Home / News / HABER / YORUM-İKTİBAS / Cenevre’nin başarı şansı
islam devleti default

Cenevre’nin başarı şansı

Suriye’de yaşanan krize çözüm için Cenevre’de başlayan görüşmelerin başarılı olacağına inanç neredeyse sıfır.

Çünkü muhaliflerle rejim arasında geçiş dönemi için gerçek anlamda müzakerelerin yapılabilmesi için gerekli zemin yok.
Her şeyden önce Suriye rejimi siyasi çözüme inanmıyor ve muhalifleri yenilgiye uğratacağını düşünüyor.
Beşşar El Esed’i “Sahada kazanabilecek iken neden pazarlık masasına oturayım?” düşüncesine sevkeden İran’ın ve Rusya’nın yoğun desteği.
Cenevre’de görüşmeler yapılırken hem hava saldırıları hem de çocukların açlıktan ölmelerine neden olan kuşatmalar aralıksız devam ediyor.
ABD’de yayınlanan Foreign Policy dergisi, Suriye için Cenevre’den çıkacak herhangi bir barış anlaşmasını uygulamaya Birleşmiş Milletler’in gücünün yetmediğini yazdı.
Bu, derginin kendi yorumu değil.
Birleşmiş Milletler’e ait gizli bir belgede yer alan itiraf.
Avrupa ve Amerikan medyasında Cenevre görüşmelerinin başarısız olacağına dair haberler yayınlanıyor ve yorumlar yapılıyor.
Bu şartlarda müzakere yapılamayacağının muhalifler de farkında.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Yüksek Müzakere Heyeti Koordinatörü Riyad Hicab, Birleşmiş Milletler’in Suriye’de bir geçiş sağlamaya güç yetirebileceğinden şüphe duyduklarını açıkladı.
SMDK Başkanı Halit Hoca’nın açıklamaları ise daha net.
Hoca’ya göre Amerika, Rusya ve İran’ın Suriye politikaları büyük ölçüde örtüşüyor.
Amaçları rejimi kurtarmak.
Geçenlerde bir Arap yazar şöyle demişti:
“Amerika, Beşşar El Esed’in değil Suriye halkının devrilmesini tercih etti.”
Dün “Suriye rejimi meşruiyetini kaybetti”, “Beşşar El Esed’in Suriye’nin geleceğinde yeri yok” diyen Washington, bugün Beşşar El Esed liderliğinde bir geçiş sürecinden ve Suriye diktatörünün tüm yaşananlara rağmen arzu ettiği takdirde yeniden başkanlığa aday olabileceğinden bahsediyor.
Bu söylem, ABD’nin tamamen Rusya-İran çizgisine geldiğini gösteriyor.
Moskova ve Tahran, muhaliflerden bir kesimi rejimin yanına eklemleyip terörle mücadele adı altında savaşı tümüyle devrimci grupları yok etmeye yönlendirmek istiyor.
Muhaliflerin beklentisi ise akan kanın durması ve barışçıl bir süreçle Suriye’de demokrasiye geçişin sağlanması.
Birbirine tamamen zıt beklentiler.
Amerika’nın muhaliflere güvence verdiği söyleniyor.
Washington, Irak’ta da Sünnilere güvence vermiş, “Siyasi sürece katılmazsanız treni kaçırırsınız. Şimdi anayasaya evet deyin, daha sonra çekinceleriniz olan maddeleri değiştirirsiniz” demişti.
Iraklı Sünnilerin en büyük hatası ABD’ye kanıp işgal altında siyasi sürece dahil olmaları ve anayasanın kabul edilmesini sağlamaları oldu.
Amerika’nın verdiği güvencelere ne kadar güvenilebileceğini Tarık El Haşimi’ye sorun.
İşgal altındaki Filistin topraklarının en azından bir kısmında işgalin sona ermesi ve bağımsız bir Filistin devleti kurulması için yirmi yıldan fazla müzakere yapıldı.
Sonuçta Filistinlilerin eline geçen kocaman bir sıfır.
Sahada askeri açıdan kazanmadıkları sürece Suriyeli muhaliflerin de müzakere yoluyla elde edebilecekleri birşey yok.
Üçüncüsü yapılacak görüşmelerin başarılı olacağına neredeyse hiç kimse inanmıyor.
Öyleyse Cenevre’ye niye gidildi?
Cevabı basit:
Masadan kaçan taraf olmamak ve siyasi çözüm istemiyor görüntüsü vermemek için.

İsmail Yaşa / Diriliş Postası

Ayrıca...

Kar: Ruhani değil siyasi halifelik

Yıllardır halifeliği savunan Hizbu’t Tahrir’in Türkiye Medya Sorumlusu Mahmut Kar, Hilafetin ruhani değil siyasi olarak …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir