16 Eylül Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin katılımıyla Ankara’da Suriye konulu yeni bir üçlü zirve yapıldı. Üç ülke yayınladıkları ortak bildiride: “Suriye’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile Birleşmiş Milletler Şartı’nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli taahhütlerini vurguladıklarını ifade ettiler. Ayrıca Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca Suriyelilerin öncülüğünde ve ev sahipliğinde, BM’nin kolaylaştırıcılığında, BMGK’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını teyit ettiler. Anayasa Komitesinin oluşumuna dair çalışmanın başarıyla tamamlanmasından duydukları memnuniyeti aktaran liderler, Soçi’de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresinin kararları uyarınca, Anayasa Komitesinin çalışmalarına Cenevre’de başlamasını kolaylaştırmaya hazır olduklarını” belirttiler.
Astana formatında beşincisi yapılan bu üçlü zirvenin önceki dört zirveden ve Soçi Mutabakatından hiçbir farkı yoktur. Zira henüz daha ne olduğu belli olmayan yeni Suriye Anayasa Komitesinin oluşturulması safsatası haricinde yapılan tüm açıklamalar önceki zirvelerde tekrarlanan sözlerdir. Bu zirvelerin temel amacı, Amerika’nın Suriye için belirlediği siyasi çözümün oluşturulması ve Suriye’nin zalim Esed’e teslim edilmesidir. Dolaysıyla her üç liderin de Amerika’ya veryansın etmesinin gerçeklerle hiçbir alakası yoktur. Çünkü üç ülkeyi bir araya getiren, rollerini dağıtan ve çalışma alanlarını belirleyen Amerika’dır. Onlar ise bunu ABD’ye rağmen yaptıklarını söyleyerek sadece kendilerini ve kendilerine inanmak zorunda olan kitlelerini kandırmaktadırlar. Zira siyasi basirete sahip herkes hakikati görmektedir.
Zirvede Amerikan himayesinde alınan kararlar ve yapılan açıklamalar Müslümanları öfkelendirmiştir. Ancak Suriye rejiminin destekçisi olan laikleri ve Esed sevicileri ise sevindirmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Zulümden, terörden ve katliamdan kaçan 3,6 milyon Suriyeliyi halen topraklarımızda barındırıyoruz” derken, Suriye’de zulmü, katliamı ve terörü yapanların kendisi ile aynı masada oturan kişiler olduğunu bilmiyor mu? Ruhani’nin zalim Esed’in hamisi olduğunu bilmiyor mu? İran askerlerinin Suriye’de yaptığı katliamlardan haberdar değil mi? İdlib ve tüm Suriye’de bombardıman yaparak bebekleri katleden azgın teröristin Putin olduğunun farkında değil mi? Katil Esed’e en büyük desteği sağlayan ve zulümlerinde ona ortak olan İran ve Rusya değil mi?
Ey Müslümanlar! Yıllarca Suriye’de yaşanan zulümler için gözyaşı döktünüz, muhacirlere destek oldunuz ve Suriye’de kalan mazlumlar için yardımlar gönderdiniz. Kardeşlerinizin dertleri ile dertlendiniz. Lakin şimdi yöneticileriniz Amerika’nın kendilerine verdiği görev gereği Suriyeli mazlumları zalimlere teslim etmekte ve kardeşlerinizi katillerinin “merhametine” terk etmektedir. O halde onları muhasebe etmeli ve Müslümanların kanı üzerinden yapılan bu ihanete karşı olduğunuzu göstermelisiniz.
Ey Cumhurbaşkanı Erdoğan! Suriye’de beş yüz bin kişinin katili olan katil Esed’in meşruiyetinin tanınmasına neden hizmet ediyorsunuz? Daha önce Afganistan ve Irak’ta şimdi ise Suriye’de ABD ile işbirliği yapan hain ve katil İran ile neden aynı masaya oturuyorsunuz? Suriye’de katliamlar yapan kafir Ruslar ile nasıl her konuda görüş birliğine varabiliyorsunuz? Allah’tan korkun ve O’nun şu uyarısını sakın unutmayın:
وَلَا تَرْكَنُٓوا اِلَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُۙ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ اَوْلِيَٓاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ.
“Zalimlere meyletmeyin. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur, sonra yardım da göremezsiniz” (Hud 113)
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu |
www.hizb-turkiye.com |
H. 19 Muharrem 1441 |