-Basın Açıklaması-
Birleşmiş Milletler İslam İle Savaşmak İçin Kurulmuştur,
İslami Beldelerde Hiç Bir Zaman Temiz Bir Sayfaya Sahip Değildir
H. 02 Muharrem 1435
M. 05 Kasım 2013
02.11.2013 Cumartesi günü Yemen’de yayınlanan günlük el-Ula gazetesi şöyle bir haber yayınladı “BM Genel Sekreter Yardımcısı ve Yemen Özel Temsilcisi Cemal ibn Ömer kadın oluşumları ile bir araya geldi. Toplantı da Yemen’de devam eden siyasi çözüm ile ilgili BM’nin rolü ele alındı. Kadın oluşumlar, Cemal ibn Ömer’den “Yemenli taraflar arasında diyalog olmalı ve çözümler dışarıdan gelmemelidir…” isteğinde bulundu. Buna yanıt şoke ediciydi. BM’nin tarafsız olamayacağını teyit etti. Yemen’deki politikacılar ve halk artık Batının, ülkelerinde devam eden meselelere müdahil olmadığı konusunda en ufak dahi şüphe etmiyorlar. Özel Temsilci, kadın oluşumlara “Kendisinin BM temsilcisi olduğunu ve BM, otoritesini uluslararası kanun ve uluslararası sözleşmeler ve hukuktan aldığını vurguladı. Bu açıdan biz tarafsız değiliz. Aksine katılımcıları, uzlaşma hükümeti oluşturarak ve diyalog konferansında heyetlerin tartışması yoluyla seçtik. Kadın katılımcının %30’den az olmayacağını” söyledi.“
BM, 1648 yılında kurulduğu günden bu yana üç aşamadan geçti. Sadece adını değiştirdi. İlk kuruluşu, Avrupa ülkelerinin kendi aralarındaki savaşlara ve anlaşmazlıklara son vermek, Osmanlı Hilafetinin Avrupa’daki fetihlerine bir dur demek için yaptıkları çağrı ile başladı. “Hristiyan Milletler Topluluğu” adı altında kuruluşu devletler tarafından onaylandı. İkinci aşama ise 1919 yılında cereyan etti. Birinci Dünya Savaşı Osmanlı Hilafet Devletinin yenilgisi ile sonuçlandı, Müttefik orduları İstanbul’a girdiler, Müslümanların son Halifesi kovuldu. Ardından Topluluk adını “Cemiyeti Akvam” diye değiştirdi. Kuruluş, dünyada özellikle Müslümanlar arasında kabul gördü. Üçüncü evre ise 1945 yılında oldu. Amerika, BM’nin gözetim ve denetimini üzerine aldı, onu dış politika dairesi içine koydu ve devletler tarafından kabul görmesi için teşvik etti. Adına da “Birleşmiş Milletler” dedi.
Yakın ve uzak tarih, BM’nin kötülüğünden başka bir şeye tanıklık etmemiştir. Çin tarafından Doğu Türkistan, Rusya tarafından da Batı Türkistan Müslümanları saldırı ve soykırıma maruz kaldılar. Bosna Hersek, Afganistan, Irak, Myanmar, Suriye ve diğer yerlerde olan her katliam ve soykırım, bu kuruluş gözetimi altında gerçekleşmiştir. Ayrıca devletlere, politikalarına hizmet etmeyen, plan ve hedefleri ile uyuşmayan kararları veto adı altında iptal etme hakkı veren Güvenlik Konseyi gibi kuruluşlar da böyledir. Müslümanların beldelerindeki eğitim müfredatını ifsat eden, eğitimin geliştirilmesi ve modernizasyonu adı altında gördüğümüz Kültür ve Bilim Örgütü de öyledir. Müslümanlara, gıdaya bağımlı olmayan doğrudan kar amaçlı ürünler ekmelerini dayatan Gıda ve Tarım Örgütü de böyledir. Bu dayatma sonucunda temel gıdamız ve yiyeceğimiz olan buğday ve tahıl gibi stratejik mahsulleri, Batıdan ithal eder olduk. Yeryüzünde büyük hasar ve zarara yol açan diğer kuruluşlar da aynen bu şekildedir. İbn Ömer’in referans olarak eğmeden bükmeden açıkça belirttiği uluslararası kanun ve uluslararası sözleşmelere gelince, bize göre bunlar, çıbanbaşıdır. Çünkü bu kanun ve sözleşmeler, İslami fikir, hükümler ve Müslümanlar ile mücadele etmek için ortaya çıkmışlardır. İbn Ömer’in görevlerinden biri, uluslararası kanun ve uluslararası sözleşmelerin Yemen’de devrimden sonra siyasal sistem tarafından referans alınıp alınmadığından emin olmak ve ona bağlı kalındığını gözle görmektir.
Hizb-ut Tahrir’in hazırladığı Hilafet Devleti Anayasa Taslağında şunlar geçmektedir: “BM, Uluslararası Adalet Mahkemesi, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlara ve Arap Birliği gibi bölgesel kuruluşlara, İslam temeline dayanmayan ya da İslam’ın hükümlerinden başka hükümler uygulayan kuruluşlara, devletin katılması caiz değildir.”
Yemen ve diğer İslami beldeler, ancak İslami hayatı başlatarak mutlu ve bahtiyar olurlar, sükûnete ererler. Bu da Hilafet Devletini kurarak, Ukab bayrağı altında İslami beldeleri birleştirerek ve topraklarından tüm Batılı nüfuzu kovarak gerçekleştirmelidir. Bu topraklar ötesinde bedbaht ve helak olan insanlara, taş ve toprak her şeye mutluluğu ulaştırmak için İslam o topraklara taşınmalıdır. Zulümden sonra adalet yeryüzüne yayılmalıdır.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Bürosu
www.hizb-ut-tahrir.org | www.hizb-ut-tahrir.info |www.turkiyevilayeti.com