Ramazan ayı İslami bütün değerleri üzerinde toplayan bir içeriğe sahiptir. Onun için Ramazan ayı yaklaşırken bunu hissettirerek gelir ve bereketini dağıtarak arkasında unutulamayacak hikmeti ile canlılığını artırıp gider.
Tahir Şanlı
Günümüzde (özü/tam manası ile değil de kıyısından tutunduğumuz halde) Ramazan ayı İslam alemi için çok şeyler ifade eder. Bunu geçmişi ve günümüz ramazanları ayırımı yerine Ramazan ayının özdeki özelliklerini anlamaya çalışırsak daha da önemli olduğunu mutlaka göreceğiz.
Ramazan ayı değişimin adıdır. Çünkü insanlığın yolunu kaybettiği ve çıkmazlar içerisinde bocalayıp durduğu bir dönemde değişimin ilk parıltıları Ramazan ayının 27. gecesinde gözükmeye başlar. Değişimin ilk ayak basamağı ramazan ayında atılmıştır. Ayeti kerimede Allahu Teala şöyle buyuruyor:
اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِ “Biz Kur’an’ı kadir gecesi indirdik.” (Kadr 1)
Cahiliyeden İslamiyet’e geçiş yani değişim Ramazan ayı içerisinde başlamıştır. Küfrün karanlıklarından kurtulup adaletin hakim olduğu bir yaşam tarzı bu ayda başlatılmıştır. Çünkü onda Kur’an vardır. Kur’an ise Allah tarafından bir yol gösterici olarak indirilmiştir. Nitekim Allahu Teala şöyle buyuruyor:
ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ “Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptır.” (Bakara 2)
Yüksek değerlerin buluştuğu bu ay ilk vahyin indiği dönem nasıl değişim gücüne sahipse bugünde aynı özellikleri taşımaktadır. O özellikler; iman atmosferinin yükseltilmesi, İslam temeli üzerine sosyal alakaların bütünleşmesi, bu iki unsurun bileşimi ile bu fikrin arkasında duran gücün alemdeki duruşunun heybetini göstermesidir.
–İman atmosferin yükseltilmesi: Ramazan ayının başlaması ile Müslümanlarda iman atmosferi diğer dönemlerden farklı olarak derecesini yükseltir. Oruçlu olmak, sabretmek, cömertliğin, sadakanın verilmesi, Kur’an okumak ve onu anlamak, nafile ibadetlerin daha çok yapılması kişideki iman atmosferinin artışını sağlar. Bu kişinin Rabbi ile olan alakasını daha çok pekiştirdiği bir dönemdir. Yani kullukta daha da derinleşmektir. Nefsin Rabbisine daha çok itaat ettiği bir zaman dilimidir. Normal süreçten farklıdır. Bu süreçte herkes Rabbine daha yakın olmak için mücadele eder.
Oruçlarda riya yoktur. Aziz ve Celil olan Allah buyurdu ki: “O Benim içindir. Onun mükafatını bizzat Beni veririm. (Çünkü) Oruçlu yemesini, içmesini Benim için bırakır.” [Buhari/ Ebu Hureyre (r.a.)]
-İslam temeli üzerine sosyal alakaların bütünleşmesi;
Yine sosyal hayatta Ramazan ayı etkisini en üst seviyede gösterir. Sadakaların dağıtıldığı, zekatın, fitrenin fakire ulaştırıldığı toplu iftar sofralarının kurulduğu, yüzlerin güldüğü, kırgınlıkların giderildiği, küskünlerin barıştığı ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz nice alakaların gerçekleştiği bir aydır. Bütün bu ilişkiler İslami toplumsal atmosferi yükseklere taşır.
Ayrıştırılmaların kırıldığı, birlikteliğin toplumu kucakladığı bir aydır. Bunun en bariz örneği şu hadisi şerifle görülür.
Resulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem; “Siz hilali gördüğünüz zaman oruç tutun ve yine onu gördüğünüz zaman iftar edin (bayram yapın). Eğer hava (Ramazan’ın başlangıcında) bulutlu ise şaban’ı (29 ise) otuza tamamlayın!” buyurmuştur. (Sahih-i Buhari, c. 3, sf. 34)
Ne başında ne de sonunda ümmet içerisinde ayrılığa yer yoktur.
– İslam fikrin arkasında duran gücün alemdeki duruşunun heybetinin ortaya çıkışı.
Yukarıda kısaca değindiğimiz ramazan ayının bireysel ve toplumsal etki sultaya da yansır. Sulta o dönem kendisini daha güçlü hisseder ve bu ay içerisinde ümmetin o coşkusunun arkasında durur. Duygularına ortak olur ve İslam dininin korunmasında ve davetin taşınmasında varlığını en yüksek seviyede hissettirir. Bu güçle fetihlere kalkışır, ümmetin korunması için dışa karşı güç gösterisinde bulunur. Nitekim;
-Bedir savaşı Hicretin ikinci yılında Ramazan ayının 27. Günü gerçekleşmiştir. İslam galip gelmiş, şirk düzen sallamış, Ebu Cehil bu savaşta öldürülmüştür.
–Mekke’nin fethi, tarihi kaynaklara göre; (İbn İshâk, İbn Hişâm, Belâzûrî, Vâkıdî, İbn Esir, İbn Kesir, Taberî gibi pek çok tarihçinin ittifakla verdiği tarih) Hicrî takvime göre 20 Ramazan 8’de (Hicretin 8. yılı) gerçekleşmiştir.
-İslam’ın Yemende yayılması onuncu yılı Ramazan ayında gerçekleşmiştir.
Görüldüğü gibi Ramazan içerisinde fetihleri barındıran bir ayıdır. Ayrıca İslam ümmetinin varlığının en üst seviyede korunduğu bir aydır.
-Alparslan Malazgirt zaferini bu ayda gerçekleştirdi.
-Endülüs’tün fethi Ramazan ayında gerçekleşmiştir.
-Haçlıların korkulu rüyası haline gelen büyük İslâm Mücahidi Selahaddin-i Eyyubi, İslâm tarihinin şanlı yapraklan arasına “Hıttin Zaferi” diye geçen şanlı bir mücadeleyi yine bu ayda yazdı.
-Sonra Mutasım komutasında H. 223 yılında Ramazan ayının on yedisinde Umuriye fethedildi. Aynı Calut da bu ayda oldu. Müslümanlar, H. 658 yılında Ramazan ayının yirmi beşinde Tatarları hezimete uğrattılar. Bu ayda daha nice zaferlerle doludur.
Çünkü ümmetin düşüncesine ve varlığına sahip çıkan bir devlet vardı. Yani hilafet. O devlet ki ümmeti ramazan ayının etkisi ile yükseklerden yükseklere taşıyordu. Bu ayda küffara karşı varlığını hissettirmede daha güçlü idi. Her şeyi ile o İslam’ın temsilcisi olduğu gibi İslam’dan asla ayrılmaz bir parça olan Ramazan ayının da temsilcisi idi.
Ramazan ayını ona inanan Müslümandan başkası temsil edemez. İslam devleti Hilafetten başkası onun temsilcisi olamaz. Çünkü o İslami değerlerdendir. Bu gün onu temsil eden bir güç yoksa bu hepimizin zafiyetidir.
-Beyaz sarayda Amerikan başkanlarının verdikleri iftar yemekleri İslam’ı ve Müslümanları sevdiklerinden dolayı değildir. İslam’a ve Müslümana dünyada alenen haçlı seferleri ilan etmiş bir ülkenin Ramazan ayında İslam ve Müslüman sevgisi asla olamaz. Tersine böyle yapmakla güçlü olduklarını hissettirmek istiyorlar. Dikkat edilirse İslam’a ve Müslümanlara saldırıların en yoğun bir şekilde yaşandığı ay Ramazan ayıdır. Amerika İslam beldelerindeki saldırılarının birçoğunu kasıtlı Ramazan ayına denk getirmiştir.
-Kremlinde böyledir. Ne anlam ifade eder Kremlin sarayında Rus yöneticilerin iftar yemeği vermeleri?! Kafkaslar ve Orta Asya’da Rusların neler yaptıkları ortada değil mi?
-İsrail denen Yahudi varlığı hakeza öyle. Özellikle Ramazan ayında saldırılarını gerçekleştirmektedir.
-Çin derseniz zulmünün dozajını bu ayda daha çok artırır.
-İslam beldelerindeki karton devletçikler bu ayda Müslümanların Ramazan ayını çalmak için her türlü hilelere başvurur. Ramazan ayı laikliğin gölgesinde yemek ayına dönüşür.
Bütün bunlar gösteriyor ki kafirler bu ayda Müslümanların kabaran duygularına darbeler indirerek gücün kendilerinde olduğunun sinyallerini vermektedirler. Yoksa onlara mı kalmış Ramazan ayını temsil etmek!
Demem odur ki; ramazan ayının temsili gücü ortada olmadan ramazanlar ramazan olmuyor. Birilerinin sunduğu temsili Ramazanlarla ümmet aldatılıyor, susturuluyor, kapitalizm kültürü içerisinde eritilip yok edilmeye çalışılıyor.
Başta da dediğimiz gibi değişimin adresidir ramazan. Maalesef bu değişimi yıllardır ümmet bir türlü gerçekleştiremiyor. Ramazan ayı bu değişimin batıya yönelmekle değil Kur’an’la, Sünnete sarılmakla, İslam fikir ve düşüncesiyle olacağını gösterdi. Onun temsil gücünün de Hilafet olduğunu ortaya koydu. Bunun dışında bir arayış ümmeti felaketten felakete sürükleyecektir. Konumu Allahu Teâlâ’nın şu kelamı ile sonlandırıyorum:
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ
“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır.” (Bakara 185)