Günümüzde küfür sistemi (kapitalizm) ile İslam her konuda çatışmaktadır. Bu hususlardan birisi de başlıktan anlaşılacağı üzere kadındır. Küfür sistemi geçmişte ve günümüzde kadına duyduğu kini yüzünden onu kullanmakta, aşağılamakta ve ezmektedir. Cennette yasak meyvenin Hz. Havva’nın teşviki ile yendiğini esas kabul eden batı zihniyeti kadınlar yüzünden cennetten kovulduklarına inanıyor ve iddia ediyorlar. Bu yüzden kadını lanetlenmiş olarak görüyorlar. Küfür Erkeklerin cennetten kovulmasına kadının sebep olduğunu ve o günahın sonucunda bu hale düştüklerine inandıkları için bu kinleri asla sönmedi ve sönmeyecektir. Bunu tarihlerinde ve günümüzde rahatlıkla görmemiz mümkündür.
Küfrün gözünde kadın:
– Ünlü yunan hikâyecisi Hesiod’a göre kadının adı pandora’dır. O kötülüklerin kapalı olduğu kapağı açmış ve yayılmasına sebep olmuştur.
– Mezopotamya’da kadın ve erkek eşittir. Boşanma halinde kadınlar kocaları tarafından nehir’e atılıp öldürüldüklerini gizlenmemiştir.
– Herodot ünlü Yunan tarihçisi Mezopotamya da her kadının evlenmeden önce bir kere tapınağın birinde kendini bir yabancıya teslim etmek zorunda olduğunu yazmıştır.
– Endi KÜ’nün ilkelerine göre kadın hayvani bir ruha sahip olduğuna herkes inanmak zorundadır.
– Lut kavminde cinsel oyuncak olmuştur kadın.
– Eski Türk destanları ise kurtlarla cinsi temas kuran kadınlarla doludur.
– Tevrat’ta ise şöyle geçmekte: kadına dedi: zahmetini ve gebeliğini ziyadesi ile çoğaltacağım ağrı ile evlat doğuracaksın.
– Bizans imparatorluğu şehrin fahişelerin istilasına uğramaması için kadınlara vesika ve numara vermek zorunda kalmıştır.
– Monterlant: kadın bir asalak gibi yaşadığından erkeğe ihtiyacı vardır.
– Claudel: kadın bir günahtır bütün günahlar kadından doğar. Kadın erkeği felaketten felakete sürükler, onu mahveder.
– Kierkegaard: Kadın olmak çok garip, çok karışık bir şeydir onu tanımlamak çok güç. Bu kötünün (kadının) bir iyiye ihtiyacı vardır oda iyiye yani erkeğe yönelir.
– İsveç’te evlilik dışı çocuğa sahip olan kadınlar kahraman olarak karşılanmaktadır. (stern dergisi)
– Hint yasa kitabında kadının zehirli yılanlardan, hayatın sonundan ve ateşten daha kötü olduğu yazmaktadır.
– Eski Ruslara göre ise 10 kadından sadece birinde ruh vardır.
– Eski ortaçağ Avrupa’sında ise kadının insan olup olmadığı, başka bir yaratık olduğu hakkında tartışmalar meydana gelmiştir.
– İslam’dan önce Araplar ise kız çocuklarını diri diri toprağa gömerdi. Zira kadın lanetli bir varlık olarak görülürdü.
Tarih sayfalarında kadına sunulan değer ortadadır. Günümüzde de kadına hak ettiği değer sunulmadığı kesindir. Zira kadın günümüzde hala aşağılanmakta ve ezilmektedir. Lakin bu tarihteki gibi açıktan değil özgürlük ve eşitlik safsatası adı altında yapılmaktadır. Kadın kendi ayaklarının üzerinde dur, kendini ezdirme, kocanın eline bakma, kadın erkek eşittir gibi içi boş söylemlerle kandırılmıştır. Küfrün kininin yanı sıra kadını kullanmasında aile sistemini bozma ve ekonomik gelişme gibi hedefleri de vardır.
Kapitalizmde insan sadece ekonomik gelişme (üretim – tüketim) için önemlidir. Gözünde insanların başka bir değeri de yoktur. Kapitalizmin kol gezdiği İslam topraklarında mümin kadının üzerine düşen görevi unutturmak istemektedir. Zira İslam kadına üretim mecburiyeti koymamıştır. İslam’da kadın iyi bir anne ve iyi bir eş olmak durumundadır. Bu durum Kapitalizmin zararınadır. Çünkü üretim-tüketim için erkekten çok kadına ihtiyaç vardır. Sadece erkekler yeterli görülmemektedir.
Tüketim zaruri olunca erkeği cezbedecek yeni usuller bulmak mecburiyeti ortaya çıkmıştır. Bu usullerden biri şehvet duygusunu uyandırmaktır. Kadına gereksinim duyulmasının bir başka nedeni budur. Zira üretilen bir ürün insanda şehvet duygusunu uyandırırsa daha çok satış yapar ve ekonomik gelişme ’ye büyük bir katkı sağlanır. Üretimde yarışma vasıtası haline gelen kadına tüketimin en zorlu, ağır ve aşağılık görevi yüklenmiştir. Reklamlar bunun en güzel delilidir. Birçok reklamlarda nerdeyse tamamında kadınların yer aldıkları gözden kaçacak gibi değildir. Hatta kadınların sunulan ürünle hiçbir alakaları olmasa bile; teker reklamı, jilet reklamı, tıraş köpüğü reklamı gibi.
Sadece reklam için değil günlük hayatta da kadın cinsel bir obje olarak görülür. Nietzsche şöyle demiştir: ‘kadın kahramanların eğlencesidir. Kadın genç iken bir gülistanlık, ihtiyarlandığında ise çalı dolu bir mağaraya benzer’.
Kadın fıtri olarak güçsüz olması tağuti iktidarların hâkim olduğu toplumlarda ezilmesini getirmiştir. Belirtiğimiz gibi bir eşya gibi umumhanelerde alınıp satılabilen kadınların varlığını kimse inkâr edemez. Tüm kapitalist ülkelerde Türkiye de dâhil bu işi bir kazanç vesilesi olarak kabul edilmiştir. Genel evlerinin devlete vergi ödemesi gerektiği bunun delilidir.
Evet, Kapitalizm üretimde maliyet meselesini çözebilmek için kadını yuvasından almış kadınlara ekonomik özgürlük ve eşitlik yaygarası adı altında onu fıtratının dışında kullanmaya başlamıştır. Onun gözünde kadın bir anne değil, fabrikada ucuz bir işçi olmalıdır. Bunun tabii neticesi olarak da aile yapısı da bozulmuştur. Öyle ki, erkek eve geldiğinde hanımı bulamıyor, hanım geldiğinde kocasını bulamıyor, kız gece geliyor, oğlan akşam çıkıyor. Aile bireyleri tamamen kopuk yaşıyorlar. Görüyoruz ki kadınların ev işlerinin yanı sıra sosyal hayatta da yüklendikleri ağır işler yeni problemler ortaya çıkarmıştır. Çocuklar da bu durumdan büyük bir zarar görüyor. Çocuklar kadınlarının iş gücünü düşürmemesi için devlet veya özel kreşlere bırakılıyor ve orada buyuyorlar. Bu insanlık dışı bir durum olmasına rağmen günümüzde gayet normal görülmektedir. Bu nasıl bir ailedir?
Kadın erkek eşitliği ve kadın özgürlüğü (!) gibi söylemlerle Kadını kurtardıklarından dem vuranlar, nereden ve nasıl kurtardıkları meçhuldür. Çağdaş putların gözünde kadın fahişelikten genel evi kadınlığından, fabrika işçiliğine kadar her şeye katlanma mecburiyetindedir. Kadının İslam’da ki konumunu saptırıp ezildiğini vurgulayan ideologlar zulümlerini gizlemek için çırpınmaktadırlar.
Öncelikle belirtelim ki kadın erkek eşit değildir. Bunu bir örnekle netleştirelim: bir portakal ve elma, ikisi de bir meyvedir fakat eşit değildir. Portakalın içerdiği vitaminler elmanın içerdiği vitaminlerle aynı değildir. Tatları ve renkleri konusunda da örtüşmezler. Örnekten de anlaşılacağı üzere, kadın ve erkek eşitliği söz konusu değildir. Kadın ve erkek her ikisi de insandır fakat kadın ve erkek iki ayrı cinstir. İkisinin de ayrı ayrı görevleri, yükümlülükleri ve özellikleri vardır. Kadın bütün tıp otoritelerinin de belirtiği gibi fiziki yönden erkekten güçsüzdür, erkek kadar dayanıklı değildir. Kadın duygusaldır, erkek daha güçlü yaratılmıştır,..
Cenabi hak kadınların ve erkeklerin fıtri yapılarına uygun olan görevlerini taksim etmiş hak ve yetkilerini belirlemiştir. Erkek ailenin bütün maddi ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. İslam da aile içerisinde erkeğin hâkimiyeti esastır. Yukarıda da belirtiğimiz gibi İslam kadına üretim mecburiyeti koymamıştır.
“Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzab,33)
Bu ayete göre, kadının asıl faaliyet alanı, dış dünya değil, evin içidir. Kadın çocuklarını eğitmeli, iyi bir anne ve iyi bir eş olmak durumundadır.
İslam da kadın evinde oturduğu ve görevlerini yerine getirdiği vakit nasıl bir mükâfat veriliyor aşağıda ki Hadise bir göz atalım:
عَنْ أَنَسٍ قَالَ جِئْنَ النِّسَاءُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقُلْنَ يَا رَسُولَ اللَّهِ، ذَهَبَ الرِّجَالُ بِالْفَضْلِ وَالْجِهَادِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ تَعَالَى، فَمَا لَنَا عَمَلٌ نُدْرِكُ بِهِ عَمَلَ الْمُجَاهِدِينَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ قَعَدَ مِنْكُنَّ فِي بَيْتِهَا فَإِنَّهَا تُدْرِكُ عَمَلَ الْمُجَاهِدِينَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أخرجه الْبَزَّارُ
Hz. Enes şöyle dedi:Kadınlar Hz. Peygambere dertlenerek ey Allah’ın Resulü, erkekler bizden ayrı olarak cihada gidiyor biz ise cihada gidemiyoruz. Bizim için Allah yolunda cihada gidenlerin ameline ulaşabilmemizi sağlayacak bir amel yok mu? Rasûlullah (s.a.v) buyurdu ki: “Sizlerden her kim evinde oturursa; o Allah yolunda cihâd edenlerin amelinin derecesine ulaşır.”
Savaşa giden kimse, dinini, namusunu ve malını korumak için cihad eder. Evindeki eşi de onun yokluğunda onun ve kendisinin dinini, namusunu, malını ve çocuklarının eğitimini muhafaza ederse kocasının cihadına denk bir iş yapmış olur. Ya rabbi ne büyük bir mükâfat!
Her iki cins de kendisine yüklenen görevleri eksiksiz yerine getirmek ve İslami hedefler içerisinde sürdürmek zorundadır. Ne erkeğin kadınlar üzerine siyasi iktidarına güvenerek, ne de kadınların erkeklere zülüm etmesi mümkün değildir.
İslam’ın kadını ezdiği iddiası hiçbir ilmi delile dayanmaz. Kadını ezen, kullanan ve iş yerine mahkûm eden kapitalizmin ta kendisidir! Fıtri olarak farklı vazifeler için yaratılmış olan bu iki cinsin eşit ilan etmek küvetlinin zayıfı ezmesine göz yummak demektir. Kapitalist sistemde kadın erkekle aynı yarışa katılma mecburiyetinde kalması insafsızlık değil de nedir? Bu kirli bir oyun değil de nedir?
İslam da kadın hak ettiği değeri bulmuştur. Bu ayet ve hadislerle sabitlenmiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Dünyanın en hayırlı nimeti de sâliha kadındır.” (Müslim)
İslam kadına büyük bir değer vermiş onu korunması gereken bir varlık olarak görmüştür. Nitekim Sevgili Peygamberimiz Veda Hutbesinde; “Kadınlar size Allah’ın bir emanetidir.” buyurmuştur.
Ve bir Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Kadınları, Allahü Teâlâ’nın emaneti olarak aldınız ve onlara yaklaşmanız Allah’ın emri ile helal kılındı. Sizin onların üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.” ( ibn cerir)
İslam’da kadınlara yumuşak ve iyi davranan erkeklere mükâfat verilir. Hadis-i şerifde buyuruldu ki: “Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü Teâlâ’nın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!” [Müslim]
Ve şöyle buyruldu:
“En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.” [Tirmizi]
Kadın Allah’ımızın kuranda hitabıyla da şereflenmiştir: Ayette Şöyle buyuruldu:
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe71)
Bazı kadınlara ise Allah’ımız bizzat hitap etmektedir:
“Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi.” (Tahrim 12)
Evet şimdi soruyoruz ev işleri çalışmayı gerektirmez mi ki kadını mutlaka bir fabrika köşesinde veya devlet dairesinde memuresi olarak görmek istiyorlar?! Biz evlerimizde oturduğumuz vakit ne büyük bir mükâfat alıyoruz bilmiyorlar mı? İslam kadına hak ettiği değeri sunmuştur! İşte kadına sunulması gereken değer budur. Şimdi biz neden onların kirli planın bir parçası olalım?!
Allah’ım! Allah’ım! Senin yolundan alıkoyan kâfirlere azap et. Müslüman erkekleri de kadınları da, onlardan ölü olanları da diri olanları da bağışla. Şüphesiz ki Sen işitensin, yakın olan ve dualara cevap verensin. Ey ihtiyaçları gideren…
“Ey Rabbimiz, eğer unuttuk ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz, bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Bağışla bizi, mağfiret et bizi, rahmet et bize! Sensin bizim Mevlamız, kâfir kavimlere karşı yardım et bize.”(Bakara 286)
Zehra Garipel