Soru:
ABD ajanı Hafter güçleri ile Avrupa ajanı Serrac güçleri arasında aralıklarla süregelen çatışmalar sonrası Hafter güçleri, başkent Trablus’a yeni saldırı başlattı. Hafter ve onun arkasındaki Amerika, bugün Trablus’u ele geçirebileceklerini düşünüyorlar mı? Bu şiddette ve ölçekte çatışmalar patlak verebilecek ne gibi bir gelişme oldu? Peki, Türkiye’nin Trablus’taki Fayez es Serrac hükümetine verdiği desteğin hakikati nedir? Rusya’nın Libya’ya girdiği doğru mu yoksa bu sadece bir gözdağı mı? Almanya’nın çağrıda bulunduğu Libya konulu Berlin Süreci toplantısından ne bekleniyor?
Cevap: Söz konusu soruların yanıtına açıklık getirmek için aşağıdaki hususlara bir göz atacağız:
Birincisi: Amerika, Libya’daki çatışmada ajanı Hafter’i güçlü bir unsur olarak dayatmayı başardıktan sonra Libya, Amerikan ajanının kontrolündeki bölgeler ile İngiliz ve Avrupa ajanlarının kontrolündeki bölgeler olmak üzere ikiye bölündü. Amerika, özellikle Mısır aracılığıyla ajanı Hafter’e verdiği askeri desteği artırdıktan sonra Libya’daki nüfuzunda peyderpey artış yaşandı. Hafter tarafından Libya’nın güneyine gerçekleştirilen saldırıda bu açıkça görüldü. Özellikle Hafter’in 2019 Nisan ayı başlarında Trablus’a düzenlediği saldırı sonrası Avrupa nüfuzunda bir gerileme oldu. Hafter ve onun arkasındaki Amerika, Trablus’taki Avrupa ajanı es Serrac hükümeti üzerindeki baskıyı artırmak istedi ve bunu, siyasi müzakerelerde aslan payı elde etmenin bir yolu olarak benimsedi. Böylece Hafter, güneyde kontrolü sağladıktan sonra Cezayir’in içerideki protestolarla boğuşmasından da yararlanarak Nisan 2019’un başlarında Trablus’a bir saldırı gerçekleştirdi. Saldırıda Hafter güçleri üstün geldi. Amerika, Trablus merkezli uluslararası tanınırlığa sahip Ulusal Mutabakat Hükümeti döngüsünden çıkmak istedi. Bu yüzden resmi bir hükümet yetkilisi ile temas kurar gibi Hafter ile açıktan temas kurdu. “ABD Başkanı Trump, Hafter ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.”[22.01.2017 Skynews Arapça]
İkincisi: Buna karşın Avrupa, Libya sorununu siyasi olarak gündeme taşıdı. Almanya Şansölyesi Merkel, Libya krizinin çözümü için Berlin’de uluslararası bir konferans düzenlenmesi çağrısında ve girişiminde bulundu. Ancak bu girişim için henüz bir tarih belirlenmedi. “Almanya’nın başkenti Berlin’de gerçekleşmesi beklenen konferans için henüz bir tarih belirlenmedi…” [07.12.2019 Deutsche Welle] Fakat bu ayın sonlarında gerçekleşebileceği ile ilgili medyada doğrulanmamış bazı haberler yer aldı… Behemehâl Berlin Süreci, Avrupa’nın arzuladığı ve G7 zirvesinden bu yana planladığı girişimin ete kemiğe bürünmesidir. “G7 ülkeleri, Libya’daki çatışmaları sona erdirmek için uluslararası bir konferans düzenlenmesi çağrısı yaptı. Fransa’nın Biarritz kasabasında yapılan G7 Zirvesi’nin ardından yapılan açıklamada, tüm ilgili tarafların ve bölgesel aktörlerin konferansta yer alması gerektiği belirtildi.” [26.08.2019 El Kuds el Arabi] Avrupa ülkeleri, Berlin Süreci’ni Libya’daki ajanlarını ve dolayısıyla nüfuzunu korumak için bir umut ışıltısı görüyor. “es Serrac, Salı günü Trablus’ta İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio ile görüştü. Di Maio, “Libya’da güvenlik ve istikrarı sağlama çabalarını destekliyoruz. Bu krizde tek yol diplomatik çözümdür. Burada askeri çözüm olamaz. Berlin Süreci’nin Libya krizi ile ilgilenen ülkeler arasında “konsensüsü” sağlayacağını umuyoruz.”ifadelerini kullandı.” [17.12.2019 www.independentarabia.com]
Üçüncüsü: Öyle görünüyor ki Amerika, Avrupa’nın Berlin Sürecini baltalamak, özellikle ABD’nin Libya Özel Temsilcisi’nin belirlediği koşullar altında Berlin Süreci’nin gerçekleşmesi için uğraşıyor. “Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame, Berlin Süreci’nin düzenlenmesinden önce üç şart belirlediğini açıkladı. Güvenlik Konseyi’nde yaşanan bölünmüşlük nedeniyle krizin çözümüne ilişkin hareket alanının son derece zorlaştığını vurguladı.” [13.11.2019 alwasat.ly] BM Özel Temsilcisi’nin ayak sürümesi, Amerika’nın, Berlin Süreci’nin düzenlenmesi konusunda ayak sürüdüğünü gösteriyor. Görünüşe göre toplantı tarihinin belirlenmesinde yaşanan zorluğun nedeni de bu! Fakat Amerika, bununla da yetinmeyerek, Rusya ve Türkiye’yi Libya sahasına soktu. Böylece Avrupa’nın çabalarını felce uğratacak şekilde Libya ile ilgili bölgesel ve uluslararası kartlar yeniden karıldı. Dolayısıyla Rusya ve Türkiye’nin Libya sahasına girişi, daha düzenlenmemiş olan konferansı etkiledi. Onun için Avrupa, Amerika ile birlikte çözümün kilit bir bileşeni olamaz. Aksine ABD ile çekişmekte ya da Rusya ve Türkiye bile önünde yer almaktadır. Bunun için Avrupa’nın rolü zayıflıyor… Bu nedenle düzenlense bile konferanstan çıkacak sonuçlar Avrupa’nın umduğu gibi olmayacaktır! Avrupa, konferansı desteklemek ve her şekilde katılım sağlamak için Amerika’nın konumunu etkilemeye çalışıyor. O kadar ki Avrupalı yetkililer, Amerika’yı zor durumda bırakmak için uğraşıyor. Amerika adına konferansa ilgiyle yaklaştığını söylediler! Almanya Dışişleri Bakanı Maas, İtalyan mevkidaşı Luigi Di Maio ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “ABD, Berlin sürecine son derece ilgiyle yaklaşıyor ve başarılı olması için etkisini kullanacak” şeklinde konuştu.” [10.11.2019 Eanlibya] Yani açıklamayı yapan Amerika değil! Amerika’nın gözü ise Libya sahasında. Berlin’de, konferansın hazırlık toplantısı sonrası ABD’nin Libya Büyükelçisi Richard Norland, 17 Eylül 2019’da Berlin Süreci’ne davet edilmemesine rağmen Cezayir’e gitti. Cezayir Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum ile bir araya geldi… [02.11.2019 El Kuds el Arabi] Bu da Amerika’nın gözünün Cezayir’in üstünde olduğu ve Libya’da Hafter’e karşı askeri operasyona girişmesinden korktuğunu gösteriyor.
Dördüncüsü: Amerika’nın, Avrupa ve dolayısıyla es Serrac’ın konumunu zayıflatmak için Rusya ve Türkiye’nin Libya sahasına girişiyle kartları yeniden nasıl kardığına gelince:
A- Amerika, Libya’ya girmesi ve ajanı Hafter’i desteklemesi için Rusya’ya yeşil ışık yaktı. Rus güvenlik şirketi “Wagner” Libya’da belirdi. Bu şirket, Irak’taki Amerikan suç şirketi “Blackwater”ın Rus muadilidir… Görünüşe göre Amerika, Hafter’i desteklemek üzere “Wagner” şirketinin Libya’ya girmesi için Rusya’ya telkinde bulunmuştur. Söz konusu şirket, elektronik harp sistemleri / jammer sistemleri gibi modern Rus askeri teçhizatı ile donatılmış bir şirkettir. Bu yüzden Libya’daki hasımlarına karşı Hafter’in askeri üstünlük kurmasının önemli bir unsuru haline gelmiştir. Başkan Putin’e son derece yakın bir şirkettir ve yurtdışında askeri kontratlar yoluyla paralar kazanıyor. Rusya Devlet Başkanı Putin, Amerika’nın taleplerine yanıt verildiğini itiraf etti: “Biz, Rusya olarak Serrac hükümeti ve Hafter ile temas halindeyiz.”[19.12.2016 Russia Today] Aynı zamanda Amerika da Hafter’i destekliyor. “Beyaz Saray tarafından yapılan yazılı açıklamada, Trump’ın Mareşal Hafter’in terörizme karşı mücadele ve Libya’nın petrol kaynaklarını güvenlik altına almadaki rolünü kabul ettiği belirtildi.”[24.11.2019 Deutsche Welle] Amerika, Libya’nın Rusya ile ABD arasında bir çatışma sahası olarak görülmesi arzusunda. 24 Kasım 2019’da Deutsche Welle, ABD devlet kurumlarından “Rusya’nın, Libya halkının iradesine karşı verilen mücadeleyi istismar etme girişimleri karşısında Libya’nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklediklerini”aktardı.
B- Türkiye’nin Libya krizindeki rolü, çarpıcı bir şekilde ön plana çıkmıştır. “Türkiye 27 Kasım 2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayez es Serrac, Ankara ile Trablus arasında güvenlik ve askeri işbirliği ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat muhtırası imzaladı. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Aynı şekilde Libya’da Mısır’ın ne işi var? Libya’da Abu Dabi yönetiminin ne işi var?”dedi. Rusya’nın rolü ile ilgili olarak Erdoğan, “Libya’da, Wagner denilen kuruluş vasıtasıyla bunlar adeta Hafter’in paralı askerleri olarak onun yanında görev yapıyorlar. Parasını kimler veriyor malum. Böyle bir durum söz konusu ve bütün bunlar karşısında tabi ki bizim seyirci kalmamız doğru değil. Biz de elimizden geleni şu ana kadar yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz.”ifadelerini kullandı. [20.12.2019 el-Cezire] Kısa bir süre sonra Erdoğan’ın projesi TBMM’de kabul edildi. “Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek vermek üzere Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi dün akşam saatlerinde 184 aleyhte oya karşı 325 oyla TBMM’de kabul edildi. Tezkere, Ankara’nın Trablus’taki Halife Hafter güçlerine karşı savaşta uluslararası tanınırlığı sahip hükümet güçlerine destek vermek için danışmanlar ve eğitmenler gibi muharip olmayan güç göndermesine izin veriyor.” [02.01.2020 BBC Arapça]
Beşincisi: Türkiye’yi Libya’ya sokan ABD’nin hedeflerine gelince, Erdoğan’ın açıkladığı gibi es Serrac hükümetini desteklemek değil. Aksine derinlemesine araştırılıp incelendiğinde, lokal, bölgesel ve uluslararası hedefler olduğu görülür. Racih olan görüş şudur:
1- Lokal açıdan: es Serrac hükümeti güdümünde “ılımlı İslamcılar” olarak kabul edilen çok sayıda silahlı grup yer alıyor. Asker göndermeden önce bile Türkiye’nin bu gruplarla teması vardı. Onun için bu grupları ölüme sürüklemesi çok kolay. Tıpkı Suriye’de yaptığı gibi. Yanlısı grupları, bölgeleri katil Beşşar’a teslim etmeye sevk etmişti. O yüzden Türkiye, Libya’da Hafter karşısında es Serrac hükümetini zayıflatmak ve sadakatini kazanmak için savaşa giriyor. Es Serrac, Erdoğan’ın Amerika’nın yörüngesinde hareket ettiğini, destek vermek için değil, aldatmak için asker gönderdiğini bilmelidir. Gruplar, hassas bölgelerden çekilmeleriyle zayıflayacaklar, böylece Hafter kefesi ağır basacaktır. Nitekim Suriye’de böyle olmuştu. Ama es Serrac, Avrupa ile bir plan dâhilinde Türkiye’ye yakınlaşarak Amerika’yı sıkıştırmak istedi. Onun için uluslararası tanınırlığa sahip bir hükümet olarak herhangi bir devletten yardım isteme hakkına sahip olduğu için Erdoğan Türkiye’sini Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni desteklemeye zorladı. Akabinde Avrupa, Türkiye ve onun arkasındaki Amerika sonra da Mısır’ın askeri müdahalesine karşı uluslararası arenada yaygara kopardı… Es Serrac ve onun arkasındaki Avrupa, bu sıkışıklık ve yaygaranın, Amerika’nın Hafter ve Mısır’ın es Serrac üzerindeki baskısını hafifletmesini etki edeceğini tahmin ediyor…
2- Bölgesel açıdan: Türkiye’nin askeri desteği gerekçesiyle Mısır, mevcut koşulları nedeniyle Cezayir’in es Serrac hükümetini desteklemesinin zor olduğu bir dönemde, Hafter’e verdiği desteği güçlü bir şekilde artırabilir. Libya’da savaşmak üzere doğrudan asker gönderebilir. Türkiye’nin, es Serrac hükümetine verdiği destek sembolik olacak, Suriye’de yandaş gruplara verdiği destek kadar önemli ve ciddi olmayacaktır. Kaldı ki Türkiye, Libya’ya bayağı uzaktır. Onun için destek açıklamaları yaygaradan öteye geçmeyecektir. Suriye’de olduğu gibi Türkiye’nin destek tuzağına ve serabına düşürmek için Libya güçlerine azcık bir destek sunabilir.
3- Uluslararası açıdan: Türkiye’nin askeri müdahalesi, Libya sahasını Rusya ile Türkiye arasında gelgit alanına dönüştürecektir. Şuan bu oluyor. Erdoğan, açıklamalarında Rusya’nın Libya’daki askeri varlığını hedef aldı. Rusya ise Türkiye’nin askeri müdahalesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Ardından bu açıklamaları başka açıklamalar izledi. Türkiye ve Rusya, Libya konusunda yaptıkları anlaşmalar hakkında karşılıklı açıklamalar yaptılar. Bu, Suriye’deki olaylarda Türkiye-Rusya entrikalarına çok benziyor…
4- Erdoğan’ın, petrol ve doğalgaz sondaj çalışmaları için es Serrac ile böyle bir anlaşma yapıldığına dair kamuoyunu kandırmasına gelince, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “Libya’yla deniz yetki alanlarının mutabakatına yönelik bir anlaşma yapılmıştı. Meclisimizden geçti, Libya hükümetinde de onaylandı. Şu anda bunların BM’ye gönderilmesi ve tescil aşamasındayız. Bu süreç de tamamlandıktan sonra yeni alanlarda Enerji Bakanlığı olarak petrol ve doğalgaz arama ve üretim ruhsatlandırma çalışmalarını başlatacağız. Öyle tahmin ediyorum ki, 2020’nin ilk aylarında bu süreci başlatmış oluruz” diye konuştu.” [18.12.2019 Reuters] Görünen o ki Erdoğan, sanki askeri müdahalesinin arkasında petrol ve doğalgaz arama çalışmaları varmış gibi kandırmak için bunu bir fırsat olarak gördü ve bu yüzden bu anlaşmayı imzaladı. Çünkü 2018 Ekim ayından bu yana Antalya açıklarında (100 km) Akdeniz’de yürütülen doğalgaz sondaj çalışmaları, pek ciddi çalışmalar değildi. Havanda su dövmek gibiydi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, bir gemi göndermelerine rağmen henüz petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına başlamadıklarını itiraf etti. Şimdiyse bakan, petrol ve doğalgaz arama çalışması yapacaklarını ve Türkiye’nin çıkarları için Libya’ya askeri müdahalede bulunacaklarını söyleyerek kamuoyunu kandırıyor. Oysa Libya’da oynayacağı hilekâr rol Amerika yararına olacaktır.
Altıncısı: Trablus savaşı kararına gelince, son aylarda Hafter kefesinin ağır basmasını sağlayan bazı faktörler ortaya çıkmıştır:
1- Amerika’nın, Rusya ve Türkiye’yi Libya sahasına sokmasıyla, daha önce de açıkladığımız gibi Mısır’ın rolünün etkin bir şekilde artmasıyla Avrupa için yarattığı bu karmaşık sahne karşısında Hafter, Trablus’taki askeri operasyonlarını tırmandırdı. “Libya Ulusal Ordusu Komutanı Halife Hafter, 12 Aralık Perşembe akşamı belirleyici savaşın ve Trablus kentine doğru ilerlemenin başladığını duyurdu. Hafter, Libya el-Hades televizyonunda yaptığı konuşmada, Trablus’taki tüm askeri birlikler için Trablus’un hürriyetine kavuşmasına “sıfır saat kaldı” açıklamasında bulundu. “Bugün belirleyici savaşı ilan ediyoruz ve başkentin kalbine doğru ilerliyoruz…”dedi.” [12.12.2019 Deutsche Welle] Askeri operasyonlar tırmanarak devam ediyor…
2- Rusya özellikle Wagner şirketinin Hafter tarafında yer alması. Amerika, müdahale etmek ve ajanını desteklemek için Rusya’ya yeşil ışık yaktı. Wagner, jammer sistemleri gibi modern Rus askeri teçhizatı ile donatılmış bir şirkettir. Dolayısıyla Hafter’in, Libya’daki hasımlarına karşı askeri üstünlük sağlamasında önemli bir unsur haline gelmiştir. Rusya Devlet Başkanı Putin, Amerika’nın taleplerine yanıt verildiğini itiraf etti. “Biz, Rusya olarak Serrac hükümeti ve Hafter ile temas halindeyiz.”dedi. [19.12.2016 Russia Today]
3- Türkiye’nin Libya sahasına müdahalede bulunması. Es Serrac hükümeti güdümünde “ılımlı İslamcılar” olarak kabul edilen çok sayıda silahlı grup mücadele ediyor. Müdahaleden önce de Türkiye’nin o gruplarla teması söz konusuydu. Onun için Türkiye’nin bu grupları ölüme sürüklemesi çok kolay, tıpkı Suriye’de yaptığı gibi. Suriye’de yanlısı grupları, bölgeleri katil Beşşar’a teslim etmeye sevk etmişti. O yüzden Türkiye, Libya’da Hafter karşısında es Serrac hükümetini zayıflatmak ve sadakatini kazanmak için savaşa giriyor. Es Serrac, Erdoğan’ın Amerika’nın yörüngesinde hareket ettiğini, destek vermek için değil, aldatmak için asker gönderdiğini bilmelidir… Öte yandan Türkiye’nin es Serrac’ı desteklemek için Libya’ya askeri müdahalede bulunduğunu duyurması, Mısır’ın, Libya müdahalesini gizli tutması yerine açıklaması için bir başlangıç olacaktır!
4- Türkiye-Rusya düzenbazlığı. Zira Türkiye, es Serrac’ı desteklemek için askeri müdahalede bulunduğu görüntüsü veriyor. Erdoğan da Hafter’e destek verdiği için Rusya’yı hedef alan açıklamalar yapıyor. Rusya’nın rolü ile ilgili olarak Erdoğan, “Libya’da, Wagner denilen kuruluş vasıtasıyla bunlar adeta Hafter’in paralı askerleri olarak onun yanında görev yapıyorlar. Parasını kimler veriyor malum. Böyle bir durum söz konusu ve bütün bunlar karşısında tabi ki bizim seyirci kalmamız doğru değil. Biz de elimizden geleni şu ana kadar yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz.”ifadelerini kullandı.” [20.12.2019 el-Cezire] İki gün sonra da Putin’le telefonda görüştüğünü açıkladı! “Dışişleri bakan yardımcısı, savunma bakan yardımcısı ile istihbarattan ve ulusal güvenlikten oluşan bir heyetle, kısa bir zaman içerisinde arkadaşlarımız Moskova ziyareti yapacaklar.” Dedi.[18.12.2019 NTV] Yani Rusya, sabah akşam Suriye halkına hava saldırısı düzenlerken, hem onunla görüşüyor hem de işbirliği yapıyor. Aynı zamanda da münafıklık yapıp Suriye halkını ve grupları desteklemek için Suriye’ye girdiğini söylüyor! Sanki oyun oynuyor gibiler. Gizli kalacağını sanıyorlar, ama deşifre olmuş durumda! 20 Aralık 2019’da El Cezire sitesinin İtalyan Corriere Della Sera sitesinden aktardığına göre “Libya sahnesi Türk-Rus oyununa tanıklık ediyor. Nitekim Karadeniz’de her iki taraf arasında şekillenmeye başlayan bir anlaşma söz konusu. Suriye’deki barış deneyimini Libya’da da ya hazırlar.” Türkiye- Rusya düzenbazlığının deşifre oluşu, Hafter’in çalışmalarını kolaylaştırarak etkinleştiriyor…
Bu dört faktör, Hafter’in konumunu destekliyor. Trablus’taki savaşı tırmandırması için motive ediyor ve onu buna teşvik ediyor… Tabii ki, bu faktörler, Amerika’nın yönetiminde ve planlaması iledir. Hafter açısından durum böyle. Es Serrac açısından ise, şüphesiz Avrupa özellikle İngiltere, Fransa ve İtalya’nın desteğine sahip. Buna ek olarak silahlı gruplar özellikle de Misrata savaşçıları dayanıklı ve serttir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi müdahalelerin devam etmesi, Trablus üzerindeki askeri baskının artması ve Türkiye’nin es Serrac güçlerinin sadakatini kazanması, Libya’daki Avrupa etkisinin sarsılmaya başladığı anlamına gelir. Libya’daki İngiliz ve Avrupa yanlısı devasa siyasi ortamın, özellikle de Amerika’nın, Rusya ve Türkiye’yi Libya sahasına sokarak kartları yeniden karmasından sonra sarsılan bu nüfuzunu kurtarması çok zor. Yani, gerçekleşen olaylar ve verilere göre Libya’da hüküm süren Avrupa etkisinin, daha önce olduğu gibi eskiye dönmesi artık zor… Bununla birlikte öngörülebilir gelecekte krize askeri çözüm bulunması kolay değil. Bu nedenle siyasi çözüme dönülmesi bekleniyor. Taraflar, askeri çözüm bulamazlarsa, kapitalistler olarak uzlaşı yöntemini tercih edecekler, askeri üstünlüğe göre siyasi kazanımlar elde edeceklerdir. Şu an askeri üstünlük, Hafter’den yani Amerika’dan yana…
Yedincisi: Sonuç olarak Müslüman ülkelerin, sömürgeci kâfirlerin küfür ve halkının çıkarlarına hizmet etmek için soydaşlarımızdan araçlarla rekabet ettikleri bir savaş alanına dönmesi acı verici. Çarpık ve kırık koltuklarında kalabilmek için Müslüman ülkelerdeki yöneticiler, kâfirleri dost ediniyorlar! Bu yöneticiler, akıbetin muttakiler için olduğunu bilmiyorlar. Nihai zafer İslam ve Müslümanlarındır. Pişman olacaklar ama son pişmanlık fayda etmeyecek.
فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَى أَنْ تُصِيبَنَا دَائِرَةٌ فَعَسَى اللَّهُ أَنْ يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِنْ عِنْدِهِ فَيُصْبِحُوا عَلَى مَا أَسَرُّوا فِي أَنْفُسِهِمْ نَادِمِينَ
“İşte kalplerinde bir hastalık bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah, yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar.”[Maide 51-52]
H.11 Cumade’l Ûlâ 1441
M.06 Ocak 2020