Home / News / YAZARLAR / Mehmet Yıldız / Kara gün 3 Mart

Kara gün 3 Mart

Dışı cami olupta içi kilise olan insanlar? Medinede başaramadığınız darul erkamı yok etmeyi 3 Mart ta başardınız mutlumusunuz?

Si̇z osmanlı hilafet devletini yok etmenin keyfini sürerken müslümanlar için 3 Mart kara gündür biliyormusunuz?

Hamd, ancak Allah içindir. Ona hamd eder ondan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden, kötü amellerimizden, ona sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur, Kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur.

*Allah’ım bizlere bir vücudun azaları gibi olma bilincini bahşet…
*Allah’ım söz ve fiillerinde samimi, suskunluklarında münzevi ve adımlarında muttaki olmanın kararlılığını lütfet.
*Allah’ım kapıldığımız dünyanın faniliğini, ölümün aniliğini, hesabın şeditliğini bizlere hatırlamayı nasip et…

Müslümanların kara günü olan 3 Mart geliyor.  Hilafeti kaldıranlar bayram ederken Müslümanlar için acı bir gündür.. İşte rabbim hilafeti kaldıranlar zilleti tercih edenler hakkında şöyle buyurmaktadır.

O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez. (Bakara 205)

Buyurun bakin 1923 den beri dünyaya bakmanız yeterlidir. Beklenen kara gün 3 Mart her sene olduğu gibi gelmektedir. Müslümanların dünyasından kaldırdıkları düşünce ve kalplerinden kaldıramadıkları hüzünlü gün 3 Mart gelmektedir.

Bu günleri Müslümanlara reva görenler dışı cami olup içi kilise olanlardır. Müslüman olmayıp ta Müslüman gözükenler, İslama ve Müslümanlara en çok zarar verenlerdir. Dun olduğu gibi bugünde kâfirler değildir. İslam’a ve Müslümanlara zarar verenler, dünde bugünde dışı cami olup ta içi kilise olan Müslüman gözüküp te bir türlü Müslüman olamayan münafıklardır. Münafıklar İslam ve Müslümanlar için çok büyük bir musibetlerdir. Onlar görünüş itibariyle Müslümandırlar İslam’a yardımcı ve dost gözükürler. Gerçekte ise İslam’a bir numaralı düşmandırlar. Bunlar İslam’ın nice değerlerine zarar vermişlerdir. Bunların kalplerinden iman silinmiştir. Bütün kötü, hile ve sapıklıklarını iman elbisesiyle gizlemişlerdir. Bunlar bütün dinlerde aynıdırlar. Bir bakmak gereklidir bütün peygamberlerin kavimlerine Kısacası dış görünüşleri Müslüman içleri kâfirlerden yanadırlar. Ellerindeki sermayeleri hile ve aldatmaktır.

Yüce rabbimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır.

İkiyüzlü inşaların iyi ve kötü bütün amelleri yok edilmiştir (Sonra onların yaptıkları ne iş varsa hepsini alır, toz edip savururuz.) (Furkan 23)

Bunların üslupları değişmez. Nasıl ki Allah ve resulüne ve İslam’a tuzak kurmak için Medine de  mescidi dırarı yapanlar bugünde aynı metotla aynı üslupla zarar vermeye devam ediyorlar; O gün başaramadıkları zaferi 1923’de başardılar; Ogün Medine de zarar vermek için dışı cami olan içi kilise olan bir cami yapmışlardı cihada gitmeyerek Müslümanlara tuzak kurmak için Medine’de kalıp sanki cami yapmak cihattan daha önemliymiş gibi cami yapmışlardı neymiş İslam’a ve Müslümanlara yardım amaçlıydı Madem yardım amaçlı ise neden cihadı terk etmiştiniz.

Onlara Allah’ın indirdiğine ve peygamberine geliniz denildiği zaman münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün. (Bakara 61)

Hani yardım amaçlıydı dünde bugünde maksat ebetteki o değildi ki her şeyi bilen Allah cc. resulüne haber verdi şeytani tuzak olduğunu oranın mescitten çok fesat yuvası olduğunu orasının İslam’a ve Müslümanlara zarar vereceğini bildirdi ve yıkılması gerektiğini haber vererek yıkılmıştı. Evet, bugün o mescidi dırarın daha görkemli İslam’a ve Müslümanlara zarar veren dırar mescitleri olan münafıkların toplandıkları yerler yaptılar. Dünyaya hükmedenlerin birçoğu inanmış gözüküpte inanmamış olanlardır. Kitaba yemin ederler kitapsız iş yapanlardır. İslam seviciler bunlar vampirler gibi kan emiciler ‘dini sömürenlerdir. Ruhani olarak severler hayatlarına karıştırmazlar.

Allah var ama işimize karışmaz mantığı bugün Allah’ın emri olduğu için bir amel yapılmıyor hep yapılan İslam’ı kullanarak demokrasi, laiklik adına yapılmaktadır. Neymiş efendim demokratik hak diyerek yapılmaktadır.  Neymiş hilafet devleti tarihte kaldı derler. Bugün demokrasi ve krallık havarileri kesildiler. O gün Müslümanlara zulüm yapamayanlar bugün her türlü zulmü yapmaktadırlar. Şu bir gerçek ki Ogün gelen şu bir gerçektir ki vahiyler kıyamete kadar geçerli ve kalıcıdır. Bize de o gün olduğu gibi bugünde münafıkların sıfatlarını haber vermektedir. Evet, o günde bugünde kâfirlerin vermediği zararı münafıklara vermiştir.

Kâfirler bellidir sıfatları inkârcılıktır ve inkâr ediyorlardı. Ama münafıklar öyle değillerdir. Kâfirleri Allah cc. kestirip atmıştır.

De ki: “Ey inkârcılar!
Ben sizin tapmakta olduğunuz şeylere tapmam.
Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz.
Ben sizin taptıklarınıza tapacak değilim.
Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.
Sizin dininiz size, benim dinim banadır.
(Kafirun 1-6)

Kafirun suresiyle sizin dininiz size bizimki de bize diyerek onları uzaklaştırmıştır. Ama münafıklar öylemi hayır onlar ikiyüzlülerdir. Dün olduğu gibi bugünde Müslümanları Allah’la aldatıyorlar. Dün oldukları gibi bugünde inanmadıkları halde inanmış gözükmektedirler. Yani dışları cami içleri kilisedir. Her alanda dolaşıyorlar. Evet, tebük seferine gitmeyip te Medine’de kalan münafıklar Resul sav. gözüne girebilmek için nasıl yalanlar söylediklerini bizlere naslar anlatmaktadır. Aynı vaka her zaman olduğu gibi birinci dünya savaşında cepheye gitmeyen münafıklar geride durup Hilafeti yıkma gayreti içerisine girerek nasıl kahraman olduklarını yalan söyleyen tarih utansın.

Gerçekleri saklayarak sebatayist Yahudileri bugünde namazla, oruçla, İslam’ın bazı değerlerini dillerine dolayarak İslam dışı kültürlere davet etmektedirler. Vatancılık, milliyetçilik gibi batıl kültürleri benimseyenleri kahramanlaştırarak darul erkamda kurulan Resul sav. kurmuş olduğu hilafet devletini kaldırmış oldular. Böylece mescidi dırarın intikamını almış oldular. Evet, o gün Medine’de elde edemedikleri başarıyı bütün İngiliz ajanları toplanarak “3 Mart 1924 de asırlar sonra basarmış oldular; Hilafet devletinden sonra dünyada özelde İslam âlemi ve Müslümanlar genelde insanlık zillete teslim oldu. Dünyanın her köşesinde o günden bugüne kadarda her yıl hilafetin kaldırılışının izzetten zillete düşmenin bayramını sevinçle kutlamaktadırlar. İşin garibi şu ki bu bayramlara Müslümanlarda katılmaktadırlar.

Resul de: “Ey Rabbim! Kavmim (ümmetim) şu Kur’an’ı (İslam nizami hilafetin yerine, izzetin yerine zillet olan beşeri nizamları demokrasiyi, laikliği, krallığı vb. ) için terk edilmiş/dışlanmış bir şey haline getirdi” diyecek. (Furkan 30)

Ümmetin ne halde olduğunu ortaya koymaktadır. Evet, o gün olduğu gibi bugünde yüzlerini gizleseler de sıfatlarını Yüce Allah cc. bizlere açıklamaktadır. Dünyanın her köşesini cami ile doldursanız 2 milyar değil 10 milyar Müslümanım diyen olsa da fikirleri ve düşünceleri demokrasi oldukça ne değişir.

Bunların hepsinin dışları camidir. İnsanların fikirlerinde demokrasi çanları çaldıktan sonra düşünceleri İslam olmadıkça ne değişir. İşte Medine’de mescidi dırarı yapanlar, demokrasi için demokrasi çanları çalmak, İslam’a ve Müslümanlara zarar vermek için yapılmıştı ve açılmadan yıkılması emredildi. Çünkü fesat yuvası olarak yapılmıştı.

Onun için diyorum ki “münafıkların dışları cami içleri kilise” yoksa Müslümanların yapmış oldukları camileri tenzih ederim.

Evet, asırlar boyu yıkmaya çalıştıkları darul erkamı 1.dünya savaşıyla yok ettiler. Cephede kazanılan savaşı masada (Lozan’da) Halifeliği Türkiye’den ve her yerden ebediyen kaldırmak…. Hayim Naum denilen Yahudi baş haham tarafından işte masada bir münafık Yahudi tarafından verildi. Müslüman gözüken sebatayist münafıklar sayesinde elbette ki kâfirlerinde bunda çok katkıları olmuştur. Münafıklar onlara kolaylık sağlamışlardır. Küffar elini yakmadan maşaları kullanmistir.

Birinci dünya savaşında küffarın hezimetini başarı gibi gösterip Müslümanları hain ilan edip küfrün örf ve adetlerini hadaratlarından kaynaklanan yönetim biçimi demokrasiyi, laikliği ve İslam dışı kültürlerini Müslümanlara kabul ettirmişlerdir. Küfrün yönetim biçimi olan demokrasi ve laiklik gibi sistemleri getirip Müslümanlara dikta etmişlerdir.

Binlerce Müslümanı bu sistemi benimsemeleri için katletmişlerdir. Bununla İslam’ın bekçisi olan hilafet devletini tevil ederek demokrasi zaten İslam’da var diyerek hilafetin üstünü kapatmışlardır.

Ama şunu unutmayın ki güneş balçıkla sıvanmaz. Kim bunlar hilafet tarihte kalmış diyenler, demokrasiye cağın gerçeği deyip, zamanımıza İslam ve onun devleti Hilafet uymaz diyenler? Elbette ki bunlar Müslüman olmayan şirk ehli olanlardır.

Kim şirk ehli olanlar sirk ehli diye kime denir elbette ki tevhidin karşısında olanlara denir. İslam şirki şöyle tarif eder; ilahi davete giden yolda insanları durduran, gerçeklerin üzerini kapayan, engelleyenler.

Evet, bugün öyle değil mi? Hilafete giden yolda Müslümanlara engel olmaya çalışanlara ne denir. İşte bunlara dışları cami içleri kilise olanlar denir. Medine’de mescidi dırar yapanlar niçin yapmışlardı? İslam’a zarar vermek için değilmiydi işte İslam’ın ve Müslümanların aleyhinde olan münafık zümreler değilmidir.

Bunların niyetlerini ve sıfatlarını bize kuran bildirmektedir. Hz Âdemden itibaren yeryüzünde iki dinin iki dünya görüşünün kısacası iki dünya düşüncesinin olduğunu haber vermektedir. Tevhid ve şirk yeryüzü bu iki düşüncenin bu yaşam biçimlerinin savaş alanı olmuştur, yani hak ve batıl savaşı olmaktadır. Batılın vekâlet savaşçıları olan ikiyüzlü münafıklardır. Tevhid ise Hz. Âdemden Hz. Muhammed (sav)’e kadar bütün peygamberlerin dinidir. Şirk ise bunun karşısında olan Allah (cc) karşısında olup ortak koşanlarındır.

Evet, günümüzde özelde Müslümanlar sonra bütün dünya bunların sıkıntısını çekmektedir. Dışları cami içleri kilise olan dışları başka içleri başka insanlardan çekmektedir.

İnsanlardan bazıları da vardır ki inanmadıkları halde Allah a ve ahiret gününe inandık derler. (Bakara 8)

Kâfir olanlar artık İslam’la ve Müslümanlarla olan savaşlarını, o günde bu günde ikiyüzlülerle devam ettiriyorlar. Çünkü küffar ehlinden daha çok İslam’a ve Müslümanlara düşman olan dışları cami içleri kilise olan Müslümanları Allah’la aldatanlar vardır. Bunlar haktan gözüküp şeytanla iş tutanlardır. Hakkın üstünü batılla (Demokrasiyle laiklikle,  krallıkla batıl nizamlarla ) örtmeye çalışırlar. Akşam seninle sabah reisleriyle bir olurlar.

İman edenlerle karşılaşınca inandık derler, Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise Biz sizinleyiz biz yalnızca alay etmekteyiz derler. (Bakara14)

Bu zihniyet için en iyi toplum maneviyattan cahil bırakılmış toplumdur. Maneviyatı, fikriyatı, yok edilmiş bir toplum yönetilmesi kolay olan bir toplumdur.

Şöyle bir dünyaya özelde İslam âlemine bakalım gerçekten maneviyatından uzaklaştırılmış uydurulmuş maneviyat tezgâhlarıyla ekonomik sıkıntılarla içgüdüsel dürtülerle uyutulan vatancı, milliyetçi, kavmiyetçi İslam’dan olmayan değerlerle uyutulmaya çalışılmış hep başka ülkelere hizmetçi maraba olmuşlardır. İslam devleti hilafet yok edilince başka ülkelerin sömürgesi olmuşlar. Hilafet devletini kaldıranlara da mükâfat olarak devlet yönetimi verilmiş onlarda halklarına demir yumruk olmuşlar. İşte İslam âlemi basta Arap alemi ve diğerleri Hilafet devletinin yok olmasıyla izzetten zillete duçar olmuşlar bu zilleti de basari olarak göstermişlerdir.

Zilleti izzet diye kabul eden toplumların bugün durumları ortadadır. Her yönden maddi, manevi, yok olmuşlar.

İçlerinden bir tanesi ne fikren ne ekonomik olarak kalkınmış değiller. Bir birlerine düşman olmuşlardır. Kısacası zilleti benimsemişler. Zillet bizim kaderimiz demişlerdir. Şu bir gerçek ki bu zillet durumu bu ümmetin kaderi değildir. Tekrar izzetli olmak istiyorsak içinde bulunduğumuz bu kotu halden kurtulmak istiyorsak Hz Muhammed (sav)’in adımlarıyla metoduyla hareket etmeliyiz.

Bugün İslam ümmetinin durumu bir hastanın durumu gibidir. Akide ve şeri hükümlere bağlılık açısından hastadır. Bu hastalığın tedavisi kuran ve sünnettir. Resul (sav)’in metoduyla hareket ederse Allah’ın izniyle tekrar İslam hayata hâkim olacaktır.

Allah’ım bu ümmeti zalimlerin, kâfirlerin ve işbirlikçilerinin tasallutundan kurtulup tek bir devlet tek bir halife etrafında daha önce başardığı gibi dünya sahnesinde izzet ve şeref dolu senin rızana lâyık bir tarih yazmayı lütfet.

Ey Mülkün sahibi!
Ey nuru yerleri ve gökleri kuşatan Allah’ım!
Senin vaadini gerçekleştirmek için ayaklarımızı sabit kıl.

Allah’ım biz mustazaflara yardımını ulaştır, rahmetini ve merhametini eksik etme üzerimizden

Mehmet Yıldız

Ayrıca...

Hakkın olduğu yerde batılın hükmü yoktur.

NE YAPARSANIZ YAPIN VAAD EDİLEN GERÇEKLEŞECEKTİR ALLAH (cc) VADİNDEN CAYMAZ !!! EGEMENLİK HALKIN, MILLETİN DİYENLER; …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir