Sözde Esed rejimine karşı olan ABD, Esed rejimine karşı savaşan mücahitleri hedef almayı sürdürüyor. ABD İncirlik’ten kalkan bir B-52 uçağıyla Sermede yakınlarında 25 mücahidi katletti!
Önceki gün Türkiye sınırının hemen ötesinde bulunan Bab el-Hava-İdlib karayolunda drone saldırılarıyla Türkistan İslam Cemaati lideriyle birlikte 8 mücahidi şehid eden ABD dün sabah yeni bir katliam daha gerçekleştirdi. Sermede yakınlarında bulunan Şam’ın Fethi Cephesi’ne ait bir karagahın B-52 ağır bombardıman uçaklarıyla vurulması neticesinde yaklaşık 25 mücahidin şehid edildiği öğrenildi.
Son dönemde mücahitlerin önemli liderlerine ve etkili savaşçılarına karşı yoğunlaşan bu saldırılar ABD’nin katliamcılığıyla birlikte ikiyüzlülüğüne de ışık tutmakta. Görüntüde Esed rejimine karşı olduğunu iddia eden ve uluslararası kamuoyunda da bu şekilde algılanan Amerikan politikasının Suriye’de Esed rejimini nasıl güçlendirdiği Suriyeli muhalifler ve halk tarafından yakinen bilinmekte.
Öncelikle bölge ülkelerinin mücahitlere silah desteğini engellemek suretiyle Suriye direnişini Esed ve destekçileri karşısında savunmasız bırakmaya yönelik Amerikan politikası, bir yandan da direnişin en güçlü unsurlarını doğrudan imhaya çabalıyor. Bu bağlamda bugüne dek sayısız savaşçı yanında, direnişe önderlik eden lider ve komutan düzeyinde pek çok isim de Amerikan saldırılarının hedefi oldu.
Uçak İncirlik Üzerinden Kalktı!
Tüm bu manzaranın en acı yönü ise mücahitleri hedef alan Amerikan saldırılarının, katliamlarının Türkiye’de konuşlanmış üslerden ve Türkiye hava sahası kullanılarak gerçekleştirilmesi. B-52 gibi ağır bir bombardıman uçağının kullanıldığı son saldırının da İncirlik üzerinden gerçekleştirildiği artık kuşku ya da iddia olmanın ötesine geçmiş durumda.
Tüm bu zulüm, rezalet karşısında Türkiye makamlarının sessizliği ise hadisenin en vahim taraflarından birini oluşturuyor. Türkiye bir yandan Suriyeli mazlumlara un, soba, çadır, battaniye ulaştırılmasına aracılık ederken, aynı anda Suriyeli direnişçilerin katledilmesine de katkı sağlıyor, bir anlamda bu vahşete dolaylı biçimde ortak oluyor.
Demek ki, 15 Temmuz sonrasında ABD aleyhine dillendirilen onca şeyin, keskinleşen söylemlerin, o kadar atıp tutmanın bize yansıyan sonucu bundan ibaretmiş! Ne yazık ki, geriye kalan şey sadece öfke ve utanç oluyor!
haksozhaber