islam devleti default

Tevhid

  Tevhid; Müslümanların Yaşamlarına Yön Veren Bir Düzendir.   Tevhid (La İlahe illallah – MuhammedenRasulullah) tüm Müslümanların dilindedir. Lakin tevhidin içeriğini anlayan Müslümanların sayısı pek azdır.

Her Müslüman LA’ ilahe illallah der ama bir kısmı bunu dediği için hayatında ciddi zorluklarla karşılaşır, hapsedilir hatta işkencelere maruz bırakılır. Lakin bir kısmıda bunu demesine rağmendüşünce ve amellerinde herhangi bir değişiklik olmadığı gibi hiç bir zorluğa sıkıntıya rastlamamakla beraber hayatı gül-gülistanlık yaşar. Her Müslüman La’ İlahe illallah demesine rağmen aralarında neden böyle bir fark vardır? Bu insanların aralarındaki farkı görebilmemiz için tevhidin içeriğini açıklamak gerekir;

La’ ilahe illallah, MuhammedenRasulullah’ın manası; Allah’tan başka ilah yoktur ve Hz. Muhammed O’nun kulu ve Resulü demektir. Burada sadece Allah’ın varlığına iman etmek ve Hz. Muhammed’in Allah’ın kulu ve Resulü olduğunu kabullenmek yeterli değildir. Yani Tevhid’te tek şart bu değildir. ÇünküTevhid, İslam’ın temelini (akide) oluşturduğu gibi, ondan bir hayat nizamı doğmuştur. Bu yüzden Tevhid, sıradan ezberlenmesi gereken bir söz olmayıp, insanların yaşamlarına yön vermesi gereken bir düzendir.

Tüm Nebi ve Resullerin ortak davetiTevhid’tir. Hiç bir Nebi veya Resul yoktur ki, bu Tevhid’e davet etmiş olmasın. Zira Rabbimiz şöyle buyurmaktadır;

”Senden önce hiçbir Peygamber göndermedik ki ona: ‘Benden başka ilah yoktur; şu halde bana kulluk edin’ diye vahyetmiş olmayalım.” (Enbiya 25)

Son Rasul Hz. Muhammed’terisaletleemrolunduğunda insanları Tevhid’e davet etti. Rasulullah bu cümleyle geldiğinde tüm hayatı değişti. Müşrikler Rasulullah’a saygı duyarken, güvenirken hatta fikir danışırken, ne zaman Rasulullah La’İlahe İllallah’la geldi müşriklerin tavırları hemen değişti. Onu dışladılar, iftira attılar ve yalanlamaya başladılar. Daha sonra her La’ İlahe illallah diyen Sahabe bu zorluklarla karşılaştılar. Sahabeler La’ İlahe İllallah dedikleri için yakınları tarafından işkence gördüler, öz aileleri tarafından kaynar suyun içinde haşlandılar, hapsedildiler, aç ve susuz bırakıldılar.

Sahabeler bu sözü söyledikleri zaman, bütün hayatları değişiyordu. La’ İlahe İllallah dedikleri zaman eski düşüncelerinde, amellerinde eser kalmıyordu. Örneğin, herkesin kendisinden korktuğu, çekindiği, konuşmaya cesaret edemediği hatta onun görmeleriyle yolunu değiştirdikleri Hz. Ömer La’ İlahe İllallah dedikten sonra Ümmet’i ilgilendiren en ufak bir meselede üzülen, Hanımıyla birlikteyken Allah korkusundan dolayı üzerindeki yorganı atan, Rabbim beni affetmezse benim halim nasıl olur diye ağlayan biri haline gelmişti.

Veya cahiliyenin en koyu dönemini yaşayanlar, yani evlatlarını diri diri toprağa gömenler, hanımlarına hiç bir değer vermeyip eziyet edenler, insanlara zulüm edenler bu sözü söyledikten sonra yeryüzünün en temiz, en iyi toplumunu oluşturmuşlardı.

Buna en güzel örnek Allah Subhanehu ve Teâla’nın bize Araf süresinde bildirdiği Firavun, sihirbazlar ve Hz. Musa arasındaki geçen kısastır. Firavun, gözünü kırpmadan, acımadan insanları öldürebilen, en ufak bir meselede insanları katleden, işkence eden bir zalim idi. Bu yüzden halk kendisinden çok korktukları için her dediğini yapıyorlardı.

Hz. Musa Firavuna;”Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir Peygamberim” (Araf 104) dediğinde Firavun; ”Eğer bir muzice getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım.” (Araf 106) dedi. Bunun üzerine Hz. Musa asasını yere attı ve o hemen bir ejderha dönüştü. Firavun bu durum karşısında bembeyaz kesilmesine rağmen iman etmedi ve Hz. Musa’nın çok iyi/bilgili bir sihirbaz olduğunu söyledi.

Daha sonra en iyi sihirbazları çağırttı ve Hz. Musa ile beraber sihir ve mucizesini göstermelerini emretti ki, kimin hakikat sahibi olduğu ortaya çıksın. Sihirbazlar Firavuna; ”Eğer Üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükâfat var mı?” (Araf 113) diye sordular. Firavun; ”Evet, hemde mutlaka yakınlarımdan olacaksınız.” (Araf 114) diye cevap verdi.

Sihirbazlar ”Ey Musa sen mi (önce) atacaksın, yoksa atanlar biz mi olalım?” dediler. Hz. Musa;”Siz atın” dedi. Onlar atınca, insanların gözlerini büyülediler, onları korkuttular ve büyük bir sihir gösterdiler. Sıra Hz. Musa’ya gelince Allah’uTeâla’nın emriyle mucizesini gösterdi. Böylece gerçek ortaya çıktı ve sihirbazlar;”Âlemlerin Rabbine iman ettik.” deyip secdeye kapandılar.

Bu insanların (sihirbazların) halini iyi düşünün. Bu kişiler dünyada paradan, menfaatten başka bir şeyi düşünmeyen insanlardı. Bu yüzden Hz. Musa ile karşılaşırken dahi Firavun’dan bir karşılık talep ettiler. Lakin İman etmeleriyle o menfaat düşünceleri yok oldu. Onlar Müslüman olduktan sonra Firavun;

“Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz! Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!” (Araf 123, 124) dedi.

Firavunun zulmünden korkan bu kişiler, iman etmeleriyle başlarına gelecekleri aldırış dahi etmediler. Hatta Firavun’un tehdidine rağmen:

‘Biz zaten Rabbimize döneceğiz. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, Müslüman olarak canımızı al.” (Araf 125, 126) dediler.

Onlar La’ İlahe İllallah ile değiştiler. La İlahe İllallah deyip de eski cahiliye hayatlarına devam etmediler. Tek düşünceleri menfaat olan bu insanlar, La’ İlahe İllallah demeleriyle yeryüzünün en büyük tağutunabaşkaldıracak cesarete sahip oldular.

Dikkat edinki,TevhidLa’ ile başlıyor. Burada çok ince bir mesele var. La’nın manası; Hayır!, kabul etmemek, razı olmamak, inkar etmek demektir. Yani Allah Subhaneh’u ve Teâla bizden, Kendisine iman etmeden önce inkar etmemizi istiyor. Neyi inkar etmemizi istiyor? (Tevhidin bütün şartlarına iman etmeden önce) bütün tağutları, ideolojileri, nizamları yani sahip olduğumuz tüm beşeri düzenleri inkar etmemizi emrediyor. Böylece Rabbimiz bu sözle hayatımızı değiştirmemizi emrediyor. Zaten sahip olduğumuz İslam dışı tüm düşünce ve bunun akabinde amellerimizi değiştirmezsek La’ İlahe İlallallah bizde nasıl bir etki doğurabilir ki?

Sahabeler Allah İlah’tır demeden önce La’ dediler. Sahip oldukları inançları, fikirleri inkar ettiler. Sergiledikleri tüm amelleri bıraktılar. Dayandıkları ideolojileri, nizamları veya yardımın sadece kendisinden gelebileceğine inandıkları başkanları, kralları terk ettiler.İşte bu yüzde bu sözü söylemeleri ile hayatları değişti. Çünkü onlar La’ İlahe İllallah’ın manasını kavramışlardı.

Müşrikler dahi La’ İlahe İllallah’ın ne olduğunu biliyorlardı. Daha kendilerine içeriği anlatılmadan onlar bu sözle neyin kastedildiğini anlamışlardı. RasulullahKüreyşliMüşriklere: ”La’İlahe İllallah deyinki, kurtuluşa eresiniz” dediği zaman, Müşrikler hemen karşı çıkmışlardı ve çok büyük tepkiler vermişti.

Müşrikler, Rasulullah’ın bu daveti bırakması için amcası olan Ebu Taliple görüştüler. Ebu Talip hastayken, içlerinde Ebu Cehil’in de bulunduğu Kureyş’ten bir topluluk onu ziyarete gittiler.

-“Ey Ebu Talib, kardeşinin oğlu bizim Hanlarımıza sövüyor, onlar için şöyle şöyle diyor ve onlara şöyle şöyle yapıyor. Birini ona gönder de onu böyle yapmaktan vazgeçir.” dediler.

Ebu Talip’te Rasulullah’ın gelmesi için birisini gönderdi. Rasulullah gelmeden önce Ebu Talib´in yanında bir kişinin oturaca­ğı kadar yer bulunuyordu. Ebu Cehil, Resulullah´ın, amcasının yanına gelip ora­ya oturursa amcasının ona şefkatli davranacağından korktu ve hemen gidip ora­ya oturdu.Rasulullah içeri girince, kapının yanından başka oturacak bir yer bu­lamadı ve oraya oturdu. Ebu Talib ona:

-“Ey kardeşimin oğlu, kavmin senden şi­kayetçi oluyor. Senin, onların putlarına sövdüğünü, onlara şunu şunu söylediği­ni ve onlara şunu şunu yaptığını sanıyorlar.” dedi.

Rasulullah: -“Ey amca, ben onlardan sadece bir sözü söylemelerini istiyorum. Onlar bunu söyledikleri tak­dirde bütün Araplar onlara boyun eğecek ve Acemler onlara cizye verecektir.” dedi.

Kureyşliler: -“O söz nedir Babanın şerefine yemin olsun ki biz onu ve onun on katını da söyleriz.” dediler.

Rasulullah: -“O söz, Lailaheİllalllahtır sözüdür.” Bunun üzerine Kureyşliler oradan yaka silkerek ve şöyle diyerek kalkıp gittiler:

-“O ilahları bir tek ilah mı yaptı “ (Ahmed b. Hanbel, Müsned, C. 1, S.362/Tirmizî, K. Tefsir el-Kur´an, Sun;: 38, bah: 1, Hadis no: 3232.)

Bu olay üzerine şu ayet nazil oldu;

”Kâfirlerin ileri gelenlerinden bir grup, birbirlerine: “Haydi yü­rüyün, İlahlarınıza ibadet etmekte direnin, sizden beklenen de budur. Biz bu Tevhid’i başka bir dinde duymadık. Bu, uydurmadan başka bir şey değildir. Kur´an, aramızdan ona mı indirildi “ diyerek kalkıp yürüdüler. Doğ­rusu onlar, Benim vahyimden şüphe içindedirler. Daha doğrusu onlar, aza­bımı henüz tatmadılar.” (Sad süresi, 6-8)

Bugünden bir örnek verecek olursak; Kendisine Tevhid anlatılan anne babası sözde Müslüman olan 18 yaşlarında bir kafir‘ben Müslüman olmak istemiyorum’ demişti. Neden diye sorulduğunda şu yanıtı vermişti;

”Çünkü ben Müslüman olursam (La İlahe İllallah dersem) alkol içemeyeceğim, zina yapmayacağım, kızlarla konuşamayacağım vs. ben şuan yaşadığım hayatımı değtiremem.” açıklamasında bulunmuştu.

Bu kişi Müşrikler gibi Tevhid’in içeriğini anlamıştı. Bu sözle hayatını değiştirmesi gerektiğini ve kesinlikle kolay olmadığını hatta bu sözü söyledikten sonra kendisini birçok zorlukları beklediğini ta başında anlamıştı. Bu zorlukların üstesinden gelemeyeceği ve başka düzen doğrultusunda yaşamayacağını düşündüğü için Tevhid’iret etmişti.

Şimdi bugünün Müslümanlarına bakacak olursak; Bu sözü ne kadar kolay söylediler değil mi? Hepsi bu sözü söylemiştir. Hatta birçok ibadetlerde her gün bu sözü söylerler. 5 vakit namazda bu sözü işitirler. Yalnız düşüncelerine, amellerine baktığımızda hallerinde herhangi bir değişikliğin olmadığını görürüz.

La’ İlahe İllallah dedikleri andan önce ve sonraki yaşantısı aynıdır. Mevcut olan sisteme göre hareket etmeye devam ederler. İşte bu yüzden hayatlarında herhangi bir zorluk görmez. Rasulullah ve Sahabelere yapılanların hiç biri onlara yapılmıyor. İş yerlerinden sıkıntı yaşamıyor, evlerinden atılmıyor veya kimse onlara düşman olmuyor. La’ İlahe İlallah demelerine rağmen kafirledostluğa, işyerine alkol satmaya, faiz almaya hain yöneticilere güvenmeye ve oy vermeye devam ediyorlar veya namaz kılmamaya, İslam’a göre giyinmemeye, kısacası İslam’ı yaşamamaya devam ediyorlar. Anlıyoruz ki, bu söz Müslümanlarda sadece ezberlenen bir cümle haline gelmiştir ve bunun dışına çıkmamıştır. Çünkü onlar Allah ilah’tır demeden önce LA’ dememişlerdir.

Allah İlah’tır derken İlah’ın dahi anlamını kavramış değiller. Allah’ın İlah olduğunu kabullenmek, sadece insan, hayat ve kainatın yaratıcısı olduğunu kabullenmek değildir. Sadece yağmuru yağdıranın, insanı yaratanın, rızk verenin, eceli taktir edenin Allah olduğunu kabullenmek değildir. Zira buna Müşriklerde iman etmişlerdi. Bu yüzden de ‘Allah gökyüzüne karışsın, Gökyüzündeki otoriteye sahip olsun ama yeryüzünü yönetmeyi bize bıraksın, ona karışmasın’ dediler. İşte sırf bunun için Müslüman olmadılar. Bundan dolayıdır ki, Allah’uTeâla’nın nasıl ki yaratıcı olduğuna iman ediliyorsa kanun koyucu olduğuna ve sadece Kendisine kulluk edilmesigerektiğinedeşüphesiz iman etmek gerekiyor.

Kanun koyucu olması demek; Hayatımızın her alanına Allah’tan başka hiç kimsenin karışmaması demektir. Kanun koyma yetkisi sadece Allah’a ait olduğunu kabullenmektir. Benim nasıl yaşayacağımı ancak Allah belirler demektir. Kişi, Allah İlah’tır deyip kafir, zalim veya fasık olan yöneticilere oy veriyorsa, mevcut sistemin kanunlarına veya kendi heva ve heveslerine göre giyinir, yiyor, kısacası amel ediyorsaİlah’ın manasını kavramamış demektir. Zira bu yüzden bazı Müslümanlar oy vermeye giderken aynı zamanda ellerinde tespihle LA’ İlahe İllallah demekteler. Bu nasıl bir çelişkidir? Hem Allah’tan başka konun koyucu yoktur de, hemde Allah’tan başka kanun koyanlara destek ver.

 

”Onlar, ahbarları (dîn adamlarını) ve ruhbanları (rahipleri) ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka Rab’ler edindiler. Tek bir ilâha kul olmalarından başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka ilâh yoktur. (Onların) şirk koştukları şeylerden O (Allah), münezzehtir.” (Tevbe 31)

Ayeti nazil olduğunda Hıristiyan liderlerinden henüz Müslüman olmayan Adiy Bin HatemRasulullah’a gelerek: ”Arkadaşlarımdan böyle bir ayetin indiğini duyuyorum. Oysa bu ayetin anlattıkları doğru değildir. Ben Hıristiyanım, Yahudileride çok iyi tanırım. Hiç birimiz ne din adamlarımızı nede ilim adamlarımızı Rab (İlah) edinmedik.”

Rasulullah tebessüm duyurdu ve sordu; ”Onlar size bazı şeyleri yapın (helal) diyorlardı da yapmıyor muydunuz?”

Adiy: ”Evet, yapın dediklerini yapıyorduk.” dedi.

Rasulullah; ”Bazı şeyleri yapmayın (haram) diye yasaklıyorlardı da yasalarına uymuyor muydunuz?.”

Adiy; ”Evet uyuyorduk” deyince

Rasulullah; İşte bunun adı İlah edinme demektir.” diye buyurdu. Bunun üzerine Adiy LA’ diyerek yani bütün beşeri ilahları red ederek Müslüman oldu.

Bundan yola çıkarak, insan herhangi birinin veya sistemin helal ve haramları doğrultusunda yaşıyorsa ve bunları benimsemişseve tabii ki bunun bilinçli bir şekilde yapıyorsa onları veya mevcut olan sistemi ilah edinmiş demektir.

Allah’uTeâla hayatımızın her alanına bir hüküm indirmiştir. ‘Bu İslam’da yok başka sistemlerde alayım’ diyebileceğimiz hiç bir açık kapı bırakmamıştır. Bu yüzden Müslüman La’ İlahe İllallah dediği anda evde, iş yerinde, okulda, camide, ticarette, partide, siyasette, ekonomide, eğitimde, kültürde, sanatta, edebiyatta velhasıl hayatın tüm alanında İslam, yani Allah’ın kanunları hakim olmalıdır. Ancak bu şekilde La’ İlahe İllallah’ınşartlarını yerine getirmiş ve bu söz doğrultusunda hayatını değiştirmiş olur.

Ey Müslümanlar!

Başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın her yerinde Müslümanların zulüm altında olmalarının en önemli sebebi bizlerin Tevhid’i anlamayışımızdan kaynaklanmaktadır. Bizler bu sözü anlamış olsaydık Çeçenistan’da, Afganistan’da, Keşmir’de, Filistin’de, Suriye’de ve daha birçok beldede Müslüman kardeşlerimiz katledilmezdi. Namuslarımız kirletilmez, evlatlarımız öldürülmez, topraklarımız işkal edilmezdi.

Bizler Tevhid’le hayatımızı değiştirmediğimiz için kafir ve yandaşları üzerimizde sinsi komplolar kurmaktalar. Oysa şanlı tarihimize baktığımızda kafirler bizlerden korkuyorlardı. Çünkü bizler tarihimizde La’ İlahe İllallah’ı yaşıyorduk. Ama bugün bizler kafirlerden, fasık olan yöneticilerin tehditlerinden korkmuş durumdayız. Sırf bu korkumuzdan dolayı bugün Suriye’deki vahşeti görmemize rağmen kılımız kıpırdamıyor, sesimiz çıkmıyor.

O halde Ey Müslümanlar!

Allah’uTeâla’nın emri üzerine Tevhid’le hayatımızı ve hayata olan bakış açımızı değiştirelim. Hayatımızın anlamı sadece Tevhid olsun. Onun için yaşayalım, Onun için nefes alıp verelim ve sadece Onun için ölelim ki, kazananlardan olabilelim..

 

Sümeyye AVCI

Ayrıca...

islam devleti default

Acılı Günün Yıl Dönümü: 3 Mart 1924

Alemlerin Yaratıcısı ve Rabbi olan Yüce Allah’a hamd olsun. Allah’u Tealâ’nın dünya ve ahiret saadetinin …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir