Avrupa devletleri bilhassa “Fransa ve İngiltere” İslam devletine indirdikleri korkunç ve yıkıcı darbelerinde büyük basari elde etmişlerdir. 16. asrın başlarından beri İslam’a İslami fikir ve inançlara karşı ayrı bir metotla mücadele etmekteydiler. Bu metotla beraber İslam hükümlerine ve inançlarına darbe indirmek için İslam’a düşman gençler yetiştirerek aynı zamanda da halkın fikirlerine tesir etmeyi planladılar. İlim adı altında kültürel ve misyoner savaşı başlatarak mücadelelere giriştiler. Ve bu amaçları uğrunda büyük fedakârlıklar yaparak büyük bütçeler ayırdılar. Birçok misyoneriz cemiyetleri kuruldu. Bunların birçokları İngiliz, Fransız ve Amerikan cemiyetleri idi. Kültürel mücadelelerini misyonarist faaliyetlerle ve misyonerler vasıtasıyla yaptılar. Maksatları memleketin ahalisinden olan Hristiyanları kendilerine celp edip, Müslümanları da dini akidelerinden şüpheye düşürüp sarsmaktı.
Kısaca misyonerlik nedir diye açıklanacak olursa;
Misyoner kelimesinin sözlük anlam; bir dini yayma amacı ile başka bir ülkede bulunanlardır. Kelimenin kökeni Latincedir. Misyonerlik faaliyetleri tüm dinler için geçerli değildir.
Misyonerliğin Hristiyanlık dininde önemi büyüktür. Hristiyan tarihinin ilk misyoneri olan aziz Pavlus gibi birçok aziz, misyonerlik faaliyetinde bulunmuştur. Misyoner deyimi özellikle 1660’lardan itibaren özel bir görev alan Hristiyan din adamı anlamında kullanılmıştır.
Misyonerliğin ne olduğunu kısaca anlattıktan sonra, Türkiye’de en büyük ve en etkili misyoner faaliyeti olan Robert kolejinin kuruluş mücadelesinden, kısa tarihi ve geçmişinden ve bu kolejde kimlerin yetiştirildiğinden bahsedelim.
Türkiye’de Amerikan kültürünün en etkili propaganda karargâhlarından biri olan Robert koleji, 1863 tarihinde 4 papaz tarafından kurulmuştur. Bu mektep de 33 sene müdürlük yapan ve ayni zamanda da bu kolejin kurucularından Olan Dr. papaz Vashburn,”Türkiye’de elli sene” adli bir kitap yazmış ve bu kitapta da şu itiraflarda bulunmuştur;
“Türkiye’yi Hristiyanlaştırmak için Amerika da bir kaç papaz cemiyeti kurulmuş ve bunlardan birisi Dr.Sayrus Hamlin namında bir adamı Türkiye’ye göndermişlerdi. Galiba 1850 tarihlerinde bu misyoner, İstanbul da tetkikata (araştırma inceleme) başlamış, İstanbul’daki paşaların Bulgar asıllı Bahçıvan ve sütçüleri il temasa girmiş, istiklalı uğrunda Türkiye’ye (yani İslam devletine) isyan edecek bir Bulgar unsuru olduğuna kanaat getirmek için de 1857 de Trakya ve koca balkanlar da seyahatlerde bulunmuştu.” (Halil yaver Robert kolejinin iç yüzü)
Dr. Misyoner Vashburn in de kitabında anlattığı gibi kendisi gibi misyoner olan Dr. S. Hamlin Amerika’daki misyoner papaz cemiyetinin Türkiye’ye özellikle göndermiş olduğu bir numaralı adamıdır. Bu cemiyetin Hamlin’e yârdim etmesi için gene kendisi gibi papaz olan Dr. Long da eşlik etmiştir. Daha sonraları bu iki misyonere Dr. Robert ve Dr. Vashburn de dâhil olmuştur. Bu dört Amerikalı papaz, 1860 tarihinde “sırf Türkiye vilayetine karsı bir Bulgar isyanı hazırlamak kastı ile” işe başlamışlardır.
Bu papazların Türkiye’de yaptıkları Dr. Vashburn in kitabında da saklamaya lüzum görmediği gibi şöyledir.
- Bulgarların 1800’lu senelerde garbinin, Avrupa tarihlerinden kaybolduğunu ve kendileri sayesinde Bulgarları garp alilerine tanıttıklarını,
- Bulgar milletinin rehberi olsun diye, Bulgar gençlerini ilk ismi Bulgar koleji olan mektep açtıklarını,
- Kendileri sayesinde Bulgarların İngilizleri ve Amerikalıları elde etmeye muvaffak olduklarını ve bu sayede de Bulgaristan’ın kurulduğunu,
- Robert kolejinin, Bulgaristan devletini kurmak için hazırlanan talebelerinin de Hristiyan terbiyesi ve Hristiyan maneviyatı ile yetiştirdiklerini saklamaya lüzum görmemiştir.
Görüldüğü üzere Robert kolejinin kuruluş gayesi böyledir. Bu dört Amerikalı papazin Bulgarlar üzerindeki bu hareketliliklerin asıl sebebi İslam devletine olan kinlerindendir. Daha öncede belirttiğim gibi İslam devletinin hükmü altında yaşayan Bulgarları isyana körüklemektir. Robert kolejinin ilk talebelerinden olan Mateef Bulgarca MIR gazetesinin 20 haziran 1936 sayısında şunları yazmıştır;
“Dr. S. Hamlin en yüksek kule üstü gayesini bilmiyordu. Fakat sarayı elde etmek için, Rumeli hisarının yanındaki ermeni keşiş mektebinin bir dairesine yerleşti. Otuz Bulgar talebesi ile mektebi açtı. Ben ilk Bulgar talebelerinden biriydim.”
Hamlin bu mektepte talebeleri yetiştirirken arkadaşı Dr. Long da Bulgarlar arasında dolaşmış ve yeni talebeler hazırlamıştır. Bu binada yüzlerce Bulgar talebesi yetirirmişlerdir. Ayni zamanda da Rumeli hisarına kendi kolejlerini dikmek için uğraşmışlardır. Nihayetinde 1869 tarihinde de Rumeli hisarının en yüksek kulesi üzerinde Bulgar koleji ile şöhret bulan kolejin inşaatına başlanmıştır.
Müslümanları kuşkulandırmamak için silik bir isim koymaya karar veren misyoner papazlar, bu kolejin kurulması için birçok para yardımı yapan hatta okulun çoğu masrafını karşılayan misyoner papaz Robert in ismini koymaya karar vermişlerdir. Mektep “Robert koleji” olmuştur.1870’lerden itibaren bu okulda her sene 40-50 sene Bulgar gençleri alınıp, 7-8 sene yetiştirip balkanlara göndermişlerdir. Bunlar ilk batak –Bulgar isyanını çıkartan gençlerdir. Okul bu gençlerle temasını hiç kesmemiştir.
Dört Amerikan papazinin Robert kolejinde ve malta da okuttuğu gençler otluk köyünde bir büyük millet meclisi kurduklarını ilan etmişler ve bütün Bulgaristan’da isyan çıkartmaya başlamışlardır. Fakat bu isyanlarının bastırılması ile ilk başarısızlıklarını yasayan bu papazlar yine de sukut etmemiş İngiltere, Fransa ve Amerika matbuatına gönderdikleri telgraflarda, pek acıklı katliam sahneleri uydurmuşlardır. Müslümanları vahşi, Hristiyan kani içen, Hristiyan çocuklarını kesen yamyam bir millet olarak teshir etmişlerdir.
Görüldüğü üzere Robert kolejinin geçmişteki tarihi, kurucularında itirafları ile böyledir. Bu okulun İslam devleti yıkılıp yerine cumhuriyet devleti kurulduktan sonraki dönemine bakacak olursak; daha önce ve şu an, Türkiye’de mason olan siyasetçi, sinema ve tiyatrocuların, televizyon ve gazetecilerden tutunda, yazarlardan, sanayici ve iş adamlarına kadar birçok ünlü ismin bu okullarda okuduğuna şahit oluyoruz. Siyasette Robert koleji mezunları deyince karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır;
Mavi gömleği ile tanınmış “Bülent Ecevit”, eşi “Rahşan Ecevit”, Türkiye’nin ilk kadın başbakanı “Tansu Çiller” ve o zamanın kibar siyasetçi namı ile tanınmış “İsmail cem” Robert kolejinde yetişmiş talebelerdendir. Bir diğer Robert koleji ünlü mezunları arasında ise “
Cem Boyner, Nejat Eczacıbaşı, Şakir Eczacıbaşı, Rahmi koç, Ömer koç, Sibel Kutman, zeki Alasya, Cevat çapan, engin Cezzar, Haldun Dormen, Genco Erkal, nedim saban, Nevra Serezli, ülkü tamer, Perihan mağden, leyla umar, Nuri Çolakoğlu, yıldırım Türker, Halide edip Adıvar, pınar kur, Orhan pamuk, dan Abidin Dino, Ayşe Kulin, Lale müdür, serdar bilgili, Betül Mardin, cem karaca ve Türkiye’de taninmiş birçok ünlünün ortak yani bir zamanlar Robert koleji sıralarında oturmuş olmalarıdır.
Bu sene 150. yılını kutlayan okulun eğitim sistemine baktığımızda ise karşımıza çıkan bilgiler şu doğrultudadır;
Önceden sadece lise eğitimi değil, aynı zamanda da yüksek eğitim veren Robert koleji 12 Mart 1971 darbesinden sonra askeri hükûmetin, özel üniversiteleri devletleştirmesi sonucu ise, Robert kolejinin yüksek kısmı “Boğaziçi Üniversitesi“ olmuştur. Önceden sadece erkeklere eğitim veren okul bu tarihten itibaren kardeş okul olan Amerikan kız koleji ile birleşmiş, okul karma eğitim sistemine geçmiştir.
Robert koleji, Amerikan eğitim sisteminin, dünyada en iyi işlediği Okullarından birisidir. Hemen hemen her ülkede, özelliklede diplomatların çocuklarına yönelik faaliyet gösteren Amerikan okulları vardır. Onlara göre; iyi işleyen bir Amerikan okulunun hedefi;” öğrencilerinin Türkiye’de uluslararası bir vizyona sahip olması. Yani bireyin geniş ve uzak görüşlü olması. Bu nedenle tüm öğrencileri, İngilizce konusunda iddialı. Öğrencilere, birey olduklarının bilinci aşılanıyor. Her birinin farklı ve kendi belirlediği alanda “özel” kişiler olması hedefleniyor. Robetlilerin ortak özellikleri, biraz kendilerini beğenmiş olmaları. Bunu yüzlerine söylediğinizde de “beğeniyoruz çünkü iyiyiz” diyebilirler. Okul üst düzey yöneticileri yetiştiren önemli kurumlarında başından.”(Pazar sabah haberleri 22 Haziran 2008)
Şu an Robert kolejinde okuyan öğrencilerin yüzde 24’ünün burs imkânlarından faydalanmakta olduğu görülmekte (neredeyse her dört öğrenciden biri) ve bu burs imkânlarının da sağlana bilmesi için okula en büyük desteğin ise, mezunlarından geldiği dikkatlerden kaçmamaktadır.
Misyonerler ne kadar uğraşsalar da, onların bu yaptıkları hem dünyada hem de ahirette boşa gitmiştir. Tıpkı Allah Teâlâ’nın Tevbe suresi 69. ayetinde de söylediği gibi;
“Ey münafıklar, siz de sizden önce yaşamış ve sizden daha güçlü, daha zengin ve daha çok sayıda çocuklu olup paylarına düşen dünya nimetlerinin cazibesine kapılan kimseler gibi davrandınız, bu kimseler nasıl paylarına düşen dünya nimetlerinin cazibesine kapıldılar ise, siz de öylece payınıza düşen dünya nimetlerinin cazibesine kapıldınız, vaktiyle eğriliğe dalanlar gibi siz de eğriliğe daldınız. Onlar, yaptıkları dünyada ve ahirette boşa gitmiş kimselerdir. Onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir.” (Tevbe suresi 69)
Hatice Sebat