Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar’ın Tunus yönetiminin 04/06/2016 tarihinde yasakladığı “Dünyayı Kurtaracak Hilafettir” başlıklı konferans konuşması
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar’ın Tunus yönetiminin 04/06/2016 tarihinde yasakladığı “Dünyayı Kurtaracak Hilafettir” başlıklı konferans konuşması
YENİDEN HİLAFET’E DÖNÜŞ…
بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun, Bir imamla parçalarını birleştirip Hilafet ile Müslümanları izzetlendiren Allah’a hamdolsun. Salât ve selam İslam’ın şerefli ilk devlet başkanı Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in üzerine olsun. Selam O’nun ehlinin, ashabının üzerine olsun.
Kıymetli kardeşlerim ve bacılarım, Kıymetli davetliler!
Sizleri selamın en güzeli olan İslam’ın selamı ile selamlıyorum. Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatüh…
Muhakkak ki ben Konferansa iştirak etmek için Tunus’a geldim. Ancak orada emniyet görevlileri tarafından hiç beklemediğim bir muamele ile karşılaştım. Beni hiç bir gerekçe göstermeden işlemlerimi 15 dakikada yaparak geri Türkiye’ye gönderdiler.
Öncelikle bundan dolayı üzgünüm. Çünkü sizinle beraber olmadım.
İkinci olarak şunu söylüyorum. Tunus devleti bu hukuk dışı uygulama ile efendilerinin çizdiği sykes piko sınırlarına bağlılıklarını gösterdiler. Bu sebeple sizlere İstanbul’dan hitab ediyorum.
Hilafet Devletinin son başkenti İstanbul’dan, Fatih Sultan Muhammed Han’ın beldesi İstanbul’dan
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem İstanbul’un fethini şöyle müjdeledi: “Konstantin mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.”
İstanbul 400 küsur yıl İslam’ın darının merkezi olmuş bir şehirdir. İstanbul, İslam ve Hilafet ile taçlanınca maddi güzelliğine manevi bir güzellik katmıştır. İstanbul, yüzyıllarca kâfirleri kıskandırmış olan İslam’ın bol olduğu bir şehirdir.
Ta ki 3 Mart 1924’te Hilafet İstanbul’da kaldırılıncaya kadar…
Hilafet, İngilizler ve işbirlikçi Türk ve Arap hainlerin eliyle ilga edildi. Ankara’daki Meclis, 3 Mart 1924 Pazartesi günü yapılan oturumda Hilâfet’in ilga edilme kararını, gizli oylama ile değil açık oylama ile aldı. Dikkatlerinizi buraya çekmek istiyorum; tam 13 asır boyunca yeryüzünde hâkimiyet süren Hilafet, oldubittiye getirilerek yıkıldı ve böylece İslam hayatımızdan uzaklaştırıldı.
İslam’ın nizamlarının yerine ise Batı’dan ithal edilen kanun ve nizamlar Türkiye’de baskı ile uygulandı. Müslümanlar şapka takmaya mecbur edildiler. Ezanlar Türkçeye çevrildi ve “Allahu ekber” yerine “tanrı uludur” sesi minarelerden duyuldu. Kuran’ı Kerim okumak ve öğretmek yasaklandı. İslam’ın dili olan Arapça kaldırıldı ve böylece bir gecede Müslümanlar cahil bırakıldılar. Müslümanlardan her kim, bu uygulamalara karşı gelse sorgusuz sualsiz idam edilerek katledildiler.
Hilafetin yerine ise Türkiye’de laik cumhuriyet kuruldu. Hilafetin kaldırılmasına karşı çıkıp İslami kıyam başlatan Şeyh Said ve arkadaşları darağacında idam edildiler. Bazıları ise ya sürgün edildiler ya da aşağılandılar. Onlar aynen şu kafiledeki müminlerin yolunu izlediler. “Onlar, haksız yere, sırf, “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir.” (Hac 40)
Kıymetli kardeşlerim!
Müslümanların tek devlet ve tek halifeleri vardı, Hilafet kaldırılınca elliden fazla devletçiğe bölündüler. Allah’ın hükümleri anayasamız iken, beşer tarafından konulan Batılı kanunlar anayasamız oldu. Dünyanın her bir tarafında fetihler gerçekleştirip İslam’ı yayan Müslümanlar, Hilafet kaldırılınca Batılıların çizdiği ulusal sınırlara hapsedildiler. Hatta öyle ki, necis ve zelil kılınmış Yahudiler, İsra ve Miraç toprağı olan Filistin’i işgal ettiler. Bununla da yetinilmedi ilk önce Türkiye başta olmak üzere bazı devletler işgalci Yahudi varlığını tanıdılar ve onunla diplomatik ilişkiler kurdular.
Kerim Kardeşlerim, Kerime Bacılarım
İslam düşmanı Batılı kâfirler ve yerli işbirlikçiler, 3 Mart 1924’te Hilafeti kaldırınca İslam’ı ilelebet tarihe gömdüklerini sandılar. Müslümanların bir daha asla yeniden Hilafete dönemeyeceklerini zannettiler. Ancak ben sizlere Türkiye’den, güzel ve umut dolu haberler vermek istiyorum. Bundan tam 92 yıl önce Türkiyeli Müslümanlarda elem vardı, korku vardı, yalnızlık ve çaresizlik vardı en önemlisi fikri zafiyet vardı. Ancak bugün elem yok, bugün korku yok, bugün Türkiyeli Müslümanlar yalnız ve çaresiz değil. Çünkü bugün, Türkiye’de, Hilafetin kadim topraklarında, hayra davet eden, marufu emreden ve münkerden alıkoyan bir kitle var. Çünkü bugün, tüm engellemelere rağmen, Türkiyeli Müslümanlarla beraber Allah’ın vaadi ve Rasulullah’ın müjdesi olan Raşidi Hilafet için, yeniden Hilafetin dönüşü için çalışan Hizb-ut Tahrir var.
Bugün artık Türkiye’de; meydanlar, salonlar, statlar Hilafet isteyen Müslümanlarla dolup taşıyor. İstanbul’da düşen Kelime-i tevhit bayrağı Türkiye’nin tüm şehirlerinde yeniden yükseliyor. Müslümanlar fevc fevc Hilafet için çalışmaya koşuyor. Laikler ve İslam düşmanları ise kinlerinden ve öfkelerinden ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Türkiye’deki Müslümanlar adına sizlere güzel bir haber veriyorum. Batılı kâfirlere rağmen, İslam düşmanı laiklere rağmen, Allah’ın yardımıyla Anadolu topraklarından Hilafetin ayak seslerinin yükseldiğini sizlere haber veriyorum inşallah.
Kıymetli davetliler!
Türkiye’deki ve diğer beldelerdeki Müslümanları ılımlı İslam, demokratik İslam ve İslam birliği ile avutan ve oyalayan yöneticilerden de kısaca bahsetmek istiyorum.
Onlar, ey Müslümanlar bizi destekleyin çünkü biz İslam’ı getireceğiz dedikleri halde Müslümanları İslam’a değil demokrasiye davet ettiler. Bizi yönetime getirin İslam ve Kur’an’ın hükümlerini uygulayacağız dedikleri halde onları laikliğe davet ettiler.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan 2011 yılında Mısır’da laiklik hakkında şöyle dedi: “Ben Mısır’ın laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın. Umarım ki Mısır’da yeni rejim laik olacaktır. Umuyorum ki benim bu açıklamalarımdan sonra Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir.”
Yine Tunus’taki Ennahda Partisinin lideri Gannuşi yakın zamanda yapılan bir kongre de Laiklerin içini rahatlatan, müminlerin ise gazabını artıran şu sözü söyledi. Biz Siyasal İslam’dan çıktık, Müslüman demokrasisine girdik.
Müslümanlar adına onlara açıkça şunu söylüyorum: İslam toprakları, Laiklik ve Demokrasi için uygun arazi değildir.
Hilafet, beşeri sistemlerle kıyaslanacak bir tercih değildir. Aksine o şeriatımızın olmazsa olmaz bir emridir.
Hilafet ne krallıktır, ne federal sistemdir, ne imparatorluktur, ne parlamenter sistemdir nede Amerikan tipi Başkanlıktır.
Hilafet, Mescidi Aksa’yı esaretten, Müslümanları katledilmekten ve birçok İslam beldesini işgalden kurtaracak tek güçtür.
Kıymetli kardeşlerim!
Bugün artık Hilafet olmalı mı olmamalı mı diye bir tartışmayı geride bıraktık. Zira Hilafetin yeniden kurulması konusunda Müslümanların bir ihtilafı yoktur. Suriye nasıl ki Hilafet istiyorsa, Filistin’de Hilafet istiyor. Endonezya nasıl ki Hilafet istiyorsa Afganistan ve Pakistan’da Hilafet istiyor. Nasıl ki Türkiye halkı Hilafet istiyorsa işte burada Tunus halkıda Hilafet istiyor.
O halde kıymetli kardeşlerim!
Haydi, kalkın ve davanıza sahip çıkın. Üzerine İslam elbisesi giydirilmiş demokrasiye Tunus topraklarında yer olmadığını herkese gösterin. Sadece Hilafetin kurulmasına tanıklık etmeyin. Hilafetin yeniden kurulması için sizde çalışın.
Allah bu konferansı, varlığı ile İslam ve ehlinin izzetli olacağı, küfür ve ehlinin zilleti tadacağı Raşid-i Hilafet’in kurulmasına vesile kılsın.
Müslümanlara kurtuluş versin, bizleri Müslümanları izzetlendirecek, kâfirleri ise zelil kılacak ikinci Raşid-i Hilafet ile şereflendirsin.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu: “Sonra yeniden nübuvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Olacaktır”
Esselamu Aleykum ve Rahmetullah
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Ofisi Başkanı Mahmut Kar