Allah Subhânehu ve Teâlâ insanı yarattı. Ve insanı erkek ve dişi olarak çift yaratmasını kendi ayetlerinden kıldı. Şer-i hükümlere göre evlilik yoluyla aralarında sevgi ve merhamet var etti.
Allah Subhânehu ve Teâlâ bu hususu şöyle beyan etti:
وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” [Rum 21]
Ve İslam bu yaratılışın akabinde toplumu aile yolu ile inşa etmiş ve aileyi oluşturma yolunda da insanları evliliğe teşvik etmiştir. Çünkü evlilik, gözleri ve iffeti korur, nefse huzur verir. Aynı zamanda dini de korur. el-Buhari, Abdullah’tan rivayet ettiğine göre
كُنَّا مَعَ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم، فَقَالَ: مَنِ اسْتَطَاعَ البَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ، فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ، وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ، وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ، فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ
“Biz, Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yanındayken şöyle buyurdu:
“Kimin evlenmeye gücü yetiyorsa evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan korur.haya ve iffeti korur. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü orucun şehveti kıran bir gücü vardır.”
Aynı zamanda ailenin oluşturulması noktasında da şöyle buyurdu:
وَاللّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَجَعَلَ لَكُم مِّنْ أَزْوَاجِكُم بَنِينَ وَحَفَدَةً وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ
Allah, size kendi cinsinizden eşler var etti. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar verdi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı. ( Nahl 72 )
İslam evlilik yolu ile aileyi oluşturduktan sonra bu aile içerisinde de bir hukuk koymak sureti ile aile içerisindeki fertlerin bir birleri ile alakalarını düzenlemiş ve bir takım hak, yükümlülük ve sorumluluklar koymuştur.
İslam’ın gözettiği bu nizamlar ve değerlerin dışındaki bakış açıları ile oluşturulan ailelerin bugün iflas ettiğini görmekteyiz.
Bu nizamlar bünyesinde eşler arasındaki sorumluluk ve yükümlülükler olduğu gibi ebeveynlerle çocuklar arasında da bir takım sorumluluk ve yükümlülükler koymuştur.
Hatta Allah subhanehu teala anne ve babaya iyilik ve ihsanı Allah ve Resulünden sonraki en önemli husus kılma yolu ile Anne ve babanın değer ve önemini beyan etmiştir.
Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara “öf” bile deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle. (İsra 23)
İkisine de acıyarak tevazu kanatlarını indir. Ve şöyle de: “Ey Rabbim! Onların beni küçükten terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et.” (isra 24)
Bu hususta kitaplar yazılmış fetvalar verilmiş ve bu konunun ehemmiyeti hayli dikkat çekici bir şekilde işlenmiştir. İşte Allah ve resulünün talep ettiği davranışı ve sevgiyi ortaya koyacak olan çocuklar mutlak şekilde bu aile içerisinde yetişecektir. Bundan dolayı çocuklarımızı aile içerisinde yetiştirip eğitirken mutlak surette dikkat etmemiz gereken bazı hususlar vardır. Zira hiç unutulmamalıdır ki bu günün küçükleri yarının büyükleri olacaklar bu nedenle insanın hayata ilk adim atıp hayatı ilk olarak tanıdığı ortam aile ortamıdır ve buradaki eğitim ve davranışlarda o insanin kişiliğini oluşturmada çok büyük bir etkiye sahiptir.
Araştırmalara göre insanın en büyük gelişim dönemi 0 ila 6 yas arası olarak kabul edilmektedir. Çoğu insanın çocuk veya bir şey anlamaz diye algıladığı bu dönem aslında hayatın ilk şekillenmelerinin olduğu dönemdir. O nedenle ailenin ve aile içindeki eğitimin ve çocuklara karşı yaklaşımın ne kadar da önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Çocuklarımızı aile içerisinde eğitirken dikkat etmemiz gereken bazı hususlar var. Bunlar kişilere göre farklı olarak çeşitlendirilebilir (çocukları yetiştirirken aile içerisinde bir takım önemli hususlar vardır bu herkese göre öncelik bakımından farklılık arz edebilir fakat bu yazıda benim aldığım hususlar bana göre önemli olan başlıklardandır). Bu noktada bir kaç hususa değinelim inşallah:
-SEVGİ:
Çocuğun eğitiminde sevginin rolü yadsınamayacak kadar önemlidir. Sevgi; açlık, susuzluk gibi sürekli doyurulması gereken bir duygudur. Çocuk temiz havaya nasıl muhtaçsa, aynı şekilde sevgiye de muhtaçtır.
İnsan, ekmekle doyar, emekle büyür, sevgiyle yaşar. Çünkü varlığı var eden Allah, onu, sevgiyle yaratmış, sevmiş ve sevilmeyi istemiştir. Bu hususu ise Rum suresinde beyan etmiştir.
Aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. (Rum 21)
Ailede sevgiyi, ilgi doğurur. Deyim yerindeyse ilgi, sevginin hem anasıdır hem çocuğu. İlgisiz sevgi, iktidarsız sevgidir. “Seni seviyorum” deyip de sevginin ispatı anlamına gelen ilgi ve emeği göstermeyen biri, sevginin bedelini ödemekten kaçınıyor demektir. Bedeli ödenmemiş sevgi, haksız kazançtır. Evi cennetten bir köşe yapan şey sevgi, cehennemden bir çukur yapan şey ise sevgisizliktir. Sevginin cennetten bir köşeye dönüştürdüğü evlerde yetişen çocuklar, kendisiyle barışık, -kendine ve başkalarına- güvenen, güvenilen, sevecen, umutlu, hoşgörülü ve mutlu birer insan olarak hayata atılırlar.
Çocuğu sevmek kadar, çocuğa sevildiğini hissettirmek de gerekir. Sevgi, çocuğun ahlaki gelişim ve eğitimi için gerekli gübre ve su hükmündedir. İyi huylu bir çocuk olması ya da iyi notlar alması şartıyla değil de, şartsız olarak gerçekten sevildiğinin kanıtlanmasına ihtiyacı vardır. Peygamberimiz (sav),:
Çocuklarınızı çok öpün, zira her öpücük için size cennette bir derece verilir ki, iki derece arasında beş yüz yıllık mesafe vardır. Melekler öpücüklerinizi sayarlar ve sizin için yazarlar. (Müsned-ü Zeyd İbn-İ Ali) buyurarak bize sevgimizi çocuklarımıza göstermemiz konusunda teşvik etmektedir.
Sevmek sadece çocuğu öpmek, kucaklamak demek değildir. Çocukla bütünleşmek ve ona zaman ayırmak, onunla etkinliklerde bulunmaktır.
Sevgi aynı zamanda çocukla geçirilen ZAMAN anlamına da gelmektedir. Bunun için çocukla kaliteli zaman geçirilmelidir. Çocukla geçirilen zamanın süresi önemli değildir, çocukla neler paylaşıldığı önemlidir.
Sevgi, güzel davranışın ve ahlakın köküdür. Sevgi ışığıyla çocuğun hislerini iyi bir şekilde terbiye etmek ve onu yararlı hale getirmek mümkündür. Sevgi ve muhabbetten tatmin olmuş bir çocuk, şen bir ruha ve esenlik dolu bir kalbe sahip olur.
Peygamber (sav) sahabelerle birlikte otururken torunlarından biri yanına geldiği sırada kucakladı onu öptü ve kucağına oturttu. Bunu görenlerden birisi “Ey Allah’ın Rasulu benim on tane çocuğum var ve bugüne kadar da daha bir tanesini bile öpmedim” dedi. Bunun üzerine Rasul (sav): “Allah senin kalbinden merhamet ve sevgiyi söküp atmışsa, ben ne yapayım” diye buyurdu.
Bu da bize sevgiyi çocuklara aktarmanın ne kadar önemli olduğunu göstermekte. Zira Rasul (sav) onları öpmeyi, sevgi ve merhametle izah etmiştir.
-Yumuşak ama disiplinli olmak:
Çocuk eğitiminde disiplin, çocuğun topluma uyumunu sağlayacak istenen davranış alışkanlıklarını kazandırmak; ona sınırlarını öğretmek, iç denetim yapabilme becerisini kazandırmaktır.
Sağlıklı bir disiplin, sağlıklı çocuk yetiştirmenin temel koşuludur. Böylesi bir disiplin anlayışının amacı; çocukta sevgi ve güven ilişkisi geliştirmek, kendisiyle ilgili olumlu bir değer algısı oluşturmak, başkalarını anlayarak onların kişiliklerine ve farklılıklarına saygı duymasını sağlamaktır.
Bu disiplin yaklaşımında keyfiyet, bağırma/ çağırma, fevrilik, azarlama, yargılama, küçümseme, suçlama gibi davranışların yeri yoktur. Tam tersine; şefkat, uygun dille açıklama, sabır, KARARLILIK, TUTARLILIK ve empati vardır.
Böyle bir yaklaşımla karşılaşan çocuk, giderek kuralların kendisine eziyet etmek için değil, korumak ve gelişimini desteklemek için konulduğunu, ihtiyaçlarının göz ardı edilmeyerek kendisine değer verildiğini anlamaya başlar.
İdeal bir disiplin yaklaşımı sürekli yasaklara, nelerin yapılmaması gerektiğine odaklanan değil, nelerin yapılması gerektiğine odaklanan ve onları öğreten yaklaşımdır. Söz gelişi eve misafir geldiğinde çocuğa sürekli “Yaramazlık yapma!” diye uyarı yapmak yerine, uslu durduğunda ona “Misafir buradayken uslu durduğun için çok mutlu oldum.” deyip istendik davranışı pekiştirmek yeğlenmelidir.
Hepimizin amacı çocuklarımızın mutlu ve her anlamda sağlıklı büyümesidir. Bu amaca giden yolda kimi zaman hatalar da olması mümkündür. Bunlar süreklilik göstermediği takdirde telafileri mümkündür. Önemli olan, çocuğun temel ihtiyaçlarını göz önüne alan, onu kendine özgü yapısıyla “biricik” gören, SEVGİ ve DİSİPLİN kavramlarını dengeli bir harmanda buluşturmaya çalışan bir çabayı ve bakış açısını elden bırakmamaktır.
-Anne ve babanın eğitimi birlikte yapması:
En kötü ruhsal hastalık olan şizofreninin oluşma sebeplerinden biri de anne-babanın çocuğa verdiği mesajlar arasında tutarsızlık olmasıdır. Aynı konuda biri bir şey söyler, diğeri başka şey. Aynı olayda biri bir türlü davranır, diğeri başka türlü. Sonuç: Zihin bölünmesidir. O yüzden eşler önce kendi aralarında konuşup belli prensiplerde anlaşmalıdırlar. Çocuk hangi durumda nasıl bir tavırla karşılaşacağını bilmelidir.
Buradan da hissedilir ki, aslında iyi çocuk yetiştirmek için önce uyumlu bir evlilik yapmak lazımdır.
-Örnek olmak:
Zamanımızda hemen hemen her aile, çocuklarının kendilerini dinlemediklerinden şikâyetçiler… Bunda, çocuğun yetiştiği çevrenin, günümüz şartlarının önemli bir rolü varsa da, çocuğun örnek alacak kimse bulamaması da önemli bir etkendir. Bunun için bilhassa anne – baba ve çevre çocuklarına iyi bir örnek olmalıdır.
Bunların çocuğa söylediği sözlerin, nasihatlerin tesirli olması için, önce kendilerinin sözlerine uygun yaşamaları lazımdır. Aksi hâlde sözlerinin tesiri olmaz. Ana-baba, çocuğunun gözü önünde her türlü yalanı söyler, sonra da, “Oğlum/kızım, sakın yalan söyleme! Yalan çok zararlıdır” derse, bu sözün çocuk üzerindeki olumlu etkisi ne kadar olur!
Mesela, anne-baba çocuğa namaz kılmasını, doğru sözlü ve iffetli olmasını tembih edecekse, önce kendilerinin namazlarını muntazam kılması, doğru sözlü ve namuslu olması şarttır.
Bir baba, çocuğunun yalan söylememesini arzu ediyor ise, kendi şahsında asla bir yalancılık örneği vermemelidir! Kendi elimizle ve dilimizle çocuğa yalancılık tohumlarını ekmemeliyiz.
-Seviyelerine göre eğitim ve sorumluluk vermek:
Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde gelişmesinde mutlaka dikkat etmemiz gereken hususlardan biriside çocuklarımızın seviyelerine göre eğitim vermektir. Çocuklarımıza seviyelerinin üzerinde yapamayacakları işleri yüklemek onların kendilerine güvenlerini kaybetmelerine ve başarısızlığı kanıtsamalarına neden olacaktır. Bu nedenle çocuğumuza yapamayacağını bildiğimiz bir hususu bir görev olarak yüklemekten kaçınmalıyız. Yapacaklarına güvendiğimiz hususlarda yükümlülük verip onun yapmasına müsaade etmeliyiz. bunları da yine kontrolümüz altında olmasına özen göstermeli ve onu farkında olmadan korumamız altında tutmayı ihmal etmemeliyiz.
Bunların yanı sıra çocuk eğitiminde şu hususlara da dikkat etmeliyiz:
-Kolaydan zora doğru geçiş yapmak: İslam’ın namaz konusundaki metodu gibi, veya puzzel yapmak gibi
-İnternet gibi kitle iletişim araçlarının kullanımına dikkat etmek: bunlardan mahrum bırakmadan ve aşırıya gitmeden kontrollü bir şekilde faydalanmasını sağlamak
-Arkadaş çevresine dikkat etmek: çocuklarımızın arkadaşlarında seçici olmamız gerekir. Bütün bunları İslami ölçülerle sınırlandırıp bu şekilde eğitmemiz gerek.
-Yalancılıkla suçlamamak: Yukarıda da değindiğimiz gibi çocuğumuza istendik davranışları nakşetmeliyiz. Özellikle çocukta böyle bir haslet yokken bizim böyle bir ithamımız onu dolaylı olarak yalancılığa sevk etmek olacaktır
-Cezayı çabuklaştırmamalıyız: çocuğa hatasını düzeltmek için imkan vermeli, çocuğun başında ceza vermek için hazır vaziyette beklememeli tam tersi yaptığı hatasını ona idrak ettirip bunu düzeltmesi için imkan tanımalıyız.
Bu hususların hepsi onların kişiliklerinin ve insani yönlerinin oluşumu konusunu kapsadığı gibi çocuklarımızın Allah, Peygamber ve Din sevgisi ve eğitimini de kapsamaktadır. Çocuğun ilk 7 ila 8 yaşı onun akli ve şahsi gelişimi yönünden Anahtar konumu olan dönem ve bu dönem çocuğun aile ile en fazla beraber ve alakalı olduğu dönemdir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Ailenin önemi daha da fazla ortaya çıkmaktadır. İşte bu noktada çocuğumuza bu tür insani, ahlaki değerleri verirken aynı zamanda onun iki dünya saadetini sağlayacak olan eğitimini de bütün bu aşamaları verirken sevgiyle disiplinle ve anne baba birlikte kolaydan zora doğru ve çocuğun kapasitesine göre vermek zorundalar.
Öyle ki çocuk namaz kılma yaşına geldiğinde namazla ilgili bütün hususlar, oruç tutacağı zaman oruçla ilgili bütün hususlar ve hayata genç bir birey olarak başlayacağı zamanda hayatın bütün yönünü ve her alanının Allah’ın ve Rasulünün koyduğu ölçü, kanaat ve mefhumlara göre düzenlenmesi olduğunu kapsayan İslami eğitim dediğimiz İslam yaşam tarzı ve İslam kültürünü barındıran hususların bir çoğu ile çocuğumuz bezenmiş olarak hayata hazır olsun.
Yani kısacası dini eğitim dediğimiz hususların hepsini de yukarıda saydığımız bu aşamalarla birlikte yerine ve zamanına göre çocuğumuza vermeliyiz. Bireyler aile olmaya geçerken bu hususları göz önünde bulundurmalı ve ona göre Aile olmak için adım atmalı ve seçimini yapmalıdır.
İşte bu şekilde yetişen çocuklar bizim geleceğimizi bina etmede sorumluluk yükleyebileceğimiz çocuklarımız olacaklardır. Bu şekilde yetişen çocuklar ancak geleceğimizin teminatıdır. Ancak bu ihsasla yetişen çocukların bizim haklarımızı ve Allah cc. nin hakkını gözetesini ve Allah cc. nin aleme hidayet ve nur olarak gönderdiği bu dini hayata hakim kılmalarını bekleyebiliriz. Zira bu yol zor ve meşakkatli bir yol ve bu zorlu yola temeli zayıf olan bir şahsın katlanması mümkün değildir. Tıpkı yıkıcı bir deprem gibi böyle bir sarsıntıda binamızın ayakta kalması için nasıl ki sağlam bir temele ihtiyacımız varsa aynı şekilde İslam’ı hayata hakim kılma yolunda azimli ve kararlı olmasını beklediğimiz geleceğimizin de yani çocuklarımızın da sağlam bir karakter ve doğru bir İslami şahsiyete sahip olmalarını sağlamak zorundayız. Onlar bizim geleceğimiz ve geleceğimizi teminat altına almanın yolu ağaç yaş iken eğilir misali onları zamanında eğitmektir.
Bu eğitimin karşılığı ise hem bu dünyada hem de Ebedi hayat olan Ahiret yurdunda sunulacaktır. Zira ölümden sonra bize hayır olarak gelecek ve amel defterimize öldüğümüz halde iyilikler getirecek olan hususlardan biriside hayırlı evlat yetiştirmektir.
Yüce rabbimiz hepimize bu başarıyı elde edip hayırlı evlat olmayı ve hayırlı evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin.
velhamdülillahi rabbil alemin
Kenan Şahin