Home / News / YAZARLAR / Mahmud Gıtal / KOBANİ ULUSLARARASI GÜCÜN SURİYE’YE GİRİŞ KAPISI MI?
islam devleti default

KOBANİ ULUSLARARASI GÜCÜN SURİYE’YE GİRİŞ KAPISI MI?

Günlerdir medya, siyasasiler ve devletler Kobani ile meşgul. Batı basınının baş köşesine oturmuş ve Amerika’nın güncellerinden olmuş bir meselenin herhalde çok önemi olması gerekir.

Basında da geçtiği gibi Kobani’nin bulunduğu yer uluslararası devletleri ayağa kaldıracak büyük bir öneme sahip değildir. Ayrıca enerji kaynaklarına sahip olan bir bölge de değildir. Peki nasıl oldu da dünya’nın bir çok önemli meselelerini geri planda bırakan bir sorun haline dönüştü?!

Burada şu hususu belirtmek gerekir. Dünyanın gidişatını yani siyasetini büyük devletler belirler. Diğer devletler ise onun siyaseti etrafında dönerler. Bu olayı öncelikli mesele haline getiren günümüz süper gücü (!) sayılan Amerika’dır. Siyasetinde tökezle de dünya siyasetine yön vermeye devam etmektedir. Dünyada elini attığı hiç bir mesele çözüme kavuşmayıp proplemler yumağına dönüşmüştür. Buna rağmen birinci devlet vasfını elinden kaçırmamak için çıkışlarını sürdürmektedir.

Kobani’ye döneceğiz fakat önce şunu belirtelim. Bugün Ortadoğu’nun birtek Kobani meselesi yoktur. Bölgenin neresine bakarsanız bakın çözülmesi gereken onlarca mesele vardır. Bu gün Filistin meselesi, Kudüs -Mescid-i Aksa- unutulmuş en son sıralara konmuştur. Aynı şekilde Müslümanların yaşadığı her beldede Kobani’yi gerilerde bırakacak onlarca mesele vardır. Bunların geri plana itilmesini ise bir gazeteci arkadaşın şu cümleleri ile dile getirelim:

Başörtüsü ile alakalı bir protestodayız. Katılım oldukça yoğun ve ses getirecek düzeyde… Tanıdık gazeteci simalardan biri ile konuşuyoruz: Herhalde bu protesto birinci haber olur? Cevabı; açıkça size şunu söyleyeyim; ben basın mensubu olarak bir çok şavaşlara, olaylara şahid oldum. Afganistan’da, Irak’ta, Sudan’da… Öyle olaylara şahid oldum ki bu mutlaka birinci haber olur diyerek gazeteme gönderiyordum. Fakat şaşkına dönüyorsunun. Sizin birinci haber olur dediğiniz haber iç sayfaların en alt köşelerinde, ufacık başlıklarla geçiştirilmiş. Çok önemsediğimiz haberleri; hayvan severlerin haberi veya zengin bir kişinin çocuğunun geçirmiş olduğu kaza gerilerde bırakmış. Onun için birinci sayfada çıkacağına garanti veremem…

Amerika siyasetiği gereki birçok meseleleri gerilere atmış Kobani meselesini birincimesele haline getirmiştir. Malesef batı güdümlü dünya medyası yeri geldiğinde basit bir meseleyi ayyuka çıkartırken çok önemli bir meseleyi de basitçe geçiştirmektedir.

Fakat genel bir bakışla şunu söylemek mümkündür. Dünyanın neresinde Müslüman var ise o bölgede mutlaka Müslümanlarla alakalı derin sorunlar vardır. Hatta bu o düzeye çıktı ki katliamlar, sürgünler, eziyetler, tecavüzler… günlük hayatın birer parçası haline geldi. Bu zorluklardan kurtulmak istedikçe Müslümanlar üzerinde baskı o denli artırıldı. Suriye’de olduğu gibi. Suriye’deki gelinen durumu artık anlatmaya söz bulamıyoruz.

Filistin meselesi gibi Suriye meselesi de  Müslümanların gündemlerinden uzaklaştırılmak isteniyor. Kobani meselesi zalim Esad’ın yaptığı zulmü çoktan geride geride bıraktı. Hergün varil bombaları ile ölen onlarca kişi haber sütunlarının en alt köşesinde yer alıyor. Hatta yer verilmiyor. Onu da geçtik; artık batı ittifakı tarafından Esad’ın görevden uzaklaştırılması şöyle dursun yönetiminin kurtarılmaya çalışıldığını görüyoruz.  Esad’ı devirmek isteyen Müslümanların tepesine bombalar yağıyor, Esad’ın zulmünden kaçan Müslümanlara artık bölge ülkelerince sığınma hakkı tanınmıyor, hatta Lübnan gibi yerlerde kaldıkları kamplar dağıtılıp perişan bir halde bırakılıyor. Türkiye sınırkapılarından alınmayan yaralılar ölüyor, yaralılar tartaklanıyor. İçler acısı… Dünyaca bir bölge halkı cezalandırılıyor. Suçları İslam’ı istemek, Allah’ın emirlerine göre yaşamak. İşte kafirlerin karşı çıktığı da bu. Amerika’nın, müttefiklerinin ve onların uzantısı olan kukla yöneticelerin saldırganlığı da bu sebepten.

Şam banyölerine kadar ilerleyen Müslümanların her zorluğa karşı durmamaları, Amerika’nın istediği şekilde demokrasiyi benimseyerek masaya oturmamaları kafirleri daha da çıldırtıyor ve de korkuturyor.

Önce NATO çerçevesinde alınan kararla hava saldırıları meşrulaştırıldı. Müslümanların mevzileri ve onları destekleyenler bombalanmakta.  Fakat havadan yapılan saldırılar yeterli olmadığı için mutlak bir şekilde kara harakatı gerekmektedir. Şu an Amerikan’nın yapmak istediği girişilecek olan bir kara harakatını meşrulaştırmaktır. Dünya kamuoyunun Kobani için ayağa kaldırılması bundan dolayıdır. Suriye topraklarına meşru bir ordunun gönderilmesi için Kobani geçiş kapısıdır. Aslında Ürdün üzerinden bunu deneyebilirlerdi fakat Kobani gibi bir yer seçildi. Tabii bu bazı nedenlerden dolayıdır:

1- Amerika Kobani üzerinden bu meseleyi Fransa, İngiltere, Almanya gibi batı ülkelerinin istekle hareket edeceği bir mesele konumuna getirdi. PKK’nın uzantısı olan PYD bilindiği gibi batılılar tarafından desteklenmektedir. Ayrıca İslam karşıtı söylemleri ve yapılanması ile onların bir parçası halindedir. Dolayısı ile buraya yapılan saldırı başta Amerika olmak üzere diğer batı ülkeleri tarafından hoş karşılanmayacak ve destek verilecektir. Hatta bu meseleden dolayı Rusya’nın dahi Suriye politikasında yumşadığını görüyoruz.

2- Peşmergelerin devreye konması ile Kuzey Irak Kürt Özerk Yönetimi devlet katagorisinde meşrulaştırılmaktadır. Türkiye yöneticileri Peşmerge güçlerini meşru bir yönetimin  ordusu olarak görmektedir. Mecliste alınan ülke üzerinden yabancı askerlerin geçmesi kararına da ters düşmemektedir. Bu da gösteriyor ki Irak’ta resmi bölme işleminin Amerika tarafından  hızlandırılmaktadır.

3- Peşmerge güçlerinin girmesi ile birlikte Suriye topraklarına resmen yabancı bir gücün girmesi sağlanmış olacaktır. Bu mesele önümüzdeki günlerde BM gündemine taşınarak meşrulaştırılıp arkasından diğer ülkelerden kara birliklerinin girişinin önü açılmış olacaktır.

4- İŞİD’in ısrarla o bölgede tutulması, çarpışmanın uzaması Irak’ın bölünmesi ve Suriye’nin bir parçanın alınmasının başlangıcıdır. Çünkü Amerika İŞİD’in hemen yok edileceğinden bahsetmiyor bu savaşın uzun süreceğinden bahsediyor. Bu demektir ki; ileride bölge paylaşımı için İŞİD’le masaya oturulabilir. Bu işin olmasa da yerine geçirilecekbir yapılanma ile deolabilir. İŞİD bu işin ilk ayağıdır. Aksi halde starejik bir öneme sahip olmayan Kobani bölgesinden, bunca kan kaybetmesine rağmen İŞİD çoktan uzaklaşıp gitmesi gerekirdi.

Böylece Kobani’den başlamak Suriyede’ki Müslümanları doğrudan karşılarına almamak, hatta yanlarında hareket etmesini sağlamak (bu doğrultuda Özgür Suriye Ordusu’nun bölgeye gönderilmesi de söz konusu. PYD’nin buradaki şartı gelenlerin demokrat olması…) ve bölge ülkeleri (Ürdün, Türkiye gibi) ve bölge halklarını kızdırmadan hareket etmektir.

 Türkiye herne kadar PYD’ye PKK’ bir kolu olmasından dolayı yardım konusunda isteksiz davranış sergiliyor gibi gözükse de şu hali ile Amerika’nın bölgede tasarladığı siyasetin önüne geçemez.  Geçemeyeceklerini saatbaşı aldıkları değişken kararlarında görüyoruz. Amerika’nın aldığı kararları uygulamak için koşuşturuyorlar. Allahu Teala bunlar hakkında şöyle buyuruyor:

وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ

“Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa onların sözlerini dinlediğin zaman sanki elbise giydirilmiş (bir yere dayandırılmış) kütük gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır; onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl da Hak’tan döndürülüyorlar?” (Munâfikûn 4)

Saltanatı salllanan yöneticiler, sağı-solu yıkan, taruman eden kafirler telaşa kapılmışlardır. Yaptıkları ve yapacakları o günün gelişini etkilemeyecek, Allahu Teala’nın vaat ettiği saatte nusret elbet gelecektir.

“…Sonra Zorba Diktatörlük olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği sürece olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra da Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır…” Sonra sükut etti.” [İmâm Ahmed rivâyet etti.]

Mahmud Gital

Ayrıca...

islam devleti default

FİKİRLER LABATUAR ÜRÜNÜ DEĞİLDİR. DİNDE İCAT (!) İÇTİHAD DEĞİL FESADA KOŞMAKTIR!

Yaşam devam ederken günden güne yeni icatlar ve buluşlar neşet etmektedir. Buna paralel olarak insanların …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir