Köklü Değişim Dergisi Diyarbakır Temsilcisi Burhan Ercan, Hizb-ut Tahrir’li gençlere yönelik süregelen baskıları ve Diyarbakır Emniyeti’nde yaşananları anlattı.
Geçtiğimiz gün Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı 5 Müslüman genç hakkında -Hizb-ut Tahrir’e Yönelik Yargı Zulmüne Dur De- başlığı altında cami çıkışı imza topladıkları için dosya açmış ve ifadelerini istemişti. İfade vermek için Diyarbakır Emniyet’ine giden Köklü Değişim Dergisi Diyarbakır Temsilcimiz Burhan Ercan ile röportaj gerçekleştirdik.
İşte o röportaj;
Köklü Değişim: Savcılık tarafından en son siz ve 4 kişi hakkında açılan soruşturmanın sebebi neydi?
Burhan Ercan: İmza kampanyası düzenlediğimiz ve açtığımız stantlarda Köklü Değişim Dergisi bulundurduğumuzdan dolayı onlara göre “terör örgütü propagandası” yapmış bulunuyoruz. Bunu suç olarak kabul eden mahir(!) savcılığımız soruşturma başlatmış. Bundan dolayı Terörle Mücadele tarafından aranıp ifade verdik.
Köklü Değişim: İfadelerinizde size sorulan sorular nelerdi?
Burhan Ercan: Sorularda niçin imza topladığımız soruldu. Buna verdiğim cevaptan sonra Hizb-ut Tahrir’in Diyarbakır ve Türkiye sorumlusu kim, sohbetler yapıyor musunuz, nasıl ve nerde bir araya geliyorsunuz gibi sorular sordular. Ben buraya imza kampanyası için geldim ve sebebini açıkladım neden olayı farklı bir noktaya çekip bir örgütsel yapı oluşturmaya yönelik bu tür sorular soruyorsunuz, dedim. Onlar daha iyi anlayıp mağduriyetinizi ifade etmeniz için, diyerek absürt bir cevap verdiler. Ben de bu sorularınızın maksadı mağduriyetleri gidermek değil yeni mağduriyetler oluşturmaya yönelik yaptığınız bir şeydir, dedim.
Hizb-ut Tahrir kendini fikri ve siyasi bir hareket olarak tanımlıyor. Dünyanın birçok yerinde çalışma yapmaktadır. Toplumla iç içe olup şeffaflık ana ilkesidir. Fikirlerini yeraltında değil milyonlara açık bir şekilde haykırmaktadır. Kendi sitelerinde ve yaptığı konferanslar da neye inanıyorsa ve neyi amaçlıyorsa hiç çekinmeden deklare etmektedir. Bir siyasal partiyi, bu tür sorularla marjinalleştirmek ve sanki hücre tipi bir yapılanmaymış gibi muamele etmek doğru değildir.
Köklü değişim Dergisini nereden temin ediyorsunuz diye bir soru da sordular. Cevaben dedim ki; yani temin etmek filan bu tür nitelendirmeler neden? Bomba mı alıyoruz. Bildiğiniz legal olarak her ay çıkan yasal bir dergi dedim.
Sorulan ilginç sorulardan biri de Türkiye’yi bölmek istiyor musunuz soruydu. Biz ulus ve vatan merkezli düşünmüyoruz ki bölücülük fikrimiz olsun. Ümmet merkezli düşünüp bütün İslam beldelerini tek çatı altında birleştirecek ve onları batılı emperyalist güçlere karşı koruyacak Raşid bir halife istiyoruz dedim. Ayrıca Türkiye, Osmanlı Hilafet Devleti’nden sonra bölünen ve parçalanan 54 devletten biridir. Fas’tan Endonezya’ya kadar İslami beldeleri bütünleştirecek olan bir projesi olan hareket nasıl bölücü olarak kabul edilebilir? El- insaf…
Köklü Değişim: Hizb-ut Tahrir için terör örgütü isnadına verdiğiniz cevap ne idi?
Burhan Ercan: Terör örgütü olmak için cebir ve şiddet eyleminin bulunması gerektiğini ifade ettim. Hizb-ut Tahrir’in kurulduğu günden bu yana hiçbir silahlı eylemde bulunmadığını izah ettim. Bunu da devletlerin ortaya koyduğu yasalar için ya da sizler için değil inandığı ve kendisini üzerine bina ettiği esaslar olan Kuran ve Sünnete aykırı olduğu için bunu yapmadığını ifade ettim.
Bu çok açık ve her kesim tarafından bilinen bir hakikatken Yargıtay 9. Dairenin tamamen hâkimlik değil kâhinlik yaparak, niyet okumalar üzerinden yaptığı içtihat sebebi ile bu nitelendirmenin olduğunu izah ettim. Emniyet ve Mit’in raporlarında dahi hiçbir şiddet eylemi olmamasına rağmen ilerde Hilafet devleti kurduklarında Hristiyanlara karşı cihat ilan edecekler diyerek terör örgütü olduğunu zorlama ve haksız bir karar ile belirtmiştir. Bu kararın büyük bir paradoks taşıdığını ifade ettim. Birincisi; hukuk olana hüküm verirken bu kararda hayali ve farazi olarak gelecekten, gerçekleşmemiş bir olay üzerinden hüküm veriliyor. Bu şuna benziyor ki sizin üzerinizde silah var. Siz adam öldürebilirsiniz. Size 30 yıl ceza verelim, dememize benziyor.
İkincisi sizler TSK’ya terör örgütü diyebiliyor musunuz? Hayır, Çünkü bir devletin ordusudur. İlerde olacak bir devletin ordusuna nasıl terör örgütü nitelemesi yapılabiliyor ki?
Bu açıklamalardan sonra polisler de terör örgütü olmadığını kabul ederek yargının bu kararı olup, resmi nedenlerden ötürü bunu dile getirdiklerini aktardılar.
Köklü Değişim: Bu haksızlıkların bitmesi için verdiğiniz çabalara rağmen haksızlığa ve zulme uğramanızın sebebini neye bağlıyorsunuz?
Burhan Ercan: Bunun sebebini emniyette de aktardım. Devlet bir beka, yani varlık korkusu yaşıyor. Kendini konumlandırdığı esas itibariyle kendini güvende hissetmiyor. Bunun içindir ki toplumsal yapıyı etkisi altına alacak sahih İslami bir hareket, düşman ilan ediliyor ve düşman ceza hukuku uygulanıyor.
Hâlbuki bizler onların dahi kötülüğünü istemeyip vahyin aydınlığında adil ve insani bir yaşamı arzuluyoruz.
Köklü Değişim: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Burhan Ercan: İslam hayatın bütün problemlerine çözüm üreten ve kalkınmayı sağlayacak yegâne ideolojidir. Beşeri sistemler şimdiye kadar insanlığa kan ve gözyaşından başka bir şey getirmedi. Eğer bizler gerçekten samimi isek ve İslami olduğumuzu iddia ediyorsak, Batılı emperyalist devletlerin dayattığı fikirler ve sistemlerden beri olmamız gerekir. Batılıları memnun etmek yerine Allah’ı memnun edecek eylem ve söylemlerde bulunmamız gerekir.
Yapacağımız hiçbir şey yanımıza kar kalmayacaktır. Bir gün öleceğiz ve her şeyin sahibi, âlemlerin Rabbi olan Allah’a hesap vereceğiz. Onun için zulmetmeyip ve zulmedenlere de meyletmemiz gerekir.
Selam hidayete tabi olanlaradır.
kokludegisim.net