler. Bu kez Washington-Ankara telefon hattının başına Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu geçti. ABD Dışişleri bakanı John Kerry ile görüşen Davutoğlu, ABD’den Gazze’ye İsrail’in saldırılarını durdurması için uluslararası toplum kanalı ile baskı yapılması talebini iletti. Sonrasında ise terörist devlet ABD’nin eli kanlı Dışişleri bakanı Mısır’a bir ziyaret gerçekleştirme kararı aldı. Niçin m? Mısır’ın eli kanlı katili Sisi, ateşkes için arabulucu olacak. Sonra Mısır’ın bu zalim ve katil lideri kahraman olacak. Sonra da Türkiye Cumhuriyeti Devleti dahil bir çok ülke ve parti Mısır’ın bu zalim yöneticisini tanıyacak.
Ey Yöneticiler! İşte ABD’nin ipi ile kuyuya inmenin bedeli budur. Kafirler sizi öyle bir dipsiz derin ve kör kuyunun içine çektiler ki; artık çıkma da çıkamıyorsunuz. Hala daha bu kör kuyunun dibinde kurtuluş arıyorsunuz. Hala sıkıştığınızda Washington ile telefon bağlantısı gerçekleştirmeyi bir iş sanıyorsunuz. Artık sizin bu sudan ucuz telefon görüşmeleriniz ümmete çok pahalıya mal oluyor. Artık ümmet kirli ve pahalı faturalarınızı malları ve kanları ile ödemek istemiyor. Ümmet, kutsal Mescid-i Aksa toprakları üzerinde işgalci olarak duran Yahudi varlığı İsrail’i meşru görmüyor. Siz ise Filistinli muhlis Müslümanlara işgalci İsrail’in varlığını 1967 sınırlarına razı olacak şekilde kabule zorlayarak tanıtmak istiyorsunuz. Sizin hem işgalci İsrail hem de Hamas yönetimini 2012’de yapılan ateşkes anlaşmasına dönmeye çağrınız bundan başka bir şey için değildir. Mısır’da aynı çağrıyı yapıyor. Çünkü bu çağrıyı yapmanızı bizzat ABD sizden istiyor. İşgalci Yahudi varlığının bu küstahlığı ve cesareti sizi hiç mi rahatsız etmiyor. Güçsüz ve savunmasız körpe bebelere karşı işlediği katliamları daha ne zamana kadar izleyeceksiniz? Yoksa önceki yıllarda döktüğünüz gözyaşlarınız sahte timsah gözyaşlarımıydı? Ordularınızı kışlalarınızdan çıkarmanızla birlikte Yahudi varlığının kalbinde büyük korkuları yaşatacağınızın farkına ne zaman varacaksınız?
Ey Müslümanlar! İşte ümmetin başında kendini Müslümanların yöneticisi-emiri sanan kişileri gördünüz. 1948’den beri mübarek topraklarda çıban gibi duran fitnenin başı bir avuç Yahudi varlığı karşısında ne kadar da zelil durumdalar. Sanki zillet halkası boyunlarına sımsıkı geçirilmiş. Ey Müslümanlar! O halde sizleri, tüm Müslüman kardeşlerinizi ve İslam tebaasından olan herkesi kalkanı ile koruyacak Raşid bir Halifeyi ikame etmek için çalışmaya var mısınız? İlk talimatı Yahudi varlığı İsrail’in kutsal topraklardan temizlenmesi olacak Raşid Halifenin tebaası olmak istemez misiniz? O halde bu hayırlı davet yolunda çalışanlarla sizlerde çalışın. Onlara destek olun. Umulur ki Allah sizin ameliniz ve yardımınız ile rahmetini ve nusretini gönderir ve İnşaAllah yeniden İkinci Raşid-i Hilafet Devleti bu topraklarda kurulur.
Hizb ut tahrir turkiye