Kırgızistan Rejimi Hizb-ut Tahrir’li Müslüman kadınları basit gerekçelerle tutuklayarak cezaevine atıyor.
Kırgızistan Rejimi ülke genelinde Müslüman kadınlara yönelik baskıları arttırdı. İslami davet çalışmalarında bulunan Hizb-ut Tahrir’li kadınları hedefine koyan rejim, basit gerekçeler ile keyfi tutuklamalar gerçekleştiriyor.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kırgısiztan’da yaşanan gelişmeleri gündemine alarak basın açıklaması metni yayınladı.
İşte o açıklama;
Kırgızistan Kadınları: Terörizmle Suçlanmak Ya da Devlet Terörizmi Altında Yaşamak?
Kırgızistan polisi, 3 Mart 2015 tarihinde Bişkek’te Hizb-ut Tahrir’li beş kadının tutuklandığını duyurdu. Bazı medya da 11 Mart 2015’de Oş kentinde 22 yaşındaki Yulari Bint Rahman Can’ın tutuklandığını bildirdi. Yulari, iki çocuk annesidir ve 3 aylık bebeği ile birlikte gözaltına alındı. Yasaklı yayınlar bulundurmaktan tutuklandı. Yasaklı yayınlar dedikleri de 13 kitap ve 23 CD’dir. Sonra 19 Mart 2015’de de polis, Badghinsk bölgesinde Hizb-ut Tahrir’li kadınların tutuklandıklarını duyurdu.
Rejim, dindar Müslüman kadınlara yönelik şiddetli bir saldırı başlattı. Yasaklı yayınlar bulundurmak gibi çürük suçlamalarla onları tutukladı. Bu nasıl yasaklı yayınlar ki savunmasız kadınların bu yayınları evlerinde bulundurmalarından korkuluyor? Devlet ve devletin güvenliği için bir tehdit teşkil ediyor? İslami kitaplar veya CD’lerde Müslümanları telaşlandıran ve korkutan ne gibi şeyler olabilir ki? Bu iffetli kadınları tutuklamakla böbürlenip övünen polisin hiç utanma ve arlanma duygusu yok mu? Allah’a yemin olsun ki bu, insanların güvenliğini korumakla mükellef olanların alınlarına vurulmuş kara bir lekedir ve öyle de kalacaktır. Bu ümmetin sadık ve onurlu insanları onları bununla hatırlayacaklar, Halife de bu yüzden onları hesaba çekecek, işkence ve zulme maruz kalmış her Müslüman kadının öcünü alacaktır. Kadınlara karşı zorbalık yapan hükümetlerin zindanlarında korku dolu anlar yaşayan bebekli annelerin hıncını ve intikamını alacaktır.
Sözde terörle mücadele gibi tantanalı başlıklar altında kendi vatandaşlarına karşı terör estiren bir devlet ile karşı karşıyayız. Bu nasıl bir devlet ki kadını koruması gerekirken terörize ediyor. Korkularını gidermesi gerekirken korku ve dehşet saçıyor. Davet taşıyıcılarına karşı olan kini ve iktidar hırsı, gözlerini kör etmiş. Kollayıp gözetmesi ve her türlü beladan koruması gerekirken bebeği hapse atıyor, karanlık zindanlarda onu ağlatıyor. Bu nasıl vicdan ki üç aylık bebek, genç annesi Yulari’nin kucağında sırf kitap ve CD bulundurmak suçlamasıyla parmaklıklar arkasına atılıyor. CD ve kitaplar, Müslüman kadının zihnini beslemek, nefsiyetini güçlendirmek ve Yaratıcısına olan itaatine yardımcı olmaktan başka ne işe yarayabilir ki? Zalimler, Ceza Kanunu’nun 299. Maddesine aykırı olduğu halde bebekli bir kadını zindanlara atmak için neden bu kadar ısrar ediyorlar? Oysa 299. Madde uyarınca ancak vatandaşlar evlerinde terörizmle ilgili şeyler bulundurmak ya da yayınlamaya kalkmak koşuluyla cezalandırılabiliyor. Zalimler, kendi elleriyle yaptıkları kanunlara karşı düzenbazlık yapıyorlar ve işlerini gütmek yerine insanların işleri ile oynuyorlar.
Sözde demokrasi ve sahtekâr özgürlükler ülkesi olmakla övünen bu ülkede hâlâ Hizb-ut Tahrir, yasaktır ve terör örgütü olarak nitelendiriliyor. Hâlbuki yediden yetmişe herkes biliyor ki Hizb-ut Tahrir, fiziksel eylemleri benimsemez ve İslam Devleti kurmak için Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metodunu kendisine örnek edinir. Kırgızistan yargı ve medyası tarafından davet taşıyıcılarına karşı yürütülen bu savaş, düpedüz yalan ve uydurmadır. Zira Hizbin siyasi çalışma metodu ve maddi eylemi benimsemediği ile ilgili yaptığı resmi açıklamalar ortadadır. Buna rağmen onlar, Hizbin etkisini azaltmak, komplo ve yıkıcı projelerini muhalefetsiz geçirebilmek için Hizbe karşı savaş açmış durumdalar. Terör ve sindirme felsefesini perçinlemek ve ortalığa zulüm yaymak için terörle mücadele ediyorlar. Bu amaçla İçişleri Bakanı Melis Torganbayev, 11 Mart 2015’de düzenlediği bir basın toplantısında polisin sayısını artırma kararı aldıklarını duyurdu. Bu yüzden insanlar arasında panik yayıyorlar. Güya günden güne kötüleşen İslami güçlerin tehlikesine karşı halkı ikna etmeye çalışıyorlar. Ama ne yazık ki onların bu hileleri geri tepecektir.
وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِه “Halbuki kişi kazdığı kuyuya kendi düşer.” [Fatır 43]
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانْتَصَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ
“Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah’ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.” [Şuara 227]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi
hizb-ut-tahrir.info