Home / News / HİZB-UT TAHRİR / BASIN AÇIKLAMALARI / Suriye ve Irak Halkının Ricaları Size Hiç mi Ulaşmadı?
islam devleti default

Suriye ve Irak Halkının Ricaları Size Hiç mi Ulaşmadı?

Katil Bush ve Obama’nın Ricasıyla Ordularını Harekete Geçirmek İsteyenler! Suriye ve Irak Halkının Ricaları Size Hiç mi Ulaşmadı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şili, Peru, Ekvador ve Senegal ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Rusya’nın; “Türkiye Suriye’ye müdahale için hazırlık içerisindedir” açıklamasına Erdoğan, “Senin ne işin var Suriye’de? Adeta işgalcisin, sen devlet terörü estiren, 400 bin kişinin katiliyle beraber hareket ediyorsun. Sivilleri öldürmeye devam ediyorsun.” şeklinde cevap verdi. Erdoğan, Obama’nın Temsilcisi McGurk’un Kobani‘ye gitmesine de tepki gösterdi ve şöyle dedi: “Biz nasıl güveneceğiz? Ben miyim senin ortağın yoksa Kobani’deki teröristler mi?” Türkiye’nin Suriye konusunda tavrının ne olacağına yönelik ise şu ifadeleri kullandı: Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyoruz. Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım. 1 Mart tezkeresinde Türkiye Irak’ta olsaydı Irak’ın durumu böyle olmazdı. Çıkacak netice Türkiye’yi masaya getirecekti. O zaman Bush, benimle yaptığı görüşmelerde bir ricada bulundu. Ama maalesef biz kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla baş başa kaldık.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti olarak, talihsiz ifadeler hakkında yaptığımız açıklamayı kamuoyu ile paylaşıyoruz.

1-Rusya İslam’a ve Müslümanlara azılı düşmanlık besleyen bir devlettir. Rusya’nın terör devleti olması yeni bir şey değildir. Zira o, daha önce Afganistan ve Çeçenistan’da terör estirdi. Şimdi Suriye’de bunu yapıyor. Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Kırım’da yaptıklarını ise Türkiye bilmiyor değil. Kısa bir süre önce Moskova’da Putin ile Cami açılışı yapan Erdoğan, samimi ise Rusya’nın terörüne misli ile cevap vermelidir. Eğer samimi ise Rusya’yı vekâlet savaşçısı olarak kullanan ABD’ye terör devleti, Obama’ya ise terörist demelidir. Zira Rusya’yı Suriye’ye çağıran ABD’dir. Suriye’de bizatihi Müslümanları koalisyon güçleri ile katleden ABD’nin kendisidir.

2-Erdoğan Müslümanlara karşı samimiyetini sözleri ile değil eylemleri ile göstermelidir. Müslümanlara karşı samimi olmak ABD’ye dost değil ona düşman olmayı gerektirir. Baas rejimi ve PYD ile dost olanla Müslümanlar nasıl dost olabilirler. Hem ABD’ye güvenmek, hem onun ortağı olmak hem de Müslümanlara karşı dostluk görüntüsü vermek samimiyet değil ciddiyetsizliktir.

3-Cumhurbaşkanı Erdoğan “Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyoruz.” diyerek IŞİD ile mücadele adı altında Koalisyon güçleriyle birlikte Suriye’ye kara harekâtına Türkiye’nin de katılacağı sinyalini verdi. Erdoğan bu açıklamayı, Cenevre 3 konferansının ertelenmesi ve Suudi Arabistan’ın, uluslararası koalisyonun kabul etmesi durumunda Suriye’ye asker gönderebileceğini açıklamasından sonra yaptı. Konuyla ilgili ABD Savunma Bakanı Ash Carter; Brüksel’de, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı ile bu öneriyi tartışmayı dört gözle bekliyorum” dedi. Bu açıklamalar şunu gösteriyor: ABD bir taraftan kendisine göbekten bağlı, demokratik ve laik uşak bir yönetimi oluşturmak için koşulları hazırlarken, diğer taraftan da askeri olarak kendi adına vekâlet savaşını yürütecek bölge devletlerini Suriye kara sahasına sürüyor. Böylece Rusya ve İran ile Suudi Arabistan, Türkiye ve Körfez arasında yapay karşıtlık oluşturup Suriye’yi doğu ve batıdan, kuzey ve güneyden abluka altına almayı amaçlıyor.

Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruyoruz: Türk Askeri Suriye’ye Müslümanlara yardım için mi, yoksa koalisyon güçleri ile birlikte ABD’nin terörist dediği Müslümanları öldürmek için mi girecek? Türk askeri Suriye’de İslam’ın menfaati ve Müslümanların çıkarı için mi yoksa ABD’nin çıkarı için mi bulunacak? Dün Bush’un ricasıyla Irak’a girmek isteyen, bugün ise Suriye’de olmak isteyen Erdoğan’a soruyoruz: Allah için! Suriyeli kadınların, çocukların, yaşlıların ricaları bugüne kadar sana hiç mi ulaşmadı? Halep’ten İdlib’ten, Şam’dan Türkmen Dağı’ndan yükselen çığlıkları neden duymuyorsun? Allah’tan korkun! Kafir ABD’nin çıkarlarını korumaktan artık vazgeçin. Zalime karşı durmak, onun dostuna düşman olmayı gerektirir. مِنْهُ بِعِقَابٍ اللَّهُ يَعُمَّهُمُ أَنْ أَوْشَكَ يَدَيْهِ عَلَى يَأْخُذُوا فَلَمْ ظَالِمًا، رَأَوْا إِذَا النَّاسَإِنَّ

“İnsanlar, bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması yakındır.” (Tirmizi)

Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti Medya Bürosu

H.29 Rebi-ul Ahir 1437 / M.08 Şubat 2016

Ayrıca...

Tutuklamalar İle Ne Bizi Korkutabilirsiniz Ne de Hilafeti Engelleyebilirsiniz

22 Eylül 2020 Salı günü Antalya Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınan 14 Hizb-ut Tahrir mensubu …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir