Ne Şanghay Beşlisi Ne Avrupa Birliği
Tek Çözüm Halep’i Arakan’ı ve Ezan’ın Yasaklandığı Filistin’i Kurtaracak Olan Hilafettir!
Cumhurbaşkanı Özbekistan dönüşünde Avrupa Birliği süreciyle ilgili olarak: “Mesela, ‘Şanghay 5’lisi içerisinde Türkiye niye olmasın?’ diyorum. Bunu Sayın Putin’e olsun, Nazarbayev’e olsun, şu anda Şanghay 5’lisinin içinde olanlara da söyledim. Türkiye’nin Şanghay 5’lisi içerisinde yer alması, bu konuda çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır. AB, Türkiye olarak bizi tam 53 yıldır oyalıyor. Böyle bir şey olabilir mi?” dedi. Cumhurbaşkanı’nın Şanghay Beşlisi açıklaması her ne kadar yeni olsa da, aslında 2013 yılında yaptığı eski açıklamasından farklı değildir. Zira AB ile ilişkiler ne zaman kötüleşse Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üyelik konusunu AB’ye karşı blöf olarak kullanmaktadır.
2005 yılında AB’ne tam üyelik müzakeresi yolunu açan imzayı attığında “Avrupa Fatihi” kabul edilen Cumhurbaşkanı’nın bugün AB’ne karşı takındığı sert tavır geçicidir. Zira laik-demokratik Cumhuriyet, kurulduğu günden bugüne kadar kalkınmayı, çağdaşlığı ve gücü Avrupa’da ve onun fasit değerlerinde görmektedir. “Muasır medeniyetlere ulaşma” hedefinin yegâne yolu olarak ise Avrupalı hayat tarzını kabul etmektedir. Ancak Avrupa ülkeleri 53 yıldır halkı Müslüman olduğu için Türkiye’yi, AB üyeliğine kabul etmemektedir. Cumhurbaşkanı ise ne zaman AB’ne rest çekmek istese, hemen Şanghay Beşlisini gündeme getirmekte ve kendince AB’nin tek alternatif olmadığını göstermek istemektedir. Oysaki bu yağmurdan kaçarken doluya tutulmaktır!
Tarih buyunca İslam’a düşman olan AB, bugüne kadar Müslümanları sömürmekten ve Türkiye’yi bir pazar olarak görmekten başka bir şey yapmamıştır. Avrupa ülkelerinin Ortadoğu ve Afrika’da Müslümanlara yaptığı zulümler aşikârdır. Peki, AB ülkeleri böyle iken Şanghay İşbirliği Örgütüne üye olan ülkeler böyle değil midir ki; Müslüman halka bir çözümmüş gibi sunulmaktadır?
Gerek AB’nin, gerekse Şanghay İşbirliği Örgütü’nün İslam’a ve Müslümanlara karşı ne denli düşman oldukları malumdur. Öyleyse Asya’nın mazlum Müslümanlarına karşı zalimlerin yanında olmayı istemek, onlara ihanet değil midir? Yoksa AB’ne alternatif olarak yanlarında bulunmak istediğiniz liderlerin yaptıklarından bihaber misiniz? Halep’i her geçen gün daha ağır şekilde bombalayan ve Kırım’ı işgal eden Rusya değil midir? Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizi soykırıma tabi tutan Çin değil midir? Müslümanların sakallarına dahi tahammül edemeyen Tacikistan değil midir? Kamusal alanda namaz kılmayı yasaklayan Kazakistan değil midir? Cezaevlerine atılan Müslümanların bir daha çıkamadığı ülke Özbekistan değil midir? İslam’a ve Müslümanlara düşman olan bu liderlerle aynı “birliğin” içerisinde yer almak demek, zulümlerinde bu zalimlere ortak olmak demektir.
Müslüman Türkiye halkı için ne AB, ne de Şanghay Örgütü çözüm değildir. Bugün üzerlerine altı yıldır yağmur gibi bomba yağan Suriye’yi, Budist çetelerin işkenceleriyle her gün katledilen Arakan’ı ve ezanın dahi yasaklandığı Filistin’i kurtaracak olan tek çözüm Raşidi Hilafet’tir. Ecdadımızın sancaktarlığını yaptığı ve Müslümanları tekrar bir çatı altında birleştirecek olan Hilafet!
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilâyeti Medya Bürosu |
www.hizb-turkiye.org |
H. 21 Safer 1438 |